Alman basınından özetler
27 Mayıs 2013Stuttgarter Zeitung, konuyu yorum sütunlarında şöyle ele alıyor:
"Avrupa'nın dış politikasının bir kez daha çıkmaza girebileceği, görünen bir gerçekti. Fransa ile İngiltere'nin yaklaşık iki aydır Suriye politikasında bir çizgi değişikliğine gitmek istediği biliniyordu. Libya Savaşı, söz konusu iki ülkenin böyle bir değişikliği yalnız başına göğüslemeye ve olası askerî sonuçlarına da katlanmaya hazır olduğunu gösterdi. Ancak Libya ile karşılaştırıldığında Suriye konusunda ortak bir duruş belirlemek için çok daha fazla zaman vardı. Bu zamanı iyi kullanamadılar. Geçen hafta düzenlenen Avrupa Birliği zirvesinde böyle bir ilkesel kararın alınması gerekiyordu. İşte şu anda bu girişim eksikliğinin bedeli ödeniyor."
Lüneburg’da yayımlanan Landeszeitung'un konuya ilişkin yorumunda da şu satırları okuyoruz:
"Avrupa Birliği, kolaycılık yaparak kâğıt üzerinde bir uzlaşmaya sığınmaya çalışıyor. 27 ülkenin farklı menfaatleri ve kültürleri buna izin vermese de, bu kararın oy birliği ile alınmak zorunda olması da işi yokuşa sürdü. Suriye'deki iç savaşın Avrupa açısından en zorlu yanı, menfaatlerin hiçbir yerde formüle edilmemiş olması. Avrupa, kendi değerlerini savunmak için bayrak mı açmak zorunda? Peki, böyle bir durumda radikal İslamcıların müttefiki durumuna düşmez mi? Seküler diktatör Esad'ın devrilmesi Avrupa'nın lehine mi olur? Yoksa herkesin tanıyıp bildiği iblisin ne yapacağını kestirmek, uykusundan uyandırılan canavarlara kıyasla daha mı güç? Bunlar, olgun demokrasilerde çoktan tartışılıp bir sonuca varılmış olması gereken sorular. Avrupa Birliği, Suriye tuzağında bu soru işaretlerine mahal vermeyecek bir tempoda ilerlemeli."
Berlin’de yayımlanan Tagesspiegel gazetesi de AB’nin silah ambargosunu gevşetmemesi gerektiğini savunuyor.
"Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle ve diğer mevkidaşları, silahların yanlış ellere geçebileceği argümanını öne sürüyor. Tabii ki bu ihtimal dışı bırakılamaz. Bilakis, Batı'dan destek bekleyen Suriye Ulusal Koalisyonu, İslamcılar ile liberaller arasındaki çekişme yüzünden bir arada kalma sınavı veriyor. Avrupa Birliği içerisinde, bu ikilemde etik gerekçelere dayanan tüm tereddütleri giderebilecek ‘temiz' bir çözüm yok. İngiltere ve Fransa Dışişleri Bakanları şunun farkında olmalı: Silah sevkiyatı yapılması halinde, ülkelerinin, akıbeti meçhul bir çatışmanın içine çekilmesi tehlikesi büyür."
Basın turumuzu Münster'de çıkan Westfälische Nachrichten gazetesinin aynı konuya ilişkin yorumu ile noktalıyoruz:
"Mayıs ayı sonunda Suriye'ye uygulanan silah ambargosu ve diğer yaptırımların süresi dolacak. Avrupa Birliği, ortak bir sinyal vermekte güçlük çekiyor. AB, dış politikada bir kez daha dişsiz bir kaplan gibi hareket ediyor. Peki, Avrupa Birliği bu patlamaya hazır bombayı andıran bir ortamda yangına körükle gidip, muhaliflere silah sevkiyatı mı yapmalı? Hayır! Muhaliflerin oluşturduğu grupta her tür renk var. Katiyen, salt Suriye'nin demokratikleşmesini arzulayan özgürlük savaşçılarından oluşmuyor. İsyancılara sevk edilecek silahların günün birinde Avrupa'nın dostlarına çevrilmesi riski çok büyük."
©Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Başak Demir
Editör: Başak Özay