1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

28.07.2005 - Avrupa basınından özetler

Derleyen: Tuba Tunçak28 Temmuz 2005
https://p.dw.com/p/Abpl

Frankfurter Allgemeine adlı gazete, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Londra ziyaretini, okularına ilk sayfadan duyuruyor. Haber, “Blair, Türkiye’nin hatrını kırmadı” başlığını taşıyor. Alt başlıkta, “ Blair, Ankara Anlaşmasını 10 yeni AB üyesine genişleten gümrük birliğine ilişkin ek protokolü imzalamanın Kıbrıs’ı tanımak anlamına gelmeyeceğini söyledi” deniyor.

Aynı gazetenin iç sayfalarında Avusturya’da koalisyonun küçük ortağı Avusturya'nın Geleceği İçin Birlik Partisi’nin, AB’nin genişlemesine karşı çıktığı belirtiliyor. Koalisyonun büyük ortağı Avusturya halk Partisi’nin lideri Başbakan Wolfgang Schüssel’in ise bu bağlamda Türkiye’nin olası tam üyeliği ile ilgili açıklama yapma ihtiyacı hissettiği belirtiliyor. Haberde Schüssel’in “Avusturya Türkiye ile uçuk açık ve net alternatifli müzakerelere başlanmasına ‘Evet’ dedi” sözlerine yer verilmiş.

Bugünkü Süddeutsche gazetesi ile Tages Anzeiger ise Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na seçilen Tülay Tuğcu’nun portresini yayımlamış ve “Anayasa Mahkemesi’nin başında ilk kez bir kadın” başlıklı yazılarda, Tuğcu’nun bir istisna olmadığı, Türkiye’de her 3 üniversite profesöründen ve doktordan birinin, ayrıca her dört avukattan birinin kadın olduğu yazıyor.

Avusturya gazetesi Kurier, son dönede kimliği tespit edilen teröristlerin ya Afrika ya da Pakistan kökenli olduğunu yazıyor. Demokratik rejimin oturmadığı ve ekonomik istikararın sağlanamadığı bu ülkelerde terör için gerekli altyapının mevcut olduğu belirtiliyor. Almanya’da perşembe günleri yayımlanan die Zeit gazetesinden seçtiğimiz makale, “terör ve İslamcılık” tartışmasına ilişkin.

“Polisin peşine düştüğü dümanlar hem içerden, hem de İngiltere’nin çok uzağından geliyor. İngiltere’nin kuzeyinde iltica talebinde bulunanlar, yasadışı göçmenler ve sosyal yardım alanlar birarada yaşıyor. Hem de aralarında polis tarafından araranan kişilerin olduğuna aldırmaksızın. Bu gruptan polis çok zor bilgi alabiliyor. Bombacılar anlaşılan hiç farkettirmeden yer altına inebildiler. Muhtemelen de El kaide’nin yerel temsilcilerinden destekliler. Gerginlik artıyor. Soruşturmalardan sonuç alınamayan hergün risk artıyor. Hayatlarını silah olarak kullanan islamcı teroristler için geri dönüş yok. Yetkililer de bunun farkında. Bu arada suçsuz kişilerin polis tarafındna yanlışlıla öldürülme tehlikesi de artıyor.”

BM’deki reform sancısı da gazetelerin yorum köşelerine konu olmuş. Dün İtalya’nın BM temsilcisi, kalkınma yardımını kesme tehdininde bulunduğunu iddia etmişti. Hamburger Morgenblatt’ın konuya ilişkin yorumu:

“BM Güvenlik Konseyi’nin reforme edilmesi konusunda yapılan diplomatik güreş somut bir kavgaya dönüştü. İtalya, Almanya, Japonya, Hindistan ve Brezilya’dan oluşan grubun Güvenlik Konseyi’nde daimi üyelik için desteğine ihtiyaç duyduğu yoksul ülkelere şantaj yaptığını öne sürüyor. Bu çok ağır bir iddia. Aynı Güvenlik Konseyi’nin genişlemesine karşı çıkan İtalya’nın Almanya’yı bu yarıştan diskalifiye etmek amacını güttüğü şüphesi mevcut. Kendisinin Silvio Berlusconi ile daimi üyelik alamayacağının farkında olan İtalya, ‘Çamur at izi kalsın’ mantığı ile hareket ediyor olabilir.”

Avusturya’da yayımlanan Salzburger Nachrichten, İtalya’nın şantaj iddiasını, “Berlusconi populizm yapıyor” şeklinde değerlendiriyor. Münchner Merkür de benzer görüşü savunuyor. Yorum şöyle:

“Berlusconi hükümetinde alarm zilleri çalıyor. İtalya, Afrika ülkelerinin Almanya’ya destek verme ihtimaline karşı oy satın alma iddiasında bulunuyor. AB’nin kuzey ülkeleri, İtalya’ya daimi üyelik için destek vermeyeceğini peşinen bildirmişti. Roma hükümeti şimdi ‘etik olmayan’ davranıştan bahsediyor. Berlusconi tabi bunun ne demek olduğunu biliyor. Çünkü İtalya Başbakanı kendisi vergi yolsuzluğu, polis memuruna hakaret ve partisini yasadışı yollardan finanse etmekten mahkeme önüne çıkmıştı.

Alman gazetelerinde öne çıkan bir diğer konu ise Federal Anayasa Mahkemesi’nin, somut şüphe olmadan telefonların dinlenmesi konusunda aldığı karar. Frankfurter Allgemeine , mahkemenin, Aşağı Saksonya eyaletindeki uygulamayı anayasaya aykırı bulmasını şöyle yorumluyor:

“Bu karar terörle mücadelede bir geri adım mı? Çağın en büyük tehlikesine karşı etkili bir koruna yönteminden vazgeçmek anlamına mı geliyor? Telefonların dinlemesi tabi ki, hukluk devletinin, suçla mücadelede kullandığı gerekli bir yöntem Ama bu önlem, sadece kendisi de silaha dönüşebilecek teroristlerden korunmak için kullanılmalı. Ama, bu uygulama Anayasa çerçevesinde zaten mümkün.”

Alman gazetelerinin çoğunda konu, hukuk devletinin zaferi şeklinde değerelediriliyor. Die Welt gazetesi ise mahkemeyi, Almanya’nın karşı karşıya olduğu terör tehdidine göz yummakla suçluyor.

İsviçre gazetesi Basler Zeitung ise ABD’nin Avustralya, Hindistan ve Çin’in desteği ile Kyoto prokolüne alternatif olarak sunduğu iklim koruma planını eleştiriyor. Bu planın ekonomiye hizmet ettiği ve söz konusu ülkelerin iklim korumaya duyarsız imajından kurtulması için hazırlandığı öne sürülüyor.