1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

28.05.2009 - Alman basınından özetler

28 Mayıs 2009

Kuzey Kore krizi, Alman otomotivcilik kuruluşu Opel’i iflastan kurtarma gayretleri ve Almanya’ya yeni bir borçlanma rekoru kırdıran ek bütçe taslağı, bugünkü Alman gazetelerinde ön plana çıkan konular.

https://p.dw.com/p/HyoF

Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung gazetesi, ‘Tehdit ve Karşı Tehdit’ başlıklı yorumunda Kuzey Kore’nin gerginliği hızla tırmandırmasının nedenlerini arıyor:

“Kuzey Kore’nin çatışma stratejisindeki temposundan endişe duymamak mümkün değil. Ciddiye alınması gereken tehditlere her gün bir yenisi ekleniyor. Pyöngyang blöf yapmıyor. Uzun menzilli füze, ardından da nükleer deneme yapacağını önceden duyurmuştu. Kuzey Kore’nin, gemilerini aramaya kalkıştığı takdirde Güney Kore’ye savaş açacağı şeklindeki tehdidi de hafife alınmamalı. Kuzey Kore yönetiminin ruh halini kestirmek gerçekten zor. Rejim gerçekten batmaktan korkuyorsa, paranoyayı andıran imha fantezileri geliştirmesi normaldir. Kapalı rejimlerde karar mekanizmalarının kontrolden çıkması an meselesidir. Bu durumda, Kuzey Kore’yi BM Güvenlik Konseyi üzerinden dizginleme görevi Çin’e düşüyor. Modern Çin devleti hamiliğini yaptığı Kuzey Kore’nin gövde gösterilerinden kendine çıkar sağlayamaz. Çin’e, Asya’nın silahlanma yarışına sürüklenmesini önleme görevi düşüyor.”

Düsseldorf merkezli Rheinische Post gazetesi de ‘Kuzey Kore’nin Hatası’ başlığıyla yayınladığı yorumda bu ülkenin muhtemel bir savaşı kazanma şansının bulunmadığını yazıyor:

“Kuzey Kore’ye ne oldu? Pyöngyang’daki rejim neden sözlü cinnet geçirmişçesine Güney Kore ve ABD’ni savaşla tehdit ediyor? Dünya endişeyle, dış yardımsız ayakta kalması mümkün olmayan taş devri komünizminin pençesindeki bu ülkeyle uğraşıyor. Dikta rejimi konvansiyonel savaşın kendi sonunu getireceğini biliyor. 1 milyon 200 binlik ordu mevcudunun mutlaka askeri güç anlamına gelmesi gerekmediğini de. Nükleer denemeyle, ateşlenmeye hazır atom bombası arasında dağlar kadar fark olduğu da malum. Kuzey Kore ABD’den ilgi bekliyor. Hakkında değil, kendisiyle konuşulmasını istiyor. Nükleer tehdit nidaları aslında siyasi şantaj denemesidir. ABD Başkanı Barack Obama, bu şantaja boyun eğmeyecektir. Aksi takdirde ABD gülünç duruma düşer. Kuzey Kore izolasyondan ancak müzakere masasında kurtarılabilir.”

İflasın eşiğindeki Amerikan otomotiv tröstü General Motors’un sahibi olduğu Alman Opel şirketinin satışına yeşil ışık yakmasından sonra Almanya hükümetinin temsilcileri ile Opel’in talipleri arasında pazarlık maratonu başladı. Frankfurter Rundschau gazetesinin, Opel’in geleceğini konu alan yorumu:

“Opel’de çalışanlar şimdilik rahat nefes alabilir. Şirketin kurtarılması önündeki önemli bir engel kalktı. Ana şirket, Avrupa’daki tesislerin tröstten ayrılmasının önünü açtı. GM, alacaklıların korunmasına öncelik tanıyan Amerikan Ticaret Kanunu’na göre tasfiye işlemlerini başlatmak zorunda kalsaydı Avrupa’daki Opel işletmelerinin müstakil bir şirkete dönüştürülmesi belki de mümkün olmayacaktı. Opel, dilimler halinde satılmak gibi bir durumla karşılaşacaktı. Bu şimdilik önlendi. Ama GM’in jestiyle Opel’in bütün problemleri çözülmüş olmadı.”

Rheinische Post gazetesi ise ekonomik kriz nedeniyle Almanya’yı borçlanma rekoruna sürükleyen teşvik uygulamalarını konu alıyor:

“Almanya’nın dengeli bütçe hedefinin çok uzaklarında kalmasının tek nedeni resesyon olamaz. Öncelikle Maliye Bakanı bütçe giderlerinde yapısal kesinti uygulama iradesini gösteremedi. Son üç yılda sağlanan 50 milyar Euro’luk ek vergi geliri borç stokunun azaltılmasında kullanılmadı. Oysa ekonomik canlanma ve Katma Değer Vergisi zammı buna imkan sağlamaktaydı. Aksine emekli maaşları, çocuk ve kira yardımları ile konjonktür teşvikleri arttırıldı. Sonunda Almanya meteliksiz kaldı. Almanya’nın birikmiş borçları ekonomik gücünün yüzde 80’ine tekabül ediyor. Geçmişin borçlarına her yıl 43 milyar Euro faiz ödeniyor. Seçim yılında vergi indirimleri vaat ediliyor. Ama seçimden sonra vergilerin azalmayıp artacağını şimdiden bilmekte yarar var.”

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa