400 yıllık efsane: Rembrandt

Varlıklı bir değirmencinin oğlu olarak Hollanda’nın Leiden kentinde dünyaya gelen Rembrandt van Rijn ya da tam adıyla Rembrandt Harmenszoon van Rijn’in, henüz küçükken bile tek istediği bir şey vardı: Resim yapmak. Ama ailesinin beklentileri farklıydı. Yüksek öğrenime devam edebilmesi için O’nu bir yatılı okula gönderdiler. Nitekim Rembdrant, 14. yaşgününde üniversitele kaydoldu.

Ne var ki Rembrandt, üniversiteye sırtını döndü. Babasını da ikna ederek, bir ressamın yanında çıraklık yapmaya başladı. Ve ustası, daha ilk resimlerinde Rembrandt’ın dehasını farketti. Kısa bir süre sonra da önemli kişilerden siparişler gelmeye başladı. Leiden’deki Rembrandt müzesi ‘De Lakenhall’ın müdürü Christian Vogelaar, “Önemli kişilerin sipariş ettikleri resimleri yaparken, annesini babasını model olarak kullanırdı“ diyor.

Vogelaar, ünlü ressamın gelişme çağını şöyle anlatıyor: “Rembrandt el yazısıyla ‚bu resimdeki babam’ diye notlar düşüyordu. Ya da ’bu resmi kızkardeşime bu resmi erkek kardeşime ithaf ediyorum’ diye yazıyordu. Örneğin en ünlü tablolarından birinde görülen kişinin, Rembrandt’ın kardeşi Adriaan olduğu sanılıyor.“

Para kazandığı yıllar

Sanatsal başarı ekonomik başarıyı da beraberinde getirdi. Doğup büyüdüğü kent Leiden, ressama dar gelmeye başladı. Ve 25 yaşındayken Amsterdam’a gitti. Burada arkadaşı Jan Lievens ile birlikte bir atölye kurdu. Evine taşındığı Hendrik Uylenburgh, Rembrandt’ı Amsterdam’ın güçlü ve zengin zümresiyle tanıştırdı. Bir süre sonra da genç Rembrandt, Hendrik Uylenburgh’un yeğeni Saskia ile nikah masasına oturdu. Dört çocukları oluyor, ama sadece biri. En küçük oğulları Titus hayatta kaldı.

“Rembrandt ve ailesinin Amsetdam’daki evi yeniden düzenlendi,” diyor Rembrandt’ın 400. doğumgünü vesilesiyle düzenlenen etkinliklerden sorumlu olan Dr. Gerben Baaj. Baaj şöyle devam ediyor: “Ev yeniden dekore edildi. Aynı Rembrandt’ın zamanındaki gibi düzenlendi. 20 yıl o evde oturduktan sonra Rembrandt iflas etti.“

Ama yoksul öldü

Sözü edilen o evde işte Rembrandt ünlü tablolarını yaptı. Hollanda’yı ve Amsterdam’ı hiç terketmedi. Ama eşi Saskia’nın zamansız ölümünden sonra, bir daha hiç çıkamayacağı sanatsal ve ekonomik bir krize girdi. Baaj, “Çok gençti, çok zengindi. Bir yıldızdı. Ama parayı yönetmesini bilmiyordu. Öldüğünde fakir biriydi. Bu nedenle fakirler mezarlığına gömüldü.“

“Işığın ressamı“ 1669’da öldügünde, geride 350 kadar tablo, 1200 çizim ve 300 gravür bıraktı. Ve Hollanda bu ünlü evladını unutmadı. 400. doğumgününde, ülkenin dört bir tarafında kutlanıyor. Hatta bir Rembrandt için bir müzikal bile sahneye konuldu. Amaç genç nesle de Rembrandt’ı tanıtmak, sevdirmek.