1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

31.07.2009 - Avrupa basınından özetler

31 Temmuz 2009

ETA örgütünün İspanya'nın gözde tatil adası Mayorka'da düzenlediği ve iki polisin öldüğü bombalı saldırı bugünkü Avrupa basınının öne çıkan konusu. İlgili analiz ve yorumlarda ETA'nın bombalarla hedefi sorgulanıyor.

https://p.dw.com/p/J0km
Fotoğraf: AP

İtalyan La Repubblica gazetesi, saldırıların sembolik anlamına dikkat çekiyor ve ETA'nın zayıflığını maskelemeye çalıştığı yorumunda bulunuyor:

“İspanya Başbakanı Zapatero, polis ve istihbarat verileri ışığında, ETA'nın 50'nci kuruluş yıldönümünü seri saldırılarla kutlama planlarından endişeleniyordu. Terör örgütü Mayorka adasında ikinci kez sembolik bir hedefi vurdu. Burgos kenti Franco diktatörlüğü döneminde ilk büyük davanın görüldüğü kentti. Mayorka İspanyol monarşisini, aynı zamanda da turizmi temsil ediyor. Polis ve uzmanlara göre ise ETA giderek dışlanmanın yanında, tutuklanan üyelerinin yerini doldurmada da giderek daha fazla zorlanıyor. Burgos, Mayorka ve 50'nci doğum günü sözde kutlamaları da işte bu zayıflığı maskeleme girişimidir.”

Hollanda'dan Trouw gazetesi ise ETA'nın elli yıllık sürecine ışık tutuyor yorumunda.

“ETA, Franco döneminde Basklara uygulanan baskıya karşı kurulmuştu. Demokrasiye dönüşün ardından Bask bölgesi özerkliğe kavuştu, tam bağımsızlık tabu olarak kaldı. Bu nedenle ETA da silah bırakmadı. Teröre verilen kurbanların sayısı yaklaşık 800'ü buldu. 2006 yılında Madrid havaalanına düzenlediği saldırıyla ateşkes için yapılan müzakere süreci de baltalanmış oldu. Ve ETA ardından pekçok darbe yedi. Mayorka saldırısıyla örgüt cesaret ve gücünü kanıtlamak istiyor. Çünkü bir adada saldırı düzenlemek, kaçış imkanının sınırlılığı nedeniyle çok zordur. ETA İspanya'yı, Almanya ve İngiltere'den onbinlerce turistin bulunduğu bir anda, turizm endüstrisinin kalbinden vurdu.”

Fransız L'Union gazetesinin yorumunda ise şu satırları okuyoruz…

“Eli kanlı ETA bugün 50 yıllık varlığını kutluyor. Artık Franco diktatörlüğü döneminde yaşamıyoruz. Şiddetin arkasında, terör çetelerinde organize olmuş katillerin fikir eksikliği, dogmalarla örülmüş kafaları aranmalı. Son dönemde polisin örgütle mücadelede kaydettiği başarılara ve bazı tehlikeli liderlerin tutuklanmasına rağmen, örgüt içinde hala herşeye hazır küçük gruplar mevcut. Zapatero hükümeti, ateşkesi temelli bozduğunu ilan etmiş kişilerle müzakere masasına oturamayacağını biliyor.”

Son olarak Fransız Le Monde gazetesine göz atıyoruz. Paris'te yayımlanan gazete, ABD ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki diyalog ve işbirliği çabaları çerçevesinde Çin'in gelecekteki küresel rolünü irdeliyor:

“Mali krizin dünya çapında jeopolitik sonuçları olacağına dair bir işaret gerekiyorsa, ABD ve Çin'den üst düzey yetkililerin katılımıyla Washington'da düzenlenen Stratejik ve Ekonomik Diyalog forumu buna örnek gösterilebilir. Gelişmiş ve kalkınmakta olan ülkeleri biraraya getiren Yirmiler Grubu'nun kurulmasının ve Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'den oluşan G4'ün ilk toplantısını gerçekleştirmesinin ardından, Amerika ile Çin arasında forum düzenlenmiş olması bazı ipuçları veriyor. 40. kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanan Çin Halk Cumhuriyeti çoktan dünyanın merkezine yerleşti. Çin, üç oluşumda birden yer alan tek ülke: Amerikayla oluşturduğu G2, Brezilya, Rusya ve Hindistan ile oluşturduğu G4 ve G20. Dünyada Çinsiz hiçbir şey yapılamıyor. Krizin bu eğilimi daha da güçlendirmesi beklenebilir.”






Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu



Editör: Ahmet Günaltay