1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

28.02.2005 - Avrupa basınından özetler...

Ahmet Günaltay, Beklan Kulaksızoğlu, Tuba Tunçak28 Şubat 2005
https://p.dw.com/p/AbrS

Bugünkü basın turumuzda İsrail’in Tel Aviv şehrinde düzenlenen intihar saldırısının ardından Ortadoğu barış sürecini sürdürme çabaları, Almanya’da geçmiş vize uygulamaları nedeniyle patlak veren skandal ve ABD’nin Rusya politikası ile ilgili yorumlar yer alıyor.

Kieler Nachrichten gazetesinin yorumunda Ortadoğu barış süreci ile ilgili şu satırları okuyoruz:

‘’Abbas ve Şaron Tel Aviv’deki saldırının ardından dünyaya barış yolunda yürüme isteğini sürdürdüklerini gösteriyorlar. Ancak bu ortak politika, bir sonraki saldırı ile birlikte tarihe karışabilir de. Bu Ortadoğu’da başlatıldıktan kısa süre sonra sona eren ilk girişim olmaz.’’

Viyana’da yayınlanan Der Standard gazetesinin yorumu ise şöyle:

‘’İnsan iyimser olabilmeyi özlüyor. Ancak Tel Aviv’deki saldırıyı geçmişteki yüzlerce saldırıdan farklı kılan birşey var. Eskiden çeşitli Filistinli militan gruplar saldırıları üstlenmek için gururla birbiriyle yarışırdı. Bu sefer kimsenin üstlenmek istemeyişi yeni bir dönemin başladığının dikkat çekici bir işareti. Filistin halkındaki hava ve Filistin yönetiminin tutumu değişmiştir. Ancak değişmeyen, yetkisiz ellerde bulunan silah sayısı ve bomba üretim atölyelerindeki patlayıcı madde miktarıdır. Filistin Başkanı Mahmud Abbas’ın sadece güzel konuşmalarla bir sonraki saldırıyı önleyebilmesi mümkün değil.’’

Roma’da yayınlanan La Repubblica’nın yorumunda ise şu görüşlere yer veriliyor:

"İsrail ilk etapta tepki göstermeyecek, ancak Filistin yönetiminin terörist gruplara karşı sert ve kararlı önlemler almaması durumunda İsrail içinde ve dışında askeri operasyon hakkını saklı tutacaktır. Tel Aviv saldırısından iki gün sonra Ariel Şaron hükümeti sabır sınavı veriyor ve Mahmud Abbas’a bir şans daha vermeye kararlı.’’

Brüksel’de yayımlanan Amerikan ekonomi gazetesi “Wall Street Journal Europe” ise Bush hükümetinin Rusya politikasını konu ediyor. Yorum şöyle:

"Amerika’nın, Rusya’nın otoriter bir siteme doğru kaydığı yönündeki endişe içeren açıklamaları, başlı başına bir politika olarak sayılamaz. Batı’nın, Rusya ve çevresine yönelik uzun dönemli vizyonunu garanti altına almak için, zorunlu olarak yeni bir ses tonuna ihtiyacı var. Birleşik Amerika’nın başka türlü davranması ya da susmayı tercih etmesi, hem ahlaki hem de stratejik açıdan iflas etmeye mahkum bir tavır olur. Dahası Amerika böylece, kendi hedeflerini de tarihe gömer.”

Hafta başında yayımlanan Alman gazetelerinin baş yorum köşelerini, doğu Avrupa ülkelerine uygulanan vize kolaylığının yol açtığı olumsuz gelişmeler ve skandaldan dolayı eleştirilere hedef olan Dışişleri bakanı Joschkka Fischer’in tepkisiyle ilgili değerlendirmeler işgal ediyor.

Almanya dışişleri bakanı Joschke Fischer’in hafta sonundaki eyalet parti kongresinde vize skandalının sorumluluğunu üstlendiğini açıklaması, Kölner Stadt Anzeiger gazetesinde şöyle yorumlanıyor:

“Biraz polemik ve pişmanlık dolu bakışlarla vizze skandalının sümen altı edilmeyeceği sözünü vermesi Fischer’in partisi tarafından affedilmesine yetti. Amma dışişleri bakanı hatalarından nasıl bir ders çıkaracağını söylemedi. Koltuğuna sıkıca yapışması Schröder hükümetinin ayakta kalması açısından son derece önemli. Fischer’in Köln kongrresinde dile getirdiği ideallerin iktidarda kalma tutkusuyla ilgisi olamaz. Sadece iktidar düşencesi, istifa etmesi gereken bir bakanın görevde kalmasını gerektiriyor.

Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Vize skandalına yol açan gelişmelerde Fischer’in de ihmali vardı. Ama o 1998 yılından beri, Kosova krizi, terör ile mücadele, Irak savaşı ve tsunami yardımlarının koordinasyonu gibi sorunlarda ülkenin yararına olacak şekilde görevini hakkıyla yerine getirdi. Bunlarla karşılaştırıldığında vize skandalındaki tutumu yerilmeye layıktır ama istifası için gerekçe oluşturamaz.”

Münchner Merkur gazetesi ise yorumunda şu satırlara yer vermiş:

“Fischer’in kabahati geç üstlenmiştir ve samimi davranmamıştır. Önce susmuş, sonra inkar yolunu denemiş sonra da yalancıktan nadim olmuş gibi görünmeye çalışmıştır. Siyasi dehası göklere çıkarılan Fischer şimdi acemi tavuk hırsızı gibi kirişi kırmaya çalışıyor. Ama bunu başaramayacak. Çünkü vize skandalı basit bir olay değil, Alman politikasının kaderini belirleyecek olan istihdam piyasası ve iç güvenlik konularının kesiştikleri noktadır. Vize skandalı iktidar ortakları açısından, muhafazakarların başındaki bağış skandalı kadar tahrip potansiyeline sahiptir.”