1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Mirjam Gehrke8 Mart 2004

Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. İşçi hareketinden doğan Uluslararası Kadınlar Günü, Varşova Paktı’ndaki Komünist yönetimler tarafından da kabul edilince resmi bir karakter kazandı. Almanya’daki kadın hareketi ancak 1960’lı yılların sonunda Dünya Kadınlar Günü’nün önemini ve güncelliğini farkederek, bu güne sahip çıktı.

https://p.dw.com/p/AamK
Kadınlar dünyanın birçok yerinde hala erkeklerle eşit haklara sahip değil
Kadınlar dünyanın birçok yerinde hala erkeklerle eşit haklara sahip değilFotoğraf: AP

Uluslararası Kadınlar Günü, birçok tarihi olaya dayanıyor. 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadın düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için greve gitti. Tam 51 yıl sonra, 8 Mart 1908’de yine New York’ta tekstil fabrikalarında çalışan kadın işçiler grev yaptı. Bu grev sırasında işçiler, iş bırakma eylemi yaptıkları fabrikaya kilitlendi, çıkan yangında tam 129 kadın işçi hayatını kaybetti. Bu trajik olaydan bir yıl sonra 8 Mart tarihi, ABD’de Kadınlar Günü olarak kabul edildi.

Sosyalist Enternasyonel toplantısı

1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen Kadın Sosyalist Enternasyonel toplantısında ise, her yıl kadınlar için bir ‘mücadele ve talep’ gününün kutlanması kararlaştırıldı. İlk Uluslararası Kadınlar Günü ise bir yıl sonra, 19 Mart 1911 tarihinde Almanya, Danimarka, Avusturya, İsviçre ve ABD’de kutlandı. Kutlamaların ortak talebi, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasıydı. Almanya’da bir milyonun üzerinde insan sokaklara dökülürken, 1912’de Fransa, Hollanda ve İsveç, 1913’te de Rusya, Uluslararası Kadınlar Günü’nün kutlandığı ülkeler arasına katıldı.

Almanya'da kadın hareketi

1918’de Almanya’da kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınması ile, kadın hareketi ilk ciddi başarısına imza attı. 19 Şubat 1919 tarihinde Weimar’daki Alman Ulusal Meclisi’nin kürsüsüne çıkan ilk kadın Sosyal Demokrat milletvekili Marie Juchacz, o dönem için neredeyse devrimci sayılabilecek bir mesaj veriyordu:

"Baylar ve bayanlar, kadın tüm haklara sahip bir vatandaştır. Bunun ne anlama geldiğini bir düşünün: seçme ve seçilme yaşındaki kadınların sayısı erkeklerden çok daha fazla. Seçim günü, her vatandaş sandık başına giderek politikaya karışabilir. Kadınlara da seçme ve seçilme hakkının tanınmasından sonra, her sosyal demokrat, kadınların oyunu alabilmek için çaba göstermelidir.”

Rus kadınları grev yapıyor

Yine bir 8 Mart günü, 1917’de Rusya’nın St. Petersburg kentinde kadın tekstil işçilerinin başlattığı grev, Şubat İhtilali’nin ilk kıvılcımı oldu. Moskova’da yapılan İkinci Komünist Kadınlar Konferansı’nda ise Uluslararası Kadınlar Günü’nün hep 8 Mart tarihinde kutlanması kararlaştırıldı. İlk dönemde en sık dile getirilen talepler, günde çalışma süresinin 8 saat ile sınırlandırılması, annelere destek ve eşit emeğe eşit ücretti.

Kadınlar Günü yerine Anneler Günü

Kadın hareketinin iki dünya savaşı arasında en fazla üzerinde durduğu konulardan biri ise kürtajın yasallaştırılmasıydı. Ekonomik kriz nedeniyle bir yıl içinde sadece Almanya’da yapılan kürtajların sayısı bir milyona yaklaşıyordu, yasadışı kürtajlar sırasında hayatını kaybeden hamile kadınların sayısı ise 1931 yılında 44 bini geçiyordu. Nazi rejimi 1932 yılında Kadınlar Günü’nü yasaklayarak, yerine Anneler Günü’nü koydu, böylece kadınlar anne ve eş rolüne indirgenmiş oldu.

İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra, 1946’da Almanya’nın Sovyet işgalindeki bölgelerinde Kadınlar Günü yeniden kutlanmaya başlandı. Kadının haklarına kavuşması, özgür kılınması, Doğu Bloğu ülkelerinin resmi politikaları kapsamındaydı. Batı Almanya’da Kadınlar Günü geleneğinin yeniden canlanması ise 60’lı yılların sonuna rastlıyor. 2001 yılı sonunda ölen Doğu Almanya kökenli Sosyal Demokrat politikacı Regine Hildebrandt, kadın hakları konusunda Batı ve Doğu blokları arasındaki farkı şöyle anlatıyordu:

”Çocuklar doğduğunda evde oturmak aklımın ucundan bile geçmedi. Kadınların haklarına kavuşması, özgür kılınması konusunda batı ile doğu arasında şu fark vardı: Batıda kadınlar bunun için mücadele verirken, doğuda bu seviyeye devletin isteğiyle, otomatikman gelmiştik. Ancak bu özgürlük de, devletten alınan destek benzeri şartlara bağlıydı. Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra bu şartlar da kısmen ortadan kalktı, böylece kadınların hakları, özgürlüğü de eskisinden farklı bir seviyeye düştü."

90’lı yılların kadın hareketi, Kadınlar Günü’nde yabancı kadınların hakları, eşcinsel yaşam biçimlerine saygı ve Avrupa çapında kadın haklarının güvenceye alınması gibi yeni konuları gündeme oturttu. Kürtajı bir suç olarak gören yasal düzenlemeler ile mücadele ise devam etti.

Eşit ücret talebi

21. yüzyılın başında kadın hareketinin taleplerinde, 100 yıl öncesine oranla pek bir fark bulunmuyor, eşit emeğe eşit ücret, siyasi alanda eşit haklar, sosyal güvenceler... AB’nin bir araştırmasına göre Avrupa’da çalışma hayatındaki kadınların durumu 90’lı yılların ortasından beri pek değişmedi. Daha iyi bir eğitim alan kadınlar, yine de daha az ücret alıyor ve daha sık işsiz kalıyor. Kadınlar ve erkekler arasındaki ücret farkı, özellikle Almanya ve İngiltere’de yüzde 20’ye kadar varıyor. AB Komisyonu tarafından hazırlatılan raporde göze çarpan en olumlu nokta ise, kadınlar arasında iş bulabilenlerin oranının 90’lı yılların başında yüzde 50 iken, günümüzde yüzde 56’ya çıkmış olması.