1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

29.03.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Tuba Tuncak29 Mart 2005
https://p.dw.com/p/Abr9

Alman ve diğer Avrupa basınında bugün, Güneydoğu Asya’da meydana gelen deprem öne çıkıyor. Gazetelerin yorum köşelerinde ayrıca Ortadoğu ve Kırgızistan’daki gelişmeler, Fransa’daki Avrupa Anayasası karşıtlığı ile Alman holiganların yarattığı tartışma geniş yer tutuyor...

Alman gazeteleri, Endonezya’da meydana gelen son deprem nedeniyle bu sabah yıldırım baskı yaptı. Süddeutsche Zeitung, Frankfurter Allgemeine, Die Welt gibi ulusal gazetelerin internet sayfalarında konuya ilişkin “Endonezya’da büyük deprem”, “Deprem yüzlerce kişinin canına mal oldu”, “ Bu sefer tsunami feleketi taşanmadı” gibi başlıklar göze çarpıyor.

Haberlerde 8.7 şiddetindeki deprem üzerine halkın, tsunami korkusu ile yüksek yerlere akın ettiği belirtiliyor. Geçtiğimiz Aralık ayında, deprem ve tsunami felaketinden en çok etkilenen ülkeler arasındaki Tayland, Sri Lanka ve Hindistan’da tsunami alarmının sona erdiği kaydediliyor.

Stuttgarter Zeitung’un yorumu ise Kırgızistan’daki son durum hakkında:

“Kırgızistan’da yeni Başbakan, parlamentodan güvenoyu alsa da iktidarın işi kolay değil. Çünkü iktidar sahipleri ülkenin kuzey ve güneyinde kendilerini destekleyen bazı gruplar konusunda bölünmüş durumda. Bu gruplar arasındaki güç mücadelesi ise henüz başlamadı. Tabii, bu ülkede ABD ile Rusya’nın da menfaatleri var. Kırgızistan stratejik öneme sahip bir ülke. Devrik lider Akayev, ülkesindeki Amerikan askerlerine daha fazla hoşgörü göstermeyeceğini ve Rusya ile ilişkilerini güçlendirmek istediğini ortaya koymuştu. Yeni Dışişleri Bakanı ise ABD ile ikili ilişkileri ön planda tutuyor. Bunun yanı sıra toplumda, aşırı dinci akımlara duyulan sempati git gide artıyor.”

Süddeutsche Zeitung ise konuya daha olumlu yaklaşıyor. Yorumda, eski ve yeni parlamento arasındaki yetki kargaşasının sona erdiği belirtiliyor. Thüringer Allgemeine gazetesinin yorumu ise İsrail’de muhalefetin, Gazze’den çekilme planını halk oyuna sunma girişiminin parlamento tarafından reddedilmesi ile ilgili. Yorum şöyle:

“Knesette’teki son direnç de aşıldı. İsrail Başbakanı Şaron, artık 20 Haziran’dan itibaren Gazze’den çekilme planını uygulamaya başlayabilir. Şimdiye kadar kimse bu plana mani olamadı. Filistin yönetimi bu planda bir umut ışığı görüyor. Şaron ise bu projesi ile ABD Başkanı Bush’un, kendi istediği yönde tavır almasını amaçlıyor. Hedefi, Bush’un Batı Şeria’daki yasadışı yerleşim birimlerinin boşaltılamsı konusundaki uluslararası tepkilerle arasına mesafe koyması. Şaron, Gazze Şeridi’ndeki 21 yerleşim birimini elinde tutmayı artık anlamsız görüyor. Bu birimleri boşaltmayı koz olarak kullanıp Batı Şeria’dan çekilme taleplerini sindirmek istiyor.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung’un yorumu da aynı konuyla ilgili. Yoruma kısaca şöyle:

"İsrail Başbakanı Ariel Şaron, Gazze’den çekilme planını gerçekleştirmeye bir adım daha yaklaştı. Bu aslında akıllıca bir adım. Çünkü Gazze Şeridi’nde yaklaşık 1,5 milyon Filistinli, ama sadece birkaç bin İsrailli yaşıyor. İsrail’in bölgede kalmaya çalışması zaten siyasi ve demografik açıdan riskli olurdu. Üstelik Gazze Şeridi’nin İsrail için Batı Şeria gibi tarihsel ve duygusal bir anlamı da yok.”

Berlin’de yayınlanan Der Tagesspiegel’de Hristiyanlar’ın Paskalya Yortusu’nda hafta sonu Lübnan’da düzenlenen bombalı saldırı konu ediliyor. Youm şöyle:

“Lübnanlı Hrsitiyanlar için Paskalya Yortusu daha iyi geçebilirdi. Cumartesi günü Beyrut’ta üçüncü kez Hristiyanlar’a yönelik düzenlenen bu son saldırı ile olayların ardında bir strateji yattığı kesinleşti. Ülkede kasten gerginlik yaratma stratejisi... Bu saldırılar, dünyaya ve Lübnanlılar’a Suriye birliklerinin ülkeden çekilmesi ile nasıl bir tehlikenin kapıda olduğunu düşündürmeyi amaçlıyor.”

Avusturya’da yayınlanan Kurier gazetesindeki yorum, “Almanya’ya ne oluyor?” başlığını taşıyor. Yorumda şu satırlar yer alıyor:

“9 Kasım 1989’da binlerce insan gece yarısı Berlin duvarına koşarak, duvarın yakılmasını kutlamıştı. Bu, hem Almanya’nın yeniden birleşmesi hem de Avrupa’nın yeniden yapılanması açısından tarihi bir gündü. Bu olaydan 15 yıl sonra, bugün yapılan kamuoyu yoklamaları ise Batı Almanya’da yaşayan her dört kişiden birinin duvarı geri istediğini ortaya koyuyor. Doğu eyaletlerinde yaşayanların yüzde 12’si de böyle düşünüyor. Duvar, rekor düzeydeki işsizlik rakamlarına, sosyal sistemde yapılan köklü reformlara ve ekonomideki durgunluğa çözüm olarak görülüyor.”

Fransız basınında bu ülkede artan Avrupa Anayasası karşıtlığı öne çıkıyor. Paris’te yayımlanan Le Figaro, Anayasa karşıtlarının nasıl bir Avrupa istediklerini artık açık açık belirmesi gerektiğini vurguluyor. Gazetede, “İşin kötüsü anayasa karşıtları referandumdan çıkacak bir “hayır”ın ne Avrupa’nın geleceğine ne de Fransa’nın birlik içindeki konumuna zarar vereceğinizi düşünüyor” cümlesini okuyoruz.

Almanya’nın geçtiğimiz hafta Slovenya ile yaptığı dostluk maçında Alman holiganlar olay çıkarmıştı. Hamburger Morgenpost gazetesi, 2006’da Dünya Kupası karşılaşmalarına evsahipliği yapmaya hazırlanan Almanya’da, konunun ülke imajına zarar vermeme düşüncesi ile yok sayılmasından yakınıyor.