1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

28.07.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Nihat Halıcı28 Temmuz 2004
https://p.dw.com/p/Abtt

Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasının 90’ncı yıldönümü dolayısıyla bir değerlendirme yapan Münchner Merkur, Alman kamuoyunun hala savaştan gereken dersleri çıkaramadığını yazdı. Gazete şöyle devam etti:

”Avrupa’yı birinci savaşta yangın yerine çeviren yalnızca İmparator 2. Wilhelm miydi? Kimse ne donanmanın başındaki Alfred von Tirpitz’e ne de orduya komuta eden Paul von Hindenburg’a eleştiri getiriyor. Bu kişiler günümüzde hala ‘aşırı muhafazakar’ kimliklerine rağmen kendilerine verilen görevleri icra etmiş, saygın kişiler olarak değerlendiriliyorlar. Birinci Dünya Savaşı’nı bütün yönleriyle hatırlayacaksak eğer, o zaman dönemin kilit noktalarında oturan bu kişilerin de yaşananlardan sorumlu tutulmaları gerekir.”

Almanya’da çalışma hayatına dönük reform tartışmaları devam ediyor. Stern dergisine konuşan IG Metall Sendikası Genel Başkanı Franz Steinkühler, şu görüşleri dile getiriyor:

”Toplu sözleşmenin süresi bitmemiş, yönetim ‘ücretleri kısalım’ diye dayatıyor. Bugün Siemens, DaimlerChrysler, ertesi gün MAN ve BMW, ‘uluslararası rekabetle baş edebilmek için ücretlerde indirime gitmemiz lazım’ diyerek kapıya dayanıyor. Her gelen de bir öncekini referans gösteriyor. Madem birkaç ayda bir ücretler gündeme gelecek o halde neden toplu sözleşmeleri yıllık bağlıyoruz. Sendikalar da sözleşmelere, ‘ücretler her ay belirlenir’ diye bir madde koysunlar, her ay yeni baştan müzakere masasına oturalım. O zaman holdinglerle sendikalar da eşit pozisyonda olurlar. Holding yönetimlerinin sözlerine inanılacak olursa, ücret giderlerinin yüksekliği yüzünden neredeyse dünyanın sonu geldi. Oysa, toplam giderler yelpazesinde ücretlerin oranı ancak yüzde 20’yi buluyor. Böyle giderse yakında işverenler fabrikalarında çocuk işçi çalıştırabilmelerine izin verilmesini talep edecekler."

Almanya’daki gelişmelere dikkat çeken Belçika’nın ”De Morgen” gazetesi, sosyal devletin erimesine yol açan yağmurun yavaş yavaş Belçika’ya da ulaşmaya başladığına dikkat çekiyor. Gazete, sendikalarla müzakere masasına oturan işverenlerin, itiraz gelmesi durumunda, hemen beraberlerinde getirdikleri dünya haritasını açıp, ”bakın Çin’de ve Macaristan’da çok uygun üretim koşulları var. Artık siz bilirsiniz...” diye uyarıldıklarını da kaydetti.

İsviçre’nin Neue Zürcher Gazetesi ise Alman çalışma hayatında son dönemde yaşanan gelişmeleri ”umut verici” ifadesiyle değerlendiriyor. Gazete yorumuna şöyle devam ediyor:

”Alman ekonomisi geleceğe yeniden umutla bakabiliyor. Kuşkusuz Siemens ve DaimlerChrysler’de uzlaşmanın sağlanmış olmasında, IG Metall Sendikası temsilcilerinin esnek davranabilmiş olmaları çok büyük rol oynamıştır. Sendika, işyerlerini güvence altına alma hedefiyle, ücret giderlerinin kısılmasına onay vermiştir. Yaşanan deneyimin örnek teşkil edip etmeyeceğini bekleyip göreceğiz. Hala pek çok işletmede sırada bekleyen toplu sözleşme müzakereleri sıkıntı yaratıyor. Müzekere masasına oturacak sendika temsilcilerinin DaimlerChrysler ve Siemens tecrübelerinden ne kadar etkilendiğini bekleyip göreceğiz.”

Fransız vatandaşı 4 Guantanomo esirinin uzun pazarlıkların ardından nihayet Fransa’ya iade edildiğine dikkat çeken Le Monde, Fransız adaletinin sözkonusu kişileri aklaması durumunda, Amerika’nın ”terörle mücadele” adı altında yürüttüğü operasyonun hukuktan yoksunluğunun bir kez daha ortaya çıkacağını yazdı.

Le Figaro ise aynı konuda yaptığı değerlendirmede, Guantanamo esirlerinde ülkelere ve milliyetlerine göre bir ayrım yapmak yerine, tutuklu tutulan kişilerin tamamını mahkeme karşısına çıkarmanın en yerinde karar olacağını bildirdi.

Fransız vatandaşı Guantanamo esirlerinin serbest bırakılması, Liberation’ın sayfalarında ise şu ifadelerle yer buluyor:

”Şimdi Fransız adaletine teslim edilen 4 sanık hakkındaki iddialar, nasıl yakalandıkları bilinmiyor. Tek bilinen, yanlış zamanda yanlış yerde bulundukları. 2001 yılının sonbaharında Afganistan’da Bin Ladin’in kamplarında ele geçirilmiş olmaları, yine de onların bir suç işledikleri anlamına gelmiyor. Kesin olan, sanıklar ciddi bir suç işlemiş olsaydı, Amerika asla onları Fransa’ya iade etmezdi."

İsviçre’de yayımlanan Basler Zeitung, Filistin’deki yönetim krizini mercek altına alıyor:

”Şimdi aşılmış görünen sıkıntı, eninde sonunda yine patlak verecektir. Filistin’de iktidar koltuğunu paylaşmalarına izin verilmeyen güçler durulmayacak, Gazze Şeridi’nde kanun tanımazlık başını alıp gidecektir. Filistin yönetiminin kaptan köşkünde Yaser Arafat oturduğu sürece kalıcı bir çözümün üretilmesi mümkün görünmüyor.”

Yönetimi eleştiri tahtasına oturtulan bir başka ülke Ukrayna. Avusturya’da yayımlanan ”Der Standard”, Leonid Kuçma başkanlığındaki Ukrayna yönetimini şu sözlerle aktarıyor:

”Kiev’de, kökenleri ağırlıklı olarak Doğu Ukrayna’da bulunan Rusya yanlısı ekibin borusu ötüyor. Ukrayna ekonomisinin stratejik önem taşıyan pek çok alanında Rus firmaları iş yapıp para kazanıyor. 48 milyon nüfusa sahip Ukrayna, her geçen gün daha fazla Moskova’nın dümen suyuna giriyor. Böyle giderse, Ukrayna’nın geleceğe ilişkin çizdiği perspektiften Avrupa Birliği ve NATO üyeliğinin tamamen düşürüleceği günler de yakındır.”