29.06.2011 - Alman basınından özetler

Frankfurter Allgemeine Zeitung, Ven Ciabao'nun Almanya ziyaretini şöyle değerlendiriyor:

“Borca batmış Avrupalılar, parasını hâlâ yaşlı kıtaya yatıracak biri var diye sevinseler de, Çin'in bunu iyilik olsun diye yapmadığını da bilmeliler. Burada sözkonusu olan sadece Çin’in Batı’nın yüksek teknolojisini elde etmesi değil, aynı zamanda siyasi nüfuzunu artırması. Daha şimdiden insan hakları gibi hassas bir konu, ‘dev Çin piyasasındaki ekonomik fırsatlar’ şarkısının gürültüsü altında neredeyse duyulmaz oldu. Bağımlılık ne kadar artarsa Pekin'in kendine güveni de o kadar artacak, eleştirel sesler giderek kısılacaktır.”

Süddeutsche Zeitung'un yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Çin Başbakanı dipsiz şişkin para kesesine sahip biri gibi görünse de AB’de ortak bir Çin politikası yok. Herkes Çin’e mümkün olduğunca fazla uçak, otomobil, tren ya da enerji santrali satmak istiyor, herkesin hedefi dev Çin pazarı. Ven Ciabao da kendisinin ve ülkesinin peşinden koşulduğunun ve fazla taviz vermesi gerekmediğinin farkında. Çin Başbakanı, bunu Berlin’de verdiği şu soğuk mesajla belli etti: Güçlü bir euro Çin’in de çıkarına olduğu için size yardım eli uzatacağız.”

Münster kentinde çıkan Westfälische Nachrichten gazetesi ise Çin Başbakanı’nı bir çek defterine benzetiyor ve ekliyor:

“Ven Ciabao, görkemli bir şekilde, kurtarıcı gibi karşılandı. Yunanistan batağı ve euro türbülansı içinde Avrupalıları kim ayıplayabilir ki? Çin Avrupa’da, güvenebileceği güçlü bir partner arıyor. Ve bu ülke Almanya. Ama dikkat! Dostâne görünümlü Bay Ven’in arkasında hâlâ totaliter bir rejim saklı. İnsan haklarını ayaklar altına alanlar, güven değil, şüpheyi hak eder.”

Almanya'nın doğusundaki Magdeburg kentinde yayımlanan Volksstimme gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Çin Başbakanı Ven Ciabao, bir masal prensi gibi geldi. Almanya ile yapılan ilk hükümetlerarası danışma toplantısında sadece iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın önemini vurgulamakla kalmadı, aynı zamanda Macaristan, Yunanistan, İspanya ve Portekiz'in devlet tahvillerini satın alan, euronun asil kurtarıcısı rolüne soyundu. Bunda kendi çıkarı da yok değil. Çin'in döviz rezervlerinin dörtte biri euro cinsinden. İmzalanan çeşitli anlaşmalarla taçlandırılan ortaklık da Çin'e büyük avantajlar sağlıyor. Sonuçta Alman uzman işgücünden ve teknik bilgiden öğrenecek çok şey var. Gerçi Çinlilerin de kendi uzmanları var, ama yaratıcı ruh eksik. Yaratıcılık ve yenilik ruhu Çin Komünist Partisi'nin özenti demokrasisinde istenen bir özellik de değil zaten.”

Bielefeld merkezli Westfalen-Blatt gazetesi ise bugün Yunan parlamentosunda tasarruf paketiyle ilgili yapılacak kritik oylama öncesinde ülkedeki durumu ele alıyor:

“Yunanların öfkesi anlaşılır. Ülkeleri iflas etmiş durumda ve durumun önümüzdeki on yılda büyük iyileşme gösterme şansı yok denecek kadar az. Tam tersine, parlamentonun bugün Atina’da oyladığı 78 milyar euroluk tasarruf paketi şüphesiz sonuncu olmayacak. Yunan ekonomisi 40 yıl önceki haline gerilemiş durumda. Ülkedeki toplam genç nüfusun yüzde 40’tan fazlası işsiz. Devlet borçları inanılmaz boyutlara yükseldi. Adam kayırma ve yolsuzluklarla küçük bir azınlık ödünç eurolarla ceplerini doldurdu. Çalışan nüfusun büyük bölümü refahtan pay alamıyor. Ve şimdi daha da fazlasından vazgeçmeleri gerekiyor. Tek protesto yolunu grevlerde görüyorlar. Ama tek başına iş bırakma eylemleriyle ülke yeniden ayakları üzerinde durabilecek hale gelemez. Ayrıca Yunanların şunu da görmeleri gerek: AB sadece ülke içinden de destek gelmesi durumunda yardım eder. Atina’daki muhalefet bunu anlamak istemiyor. Blokaj politikasıyla iktidara yükselebilmeyi umuyor. Bu, ateşle oynamaktır.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Murat Çelikkafa