1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

28.10.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Seda Sezer28 Ekim 2005
https://p.dw.com/p/Aboh

Bugünkü Alman ve Avrupa basınında Londra’da gerçekleştirilen Avrupa Birliği liderler ara zirvesi, Almanya’da koalisyon görüşmelerinin tartışmalı konuları ve İran Cumhurbaşkanı’nın İsrail’le ilgili açıklamalarına yönelik yorumlar dikkat çekiyor.

Westfaelische Nachrichten gazetesi Avrupa Birliği liderlerinin, dün Londra’da gerçekleştirilen, gayri resmi Ara Zirvesi’ni yorum sütunlarına taşımış:

«Tony Blair Temmuz’daki zirveden bu yana Dönem Başkanı ve arabuluculuk rolünün gereğini yerine getirmiyor. Fransa ve Hollanda da anayasa referandumunun başarısızlığa uğramasıyla şok yaşadı. Bugüne kadar İngiltere’nin Dönem Başkanlığı tam anlamıyla bir felaket oldu. Fransa Cumhurbaşkanı Chirac’ın Dünya Ticaret Örgütü’nde tarım sübvansiyonlarının kaldırılmasına karşı veto tehditinin, Hampton Court’taki gündemle hiçbir alakası yoktu. Chirac Londra’nın Avrupa vizyonuna karşı kendi bildiği telden çalmaya devam etti.»

Süddeutsche Zeitung gazetesinin yorumunda, kıta Avrupa’sının zirvede İngiltere Başbakanı Tony Blair’e direndiğini vurguluyor :

«Avrupalı liderlerin küreselleşmeden bahsetmeleri her zaman için iyi. Çaba gerektiren reformlar yapılırken karşılıklı itirazlar olacaktır. Evsahibi Tony Blair Hampton Court’taki buluşmada ekonomi politikasını İngiliz tarzına göre yoluna koyacaklarını sandı ancak yanıldı. Adadaki modeli kıta Avrupası için elverişsiz bulan Gerhard Schröder ise, tavrı giderayak anlaşıldığı için memnundu. Avrupa Birliği çevrelerinde küreselleşme ve sosyal sorumluluğun biçimlendirilmesi zemin buldu. »

Saechsische Zeitung aynı konudaki yorumunda, Ara Zirve toplantısının bir zaman kaybından başka birşey olmadığına değinmiş :

«Ara Zirve, birliğin içinde bulunduğu üzüntü verici durumun ulusal egoizmin zaferinin kutlandığı bir hal aldığını gösterdi. Dönem Başkanı Blair’in Avrupa birlik bütçesi gibi büyük sorunları Aralık zirvesine bırakması şüpheli görünüyor. Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ile anlaşmaya yanaşmayan da Blair oldu. Hampton Court’taki buluşmadan hiçbir sonuç çıkmadı. Değerli zaman israf edilmiş oldu. »

Cenevre’de yayımlanan Basler Zeitung gazetesi aynı konudaki yorumunda ise birçok birlik üyesi ülkenin, özellikle de küçük üyelerin, birliğin Fransa ve İtalya gibi büyük üyelerinin reformlara karşı muhalefet olmasının faturasını ödemek istemediklerini aktarıyor.

Basın turumuzda sırada Almanya’da emeklilik yaşının yükseltilmesi gibi tartışmalı konuların görüşüldüğü koalisyon pazarlıklarıyla ilgili yorumlar var. Thüringer Allgemeine Zeitung gazetesinin yorumunda şu satırlar dikkat çekiyor :

« 67 yaşında emekli olunacak. Hemen değil ancak gelecekte kesin. Sosyal Demokratlar seçimden önce farklı konuşuyorlardı. Ancak sıkıştıran neden belli. Emekli sayısı gittikçe artarken, buna karşılık çalışan sayısı azalıyor. Ancak burada bir absürdlük var. Çünkü işsizlik oranının gençler arasında bu kadar yüksek olduğu ve gençlerin iş bulamadığı bir toplumda, potansiyel emeklileri çalıştırmak şüphe uyandırıyor. »

Mitteldeutsche Zeitung aynı konudaki yorumunda, büyük koalisyonun emeklilik yaşını yükseltmeye mecbur olduğunu savunuyor:

« İşçi ve işverenin birlikte düşünmesi gerekiyor. Emeklilik yaşının yavaş yavaş yükseltilmesi gelişme kaydedilebileceğini kanıtlıyor. Sosyal Demorkat Parti lideri Franz Müntefering 55 yaş üstündekilere çalışma fırsatı yaratılmasını savunurken haklıydı. Ancak bu reformun anlayışla karşılanması farz oldu. Büyük koalisyon bugünkü emekliye tutamayacağı sözler vermemeli. İstihdam piyasasında bir gelişme olmadıkça, emeklilik maaşı da yükselemez. Acı ama gerçek.»

Braunschweiger Zeitung gazetesinde büyük koalisyonun vergileri yükseltme konusundaki pazarlığı ele alınmış :

« Vatandaşların seçim kampanyalarından bu yana beklediğinin gerçekleşeceği dün belli oldu : vergiler artacak. Sosyal Demokratlar ve birlik partileri hala hangi vergiyi ne ölçüde arttıracaklarını tartışıyor. Ancak iki partinin de en kolay yolu seçmesi insanı kızdırıyor. Daha sağlam bir devlet bütçesi adına, daha az sosyal harcama ve daha fazla vergi uygulaması vatandaşlara haklı gösteriliyor. Seçmenler vergiler arttırılınca partilerin tasarruf yoluna gitmeyeceğini anlamalı. Büyük koalisyonun politikacıları ilk olarak bütün lüzumsuz devlet giderleri ve sübvansiyonlardan vazgeçmeli, ondan sonra vergi arttırımından söz etmeliler. »

Basın turumuzda son olarak İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın İsrail’in haritadan silinmesi çağrısına yönelik yorumlar yeralıyor. Neue Osnabrücker Zeitung gazetesinin yorumunda İran’a karşı devletler topluluğunun tavır alması gerektiği vurgulanıyor :

« Tehlikeyi bertaraf edecek bir reçete yok. Tahran kısa vadede uluslararası baskı karşısında yeterince güçlü olduğunu kanıtlayabilir. Ancak bu Cumhurbaşkanının saldırı maceralarını engellemek için ortak bir politik, askeri ve ekonomi stratejisi geliştirilmesi gerekiyor. Ahmedinecad azınlık durumuna getirilmeli. İranlılar da devlet başkanlarının kendilerine zarar verdiğini anlamalı. Tahran bütün dünyaya karşı. Bu senaryo Şii mollaların bile hoşuna gitmeyecektir. »

Schwaebische Zeitung gazetesi İran ile ilgili yorumunda şu satırlara yer vermiş:

« Deneyimsiz İran Cumhurbaşkanı İslam dünyasında kafalarda yer alan bir düşünceyi dile getirdi : İsrail yok edilmeli, şimdi değilse bile bir sonraki nesil bunu yapmalı. Sadece Hamas militanları, Hizbullah yanlıları ve İranlı beton kafalıların böyle düşündüğü zannedilmesin. Filistin Özerk Yönetimi’nde görev yapanlar belki bir fincan çaydan sonra değil ama karşılıklı güven oluştuğunda aynı şeyleri anlatıyor. »