1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2709 Presseschau 1

27 Eylül 2011

Bugünkü Alman gazetelerinin ağırlıklı konuları Almanya'da organ bağışının artırılması çalışmaları, internet bağımlılığı konusundaki rapor ve Fransa'da sol partilerin Senato'da kazandığı başarı.

https://p.dw.com/p/12gxh

Federal Sağlık Bakanlığı Almanya'da organ bağışının artırılması için önemli bir adım attı. Buna göre sağlık sigortaları vatandaşlara, organlarını bağışlayıp bağışlamayacaklarını soracak. Vatandaşların organ bağışıyla ilgili kararı, elektronik sigorta kartında yer alacak. Saarbrücker Zeitung, bu planı şöyle yorumluyor:

"Hâlihazırdaki yasal düzenlemeye göre bir vatandaş eğer sağlıklı iken organ bağışı yönünde karar verdiyse, beyin ölümünün gerçekleşmesi halinde, kalbi ya da böbrekleri alınabiliyor. Bu tür bir karar almaları insanlardan talep edilmiyor. Bu durum da her yıl organ bağışının yetersiz olması nedeniyle, çok sayıda insanın ölümle karşı karşıya gelmesine yol açıyor. Sağlık Bakanı Daniel Bahr bu üzücü durumu şimdi hiç de karmaşık olmayan önlemlerle değiştirmeyi istiyor. Ancak Bahr'ın neden bu öneriyi şimdi ortaya attığı sorusu, yanıt bulmuş değil. Nihayetinde sağlık kartlarının sigortalılara 1 Ekim'den itibaren gönderileceği çok uzun süreden beri biliniyor. Bu kısa süre içinde organ bağışı için çok iyi bir çalışma yapılamaz. Yazık."

Leipziger Zeitung ise organ bağışıyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"Federal Hükümet organ bağışı konusunda şimdiye dek olduğu gibi bundan sonra da vatandaşların organlarını gönüllülük temelinde bağışlamaları prensibinden hareket ediyor. Sağlık Bakanı Bahr'ın Organ Nakli Yasası'nda planladığı yeni düzenleme, vatandaşların karar vermesinde biraz daha baskıyı beraberinde getiriyor ve bu, kesinlikle doğru bir adım. Çünkü yapılan anketler aslında organlarını bağışlamak istedikleri yönünde beyanda bulunanlardan çok daha fazla sayıda insanın organ bağışına hazır olduğunu gösteriyor. Bu anlaşılır bir durum: Kim ölümünü düşünmek, bu konuyla meşgul olmak ister ki? Ve ölümünün hemen ardından organların alınması için ameliyat masasına yatırılmak da aynı şekilde insanın alışmaya ihtiyaç duyduğu bir durum."

Alman gazetelerinin yer verdiği bir başka önemle konu ise internet bağımlılığı konusunda açıklanan rapor. Sağlık Bakanlığı'nın raporuna göre Almanya'da 560 bin internet bağımlısı var. Berliner Morgenpost'un yorumu şöyle:

"14-64 yaşları arasındaki grubun yüzde 2,4'ü internet bağımlısı, yüzde 13'ünün internet kullanımı ise problemli boyutta. Ancak bunda internetin suçu yok. İnternet ne iyi, ne de kötü. Bu tıpkı televizyon ya da kitap gibi bir araç. İnternet konusunda iyi olan, bu konuda aktif olan öğretmenlere ihtiyacımız var. Hatta bu konuda öğretmenlerin kendilerini geliştirebilecekleri seminerler düzenlenmeli. Ancak daha da önemlisi, yüksekokullardaki öğretmenlik bölümlerinde internete kucak açılmalı ve her öğretmen, öğrencilerin dijital yetişkinler olma sürecinde, onlara eşlik edecek bilgiye sahip olmalı. Eğer öğretmenler sadece bir kitabın nasıl okunduğunu değil, internette nelerin olup bittiğini de bilir, duruma hâkim olurlarsa, işte o zaman öğrenciler de internet bağımlılığından korunmuş olur. Okullarda internet dersi müfredata alınmalı."

Bugünkü Alman gazetelerinin geniş yer verdiği bir başka konu ise Fransa'daki gelişmeler. Kurulduğu günden beri sağ partilerin denetiminde olan Fransa Senatosu'nda çoğunluk, sol partilere geçti. Münih merkezli Süddeutsche Zeitung, “Fransa'da devrim” başlıklı yorumunda, önümüzdeki yılki cumhurbaşkanlığı seçimlerini mercek altına alıyor:

"Şu an Fransa'daki gelişmelere bakılırsa, Sosyalistler ilkbaharda yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Fransa Ulusal Meclisi seçimlerini kazanabilirler. İşte o zaman François Mitterrand'ın bile sahip olmadığı, kapsamlı bir çoğunluğu ele geçirmiş olurlar. Hükümet, parlamentonun iki kanadı, önemli belediyeler, iller ve bölgeler kontrollerine geçmiş olur. Bu sayede Fransa'yı şekillendirebilirler. Sarkozy'nin kaderi, solculara aşırı heyecana kapılmama konusunda bir uyarı teşkil etmeli. Fransızlar sundukları lütfu çok hızlı bir biçimde geri çekmeye hazırlar. Ve Fransa zaten özünde muhafazakâr kalacak." 

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Başak Özay