1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2912 Presseschau 1

29 Aralık 2011

Bugünkü Alman gazeteleri uluslararası gözlemci heyetinin Suriye’de incelemelere başlaması ve İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidiyle ilgili yorumlara ağırlık veriyor.

https://p.dw.com/p/13bEy

Suriye’de Arap Birliği’nin ülkeye gönderdiği gözlemci heyetinin ülkede çalışmalarına başlaması ve heyete tartışmalı bir ismin, Sudan Gizli Servis Şefi General El Dabi’nin başkanlık etmesi, bugünkü gazetelerde geniş yer buluyor. Kölner Stadt-Anzeiger konuyu şöyle yorumluyor: 

“Önemli bir şüphe belirginlik kazanıyor: Araplar Sudan Gizli Servisi Şefi General El Dabi gibi, Beşad Esad’ın iyi ilişkilere sahip olduğu nadir ülkelerden birinin temsilcisini bilinçli olarak mı bu heyete seçti? Eğer böyleyse, bu gözlemci misyonunun Esad’a siyasî  olarak ayakta kalma şansı sunarak, Suriye'de barışın hâkim kılınmasına hizmet edecek uluslararası girişimleri engelleyeceği şimdiden kesin. Suriye rejimi kentler üzerindeki kontrolünü ve sonuç olarak gücünü kaybetmeksizin, Arap Birliği’nin talep ettiği gibi protestoculara uygulanan şiddetten vazgeçmeyi göze alamaz. Diğer yandan Esad halkın kendisini desteklediği yanılgısı içinde. İşte bu nedenle bu acımasız diktatör en önemli müttefikine güveniyor: Zamana.”

Münih'te yayımlanan Süddeutsche Zeitung'sa İran'ın dünya petrol ticaretinde önemli rol oynayan Hürmüz Boğazı'nı kapatma tehdidini ve bunun olası sonuçlarını ele alıyor:

“İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi'nin, Batı'nın nükleer faaliyetler nedeniyle İran'a uyguladığı yaptırımlara bir yanıt olarak, stratejik olarak önemli geçişlerden biri olan Hürmüz'ü kapatma yönündeki tehdidi, idari açıdan hayata geçirilebilir bir önlem değil. İran Körfezi'ndeki bu iğne deliğinden dünyanın ihtiyacı olan petrolün beşte biri geçiyor. Deniz yolunun bloke edilmesi, petrol ikmalinin azalmasını beraberinde getirir, artan petrol fiyatları özellikle de kriz tarafından ekonomisi sarsılmış Batılı ülkeler açısından yıkıcı olur. Eğer İranlılar boğazı kapatır ve Amerikalılar da ilan ettikleri gibi açık tutmak isterlerse, bunun anlamı savaş olur.”

Augsburger Allgemeine ise bugünkü sayısında İsrail’de aşırı dinci Yahudiler’le ılımlılar arasındaki gerilimin artmasına yer veriyor. Yorumda aşırı dincilere karşı dün yapılan protesto gösterileriyle ilgili şu satırları okuyoruz:

"İsrail’de fanatik dinci Yahudilere karşı düzenlenen gösteriler, birçok insanın onlara artık bir mesaj verilmesi gerektiğine inandığını gösteriyor. Cumhurbaşkanı Şimon Peres net bir tavır alarak, protestoları desteklediğini söylüyor. Başbakan Benyamin Netanyahu ise sert ve dinci koalisyon ortağı yüzünden her an baskı altında ve bu nedenle uzun süre açıklama yapmadı. Aslında zaman zaman önemli sözler sarf etti. Ancak ortada tehlikeli bir durum var. Çünkü eğer İsrail, nüfusun yüzde 10’unu oluşturan aşırı Ortodoksların esiri olursa, o zaman toplum içinde derin bir bölünme tehlikesi başgösterir. İsrail bunu şu an gerçekten de kaldıramaz."

Bugünkü Alman gazetelerinde yer bulan bir başka önemli konu ise Almanya’da giderek daha fazla çalışanın erken emekliye ayrıldığının açıklanması. Ostsee-Zeitung bunun düşündürücü olduğunu savunuyor:

“Özellikle kadınların, daha az maaş almak üzere erken emekliye ayrılmalarının birçok nedeni var: Kimileri biraz daha erken emekli olmayı maddi açıdan karşılayabiliyor. Ancak kimileri de hastalıklar, çalışamaz durumda olmak, işsizlik ya da kötü meslekî yönelimler nedeniyle buna mecbur kalıyor. Yani Federal Çalışma Bakanı’nın dediği gibi erken emeklilik kararını insanlar çoğu zaman isteyerek almıyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Ercan Coşkun

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik