1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2709 Presseschau 2

27 Eylül 2011

Bugünkü Avrupa basınının konuları, Fransa'daki Senato seçimlerinin sonuçları, Papa 16. Benedikt'in Almanya ziyaretinin ardından yapılan tartışmalar ve Almanya'nın enerji politikası.

https://p.dw.com/p/12h5v

Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimlerine yedi ay kala, Cumhurbaşkanı Sarkozy ağır bir darbe aldı. Sağ partilerin denetiminde olan Fransız Senatosu'nda dengeler değişti. Çoğunluk sol partilerin eline geçti. Fransız Midi Libre, Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin içinde bulunduğu durumu şöyle özetliyor: 

"Sarkozy ve onun partisi zor bir dönemden geçiyor. Hem Sarkozy, hem de partisi Senato seçimlerinde hassas bir yenilgiyi hazmetmek zorunda. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden yedi ay önce gelen ağır bir darbe bu. Hatta daha da fazlası. Senato seçimleri Cumhurbaşkanı için kara geçen bir haftaya son şeklini verdi: Bankalardaki kriz, parti ile ilgili yeni bağış skandalları, Sarkozy'e çok yakın iki isim hakkında soruşturma başlatılması... Ancak Sarkozy'nin mesajını anladık: Bu yenilginin boyutunu sanki olduğundan çok daha küçükmüş gibi göstermeye çalışıyor. Başarısızlığını hasıraltı etmeye çalışıyor. Ancak bu, cumhurbaşkanlığı stratejisi için yetersiz kalıyor. Fransa'da şu an Cumhurbaşkanı'na yönelik bir darbeye henüz kimse inanmıyor. Ancak bu düşünce filizlenmeye başlıyor."

İsviçre'den Tages-Anzeiger bugünkü sayısında Rusya'da Başbakan Vladimir Putin'le Devlet Başkanı Dimitri Medvedev arasında planlanan görev değişikliğini masaya yatırıyor:

"Moskova'daki görev değiş-tokuşunun, daha sessiz, sakin ve liberal görünen Medvedev'i beğenen Batı açısından da sonuçları olacaktır. Buna rağmen Batı, Devlet Başkanı Vladimir Putin'le daha iyi ilişkilere sahip olabilir. Şef, ait olduğu yere, devletin en üst düzey koltuğuna yeniden oturacak. Bu durum işbirliğini kolaylaştıracak. Bunun yanı sıra Putin’in Medvedev'i daima kontrol ettiği, dolayısıyla dış politikayı da belirlediği açıkça görüldü. Putin'in, sert konuşma ve ifadelerini yumuşatarak, daha ölçülü hale getirmesi ve Medvedev'le 'iyi Rus, kötü Rus' rollerini değiş-tokuş etme ihtimali de mümkün. Başbakan Medvedev halkı ulusalcı ve Batı karşıtı sloganlarla harekete geçirdiği sırada, Devlet Başkanı Putin devlet adamına yakışan bir tarz izleyebilir."

Polonya'dan muhafazakâr Rzeczpospolita gazetesi, Papa 16. Benedikt'in Almanya ziyaretinin ardından yapılan tartışmaları ele alıyor:

"Papa, Kilise'nin liberal reçetelere göre değişmek zorunda olduğu, aksi takdirde batacağı yönündeki iddiaları geri çevirdi. Kilisenin güçlenmesinin yeniden sağlanmasına yönelik böyle bir konsepti ya kabul ya da reddedebiliriz. Ancak Papa'nın, bu konuda Almanlara söyleyecek sözü olmadığı yönündeki tez, gülünç. Bu tez muhtemelen, Papa 16. Benedikt'in kilisenin modernleşmesini isteyenlerin önerileriyle ilgilenmemesinin yarattığı kızgınlıktan doğdu."

Danimarka'dan sağ liberal Jylannds-Posten gazetesi ise bugünkü sayısında Almanya'nın nükleer enerjiden kademeli olarak vazgeçme kararını ele alıyor:

"Japonya'nın Fukuşima Nükleer Santrali'ndeki kaza, Avrupa'da iktidarda olan politikacılar üzerinde hissedilir sonuçlara yol açtı. Almanya nükleer enerjiden en geç 2022 yılında vazgeçmek istiyor. Fransa'da nükleer enerjiden vazgeçilmesi, 2012 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyalarının bir parçası haline geldi. Fukuşima kazası hafife alınmamalı. Ancak bu, tarihe geçecek bir güç ve şiddetteki deprem ve tsunaminin sonucuydu. Buna rağmen ileri görüşlü, ihtiyatlı politikacılar bile, mantıklı tepki vermek yerine, duygularıyla hareket ettiler. Almanya, ülkenin elektrik ihtiyacının nasıl istikrarlı bir biçimde güvence altına alınabileceği konusunda bir plan olmaksızın, enerji politikasında (pazar ekonomisi açısından tartıp biçmeksizin) sosyalist bir yola giriyor."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Başak Özay