1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

30.01.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Hülya Topcu30 Ağustos 2004
https://p.dw.com/p/AbtX
Fotoğraf: dpa zb

Avrupa basınında, bugün Irak’ta iki Fransız gazetecinin kaçırılması, New York'ta başlayacak olan Cumhuriyetçi Parti Kongresi ve Bush karşıtı protesto gösterileri ve Atina’da dün sona eren 28. Yaz Olimpiyat Oyunları’yla ilgili yorumlar dikkat çekiyor.

İtalyan Il Messaggero gazetesi Irak’ta iki Fransız gazetecinin kaçırılmasını taşımış yorum sütunlarına:

”Fransa’ya, okullarda türban yasağı uygulamasından vazgeçmesi için yapılan terörist şantaj, savaş sonrası Irak’taki karşıklığın ve iktidar boşluğunun ne kadar arttığının bir göstergesi. Burada dikkat çekici olan, teröristlerin açıklamalarıyla, Usame Bin Ladin’in 11 Eylül saldırısı sonrasında yaptığı ilk açıklamanın yeniden su yüzüne çıkması. Açıklama ile batıya, batının örf ve adetlerine, yasalarına ve Arap dünyasını ‘kapitalist biçimde sömürmesi’ne yönelik savaş dile getiriliyor."

Sol eğilimli Fransız Liberation gazetesi de bugünkü yorum sütunlarında Irak’ta isyancıların iki gazeteciyi kaçırmasına değiniyor:

”İki Fransız gazeteciyi kurtarmak için çok az zaman kaldı. Ancak gazetecilerin serbest bırakılması için umutlar tükenmemeli. Fransızlar’ın İslami terörizmi reddetmesi konusunda görüşbirliği sağlamaları ve seferber olmaları, nefret ve ölüm saçan teröristlerin iki gazeteciyi serbest bırakması yönündeki umutların artmasını sağlar.”

Londra’da yayımlanan Financial Times gazetesi ise bugün New York’ta başlayan Cumhuriyetçi Parti’nin kongresine ayırmış yorum sütunlarını. Yorum özetle şöyle:

”Cumhuriyetçiler’in New York’ta yapılan kongreleri, bir Hollywood filmini andırıyor. New York sokaklarında yapılan protesto gösterileri sayılmazsa Bush’un filmin baş aktörü olmayı garantilediği söylenebilir. Bush bundan dört yıl önce Philedelphia’da, Washington’ta gittikçe erozyona uğrayan iktidarı yeniden güçlendirme sözünü vermişti. Ancak bunu başarmak yerine göreve geldiği ilk günden itibaren farklı kutupların doğmasına neden oldu. Yine de başkanlığa yeniden seçilme şansı var. Irak sorunu dışında seçmenlere iyi bir politik program sunuyor. Yani Bush bu hafta ikinci kez şans yakalayabilir.”

Danimarka’nın liberal Politiken gazetesinde de Bush’un başkanlık için adaylığının resmiyet kazanacağı New York’taki Cumhuriyetçi Parti Kongresi ile ilgili yorum dikkat çekiyor:

"Bush yönetiminin iç ve dış politikadaki başarısız faaliyetlerine rağmen rakip Kerry’nin Bush’un gerisinde kalması korkunç. New York’taki kongre Bush’a daha fazla seçmen desteği kazandıracak. Seçimler gerçekten çok kritik geçecek. Çünkü Demokratlar’ın adayı John Kerry zayıf görünüyor. Demokratlar’ın tek silahı Bush’a duyulan antipatiyi seferber etmek. Avrupalılar’a da seçimlerde bunun yeterli olacağını ummaktan başka bir seçenek kalmıyor.”

Fransız La Tribuna gazetesinde ise şu satırları okuyoruz:

”ABD’de yapılan son kamuoyu anketleri, iki başkan adayı da belirgin bir sıçrama yapamadığını gösteriyor. Bu da seçimleri kimin kazanacağının belli olmadığının işaretlerini veriyor. İki adayın önümüzdeki haftaki seçim kampanyalarında ağırlıklı olarak terörizm ve ekonominin canlandırılması konularına ağırlık vermesi bekleniyor. Çünkü Amerikalılar en çok bu iki konu için kaygılanıyor. Başkan Bush’un terörizm konusunda iyi bir tablo çizeceği kesin. Rakibi Kerry’nin ise terörizmle Bush’tan daha iyi mücadele edebileceği konusunda halkı ikna etmesi zor olacak. Ekonomi alanında ise Bush’un politikaları parlak görünmüyor. Bu konuda Kerry daha şanslı.”

Atina’daki sona eren Olimpiyat Oyunları ile ilgili değerlendirmeler de göze çarpıyor gazetelerde. Alman Nürnberger Nachrichten gazetesi, Olimpiyat Oyunları sırasında gündemden düşmeyen doping skandallarına değiniyor yorumunda:

"Olimpiyatlar sırasında doping yapanların sayısının, ortaya çıkarılandan daha fazla olduğu kesin. Ancak buna rağmen Atina’da bir dönüm noktası yaşandı. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin yeni Başkanı Rogge ve ekibinin dopingle eski Başkan Samaranch’tan daha iyi mücadele ettiği gözleniyor. Bunun en iyi göstergesi ise olimpiyatlarda bu kadar çok doping skandalının ortaya çıkarılması.”

Hollanda’nın muhafazakar Telegraaf gazetesinde ise şu satırlar göze çarpıyor:

”Atina’daki olimpiyatlarda ortaya çıkan doping skandalları, sıkı kontrol politikasının bir sonucuydu. Bu sayede doping yapan çok sayıda sporcu yakalandı. Atina olimpiyatları ve olimpiyatlar sırasında yapılan 3 bin doping kontrolü, yeni bir başlangıca vesile oldu. Artık spor dünyası sekiz yıl ya da daha öncesine oranla daha iyi görünüyor. Bu doğru yola devam edilmesini sağlama görevi ise Uluslararası Olimpiyat Komitesi ile Anti Doping Ajansı’na düşüyor.”