1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

28.06.2011 - Alman basınından özetler

28 Haziran 2011

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Libya lideri Muammer Kaddafi hakkında tutuklama kararı çıkarması ve Yunanistan krizi bugünün Alman basınında öne çıkan konular arasında.

https://p.dw.com/p/11kZa

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Libya lideri Muammer Kaddafi hakkında tutuklama kararı çıkarması ve Yunanistan krizi bugünün Alman basınında öne çıkan konular arasında.

Süddeutsche Zeitung, Libya lideri Muammer Kaddafi, oğlu Seyfülislam ve istihbarat şefi Abdullah El Senusi hakkında çıkarılan tutuklama kararının sadece sembolik önem taşıdığı değerlendirmesinde bulunuyor:

“Kaddafi hakkında savaş suçu zanlısı olarak tutuklama kararı çıkarılmasının hukukî açıdan haklı gerekçeleri var. Ama bunun Libya’ya bir faydası olacağı söylenemez. Dünyanın en güçlü askerî ittifakı Kaddafi’yi gayet açık bir şekilde hedef tahtasına almışken, Kaddafi’nin Lahey’den gelen karar sonrasında pes etmesi beklenemez. Dolayısıyla tutuklama kararı sembolik anlam taşımakta. Sonuçta NATO da Kaddafi’yi tutuklayamayacak. Çünkü bunun için kara birliklerine ve yeni bir BM kararına ihtiyacı var, ki ikisine de sahip değil. Libya’daki muhaliflerin de Kaddafi’yi canlı ele geçirebilseler bile, yaşanan tüm acıların ardından onu Lahey’e teslim etmeleri düşünülemez. Peki mahkeme kararı ne getiriyor? Libya savaşı, bir rejimin kendi halkına karşı yürüttüğü savaşa verilmiş, hızlı, belki de gereğinden çabuk verilmiş bir tepkiydi. Tutuklama kararı da aynı heyecanın meyvesi ve savaşı sona erdirmeyecek.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumu ise şöyle:

“Libya milli futbol takımının bir zamanlar bayıldıkları Kaddafi’ye bağlılıklarını feshetmeleri Kaddafi’yi, Lahey’den çıkan tutuklama kararından çok daha fazla üzecektir. Kaddafi, Sudan diktatörü Ömer el Beşir’in ardından hakkında insanlığa karşı suç işlemekten tutuklama kararı çıkarılan ikinci Arap lider. El Beşir, başkent Hartum’da hâlâ bir şekilde kontrolü elinde bulundururken, Trablus’ta Kaddafi’nin boynundaki ip giderek daralıyor.”

Berlin’de yayımlanan Tageszeitung'un yorumunda ise şu satırlar yer alıyor:

“Muammer Kaddafi, oğlu Seyfülislam ve istihbarat şefi Abdullah El Senusi hakkında çıkarılan tutuklama emri olumlu bir sinyal gönderiyor. Seyfülislam, Lahey’deki mahkemeyi, AB’nin Afrika’yı boyunduruk altına almak için oluşturduğu bir araçtan başka bir şey olmamakla suçluyor. Gerçekten de. Batı’nın çok önemli çıkarları sözkonusu olduğunda ya da devletin başındaki suçlu çok fazla güçlü olduğunda cezaî takibat gündeme gelmiyor. Ama bu, mümkün olan yerlerde devletin suç işleyebileceği anlamına da gelmiyor.”

Yunan Parlamentosu'nda tartışmalı tasarruf paketi ile ilgili başlayan görüşmeler, Alman basınında da yakından takip ediliyor.

Neue Osnabrücker Zeitung, Yunanistan'a yardımların gerçek amacının Euro Bölgesi'ni kurtarmak olduğu yorumunda bulunuyor:

“Yunanistan'da durum ciddiyetini koruyor. Devletin kader haftası geldi çattı. Aynı zamanda Almanya'da yardımları sürdürme iradesi zayıflıyor. Bunun bir kanıtı da yüz aile işletmesinin, Alman hükümetinin Euro politikasına yönelttiği eleştiri. İşletmeler, Euro Bölgesi'nin Almanya'ya getirdiği büyük avantajları ise görmezden geliyor. AB'nin Yunanistan için oluşturduğu milyarlarca euroluk yardım paketi her şeye rağmen anlamlı. Dışarıdan baskı olmasa Atina'daki hükümetin devlet ve ekonomiyi tedavi etmesi daha da zor olur. Bunda başarılı olunamazsa hastalığın bütün Avrupa'ya yayılması; Portekiz, İrlanda, İtalya ve İspanya'ya bulaşma tehlikesi var. Tüm bu devletlere yardım etmek Alman vergi mükelleflerinin gücünü aşar."

Berliner Zeitung da benzer bir değerlendirmede bulunuyor:

“Yunanistan bir emsal oluşturuyor. Atina'nın, tüm kitle gösterileri ve grevlere rağmen istikrara yükümlü kılınabileceği gösterilmek isteniyor. Bu mesajın adresi mali piyasalar. Hedef, mali piyasalara Avrupa'nın, Euro Bölgesi içindeki yatırımlarını korumak için her şeyi yapacağını kanıtlamak. Bunun için Yunanistan'ın çökmesi bile göze alınıyor. Ancak bu çöküşün etrafına set çekilmesi, çöküşün sadece Yunanistanla sınırlı kalması, etkilerinin yayılmasının önlenmesi gerekiyor. AB'nin, yaptığı mali yardımlarla amaçladığı tek şey, krizin diğer Euro Bölgesi ülkelerine sıçramasını ve Euro Bölgesi'nin çöküşünü engellemek. Atina'ya krediler sadece bu amaç doğrultusunda ve amaca hizmet ettiği sürece akacaktır. Yoksa Yunanlara yardım etmek için değil.”


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ahmet Günaltay