1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

28.09.2004 - Alman basınından özetler

Derleyen: Semra Maden - Balamir28 Eylül 2004
https://p.dw.com/p/AbtE

Avrupa ve Alman basınında bugün Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği, İslam’da halifelik tartışmaları, Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti‘nde yapılan yerel seçimler, İsrail’in suikast politikası ve Almanya - Polonya arasında savaş tazminatlarına ilişkin süren tartışmada gelinen aşama ile ilgili haber ve yorumlar yer alıyor...

Almanya’nın büyük gazetelerinden Süddeutsche’de, Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin Başkanı Faruk Şen’in, "Türkiye’nin sunabileceği çok şey var” başlıklı, Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin yazısı yer alıyor. Yazısında, Türkiye‘nin üyeliğinin AB’ne sağlayacağı avantajları sıralayan Şen, "Türkiye’nin, Avrupa ve İslam dünyası arasında köprü vazifesini” üstlenebileceğini vurguladı.

Avrupa’nın dış politikası konusunda Türkiye’nin çok katkı sağlayabileceğine işaret eden Şen, Türkiye’nin, İran’la doğalgaz ve iletişim gibi sektörlerde ekonomik işbirliğine, Kafkasya bölgesine olan coğrafi yakınlığına, İsrail’le olan yakın ilişkisine ve laik ülke olarak, 2005 yılı itibariyle Dünya İslam Konferansı Başkanlığı’nı üstlendiğine dikkat çekti. Faruk Şen yazısında, Türkiye’nin sağlayacağı avantajların gözardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Passauer Neue Presse

gazetesine, "Türkiye Avrupa Birliği’ne dahil edildiği takdirde, Avrupa güvenliği bundan olumsuz etkilenecektir” iddiasını dile getiren Bavyera Eyalet İçişleri Bakanı Beckstein, sözlerine şöyle devam ediyor:

"Türkiye dostu olarak, Almanya’nın, Türkiye’nin olduğu gibi, zor komşuları olmadığından dolayı sevinçliyim. Suriye, Irak, İran, Ermenistan – bu ülkelerin hepsi güvenlik problemi yaşıyor. Türkiye’nin AB üyeliği durumunda ise çözümü imkansız gibi görünen tüm bu sorunları AB devralacaktır”.

Avrupa Anayasası’nın halk oylamasına sunulması için yapılan tartışmalar kapsamında, "Türkiye, AB’ye alınsın mı?” tartışması da gündeme gelmişti. Düsseldorf’ta yayımlanan Handelsblatt gazetesi Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin bir halk oylamasına gidilmesi ihtimalini "gerçekdışı” olarak değerlendirdi. Badische Neueste Nachrichten’da konuyla ilgili yer alan yorum ise şöyle:

"Avrupa Birliği bünyesinde, Türkiye’nin AB üyeliği hakkında tartışıldığı gibi, demokrasi konusunda da tartışılsa, birçok insanın beklentisi yerine getirilmiş olur. Brüksel ve Strasbourg’ta son yıllarda alınan kararlar son derece ilginç. Zira Federal Almanya Anayasa Mahkemesi’nin kararları Avrupa mahkemelerince geçersiz kılınmaya devam ederse, bu Almanlar‘ın köklü hukuk anlayışını bütünüyle sarsar. Fakat Avrupa mahkemelerinin, son çare olarak giderek kabul görmesi de gerçek..."

Frankfurter Allgemeine

’de, Wolfgang Günter Lerch imzası ve "Halifelik rüyası” başlığıyla yayınlanan yazıda ise "Radikal İslamcılara çağdaş ülkelerde sempatiyle yaklaşılmıyor” görüşü dile getiriliyor. Yazıda, radikal dini gruplar arasında giderek artan halifeliğe dair açıklamaların yaygınlık kazandığına değiniliyor. Bu gelişmeye karşılık, Türkiye başta olmak üzere, birçok çağdaş Müslüman ülkenin bu olguya hiç de sıcak bakmadığı vurgulanıyor. Afganistan’da Taliban, Almanya’da Metin Kaplan, Yemen’de Muhammed Al Huti, Kazakistan’daki radikal dini örgütler, Nijerya’da "Nijerya‘nın Taliban”ı olarak tanınan Molla Ömer yanlıları örnekleri sıralanıyor ve halifelik yönünde atılan tüm bu adımların, bir şekilde son bulduğu kaydediliyor. Frankfurter Allgemeine’nin yorumunda, Türkler‘in bu konudaki yaklaşımı "maziden kalma” şeklinde ifade ediliyor.

Almanya’nın Düsseldorf kentinde yayımlanan Rheinische Post’un İsrail’in suikast politikasına ilişkin yorumu şöyle:

"...İsrail geçtiğimiz haftasonu Suriye’nin başkenti Şam’da bir Filistin liderine suikast eyleminde bulundu. İsrail’in burada da vermek istediği mesaj şu: Teröristler nerede gizlenirse gizlensin, bizden kaçamazlar. İsrail‘in bu yaklaşımı, öfkeye yol açıyor. Kuşkusuz şiddetin azalmasını da sağlamış olabilir, ancak tamamen ortadan kaldırdığı söylenemez. Böylece terör, İsrail’in gündeminde kalmaya devam ediyor. İsrail hükümeti, Kudüs’teki Mescid-i El Aksa‘nın, dibinde bulunan tapınakta yapılan kazılar sonucu çökebileceği haberini verdi. Cami gerçekten çökerse, Müslümanlar isyan edecektir....”

Almanya ve Polonya arasındaki ilişkiyi olumsuz etkileyen tazminat davalarına ilişkin Fuldaer Zeitung’da çıkan yorum şöyle:

"Başbakan Schröder’in büyük bir coskuyla lanse ettiği “Almanya-Polonya dostluğu mucizesi” nerede kaldı? Almanya - Fransa ilişkisi dahi Almanya-Polonya ilişkisi kadar zarar görmedi. Önyargılar iki halk arasındaki diyaloğu etkiliyor, hükümetler arasında siyasi farklar da – Irak savaşında ve Avrupa Birliği Anayasası konusunda olduğu gibi- zaman zaman gündeme geliyor. Tazminat davaları da devam ettikçe, gergin atmosfer devam edecektir.”