1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Neonazilere katılan çocuklar

21 Mart 2012

Yapılan araştırmalar, Almanya'da aşırı sağcı gruplara karışan gençlerin, yaşının 16'dan 10 yaşına kadar düştüğünü gösteriyor. Peki bu çocuklar neden bu gruplara karışıyor? Onları bu bataktan kurtarmak mümkün mü?

https://p.dw.com/p/14OJi
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

“Hayatımın en kötü dönemiydi. Ağlayarak sayısız uykusuz gece geçirdim, depresyona girdim. Hayatımın iki yılı cehenneme dönüştü.” Bu sözler, oğlu aşırı sağcı gruplara karışan bir anneye ait. Araştırmacı-yazar Claudia Hempel, çocukları aşırı sağcılar arasında karışan aileler üzerine yazdığı kitabında, çocuklarını o ortamdan kurtarmak için en çok annelerin çaba gösterdiğini belirtiyor. “Ya çocuğunuz aşırı sağcı olursa” adlı kitabında Hempel, “Babalar ise ya bunun geçici bir heves olduğu düşünüyor ya da olanları içine atmayı tercih ediyor” diyor.

"Hassas, sevecen, şefkatli oğlum aşırı sağcı"


Hempel kitabı için, ırkçılık ve şiddetten uzak duran, ama çocuklarını da kaybetmek istemeyen birçok ebeveyn ile görüşmüş. Kendileri aşırı sağcı olmayan aileler için, çocuklarının Nasyonal Sosyalizmi göklere çıkarması, yabancı düşmanlığı propagandası yapması ve hatta insanlara şiddet uygulaması, tam bir ızdırap ve utanç kaynağı.

Yazar Hempel, hiç umulmadık çocukların bile bu tür eğilimler içine girebildiğine dikkat çekiyor ve “İnsanların kafasında aşırı sağcı denince şöyle bir resim oluşuyor: Ensesi kalın, dazlak kafalı, kabarık montlu ve postallı bir biçimde, etrafta dolaşıp aptalca laflar eden biri. Ancak tanıştığım bir anne, bunun hiç de böyle olmadığın şu sözlerle çok iyi ifade etmişti: ‘Bir de baktım ki benim hassas, sevecen, şefkatli oğlum aşırı sağcı birine dönüşüverdi. Buna asla inanamadım, çünkü bu tablo benim kafamdakilerle bir türlü uyuşmuyordu” diye konuşuyor.

"Sebep, sadece aile değil"

Marburg Üniversitesi’nden Siyaset Bilimi Uzmanı Dr. Reiner Becker, ergenlik yaşı geriledikçe, aşırı sağcı gruplara karışan gençlerin yaşlarının da küçüldüğüne dikkat çekiyor. Becker, “Eskiden bu gruplara katılma yaşı 14-16 iken, şimdi 10-12 yaşlarına kadar indi" diyor.

Hessen eyelatinde aile, okul ve belediyelere aşırı sağa karşı danışmanlık hizmeti veren bir kuruluşu yöneten Becker, gençlerin bu eğilimlerinin sebebini şöyle açıklıyor: “Aşırı sağcı gençlere has bir özellik var, ona da sanırım 'melunluk' diyebiliriz. Çünkü onlar 'kötü' olanı karakterize eden şeylerle özdeşleşiyorlar. Böylece yetişkinlerin, yaşlıların karşısına muazzam güçlü olarak çıktıklarını sanıyorlar. Bunu başka türlü beceremediklerini düşünüyorlar. Yani gençelere yapılan vaatler tam bir fırsatçılık arz ediyor."

Becker’e göre sebepleri sadece aile ocağında aramamak gerekiyor. Zira okul, aynı yaştaki diğer gençler ve içinde bulunulan siyasal kültürün de gençler üzerindeki etkisi çok büyük. Çünkü bu gençler, aşırı sağcı ideoloji ile tanışmadan, o grupların önce sigara ve bira ikramları ile tanışıyor. Ardından, giydiği kıyafetleri ve sembollerini taşımaya başlıyorlar. Hükümlü Neonaziler ile görüşen Becker, gençlerin daha çok dinledikleri müzik ile aşırı sağcıların tuzağına düştüklerini belirtiyor. Hükümlü bir genç, “Çünkü sabah, öğlen ve akşam duyduğunuz bu metinlere, birgün inanmaya başlıyorsunuz” diye konuşuyor.

Claudia Hempel'in kitabı
Claudia Hempel'in kitabıFotoğraf: 1996-2012 KNV Koch, Neff & Volckmar GmbH, Stuttgart

Dışardan alternatifsiz baskı

Peki, çocukların, gençlerin aşırı sağcıların tuzağına düşmemesi için ya da düşenlerin kurtarılması için neler yapılabilir? Bu sorunun cevabını, Bielefeld Üniversitesi Uluslararası Şiddet Araştırmaları Enstitüsü’nden Profesör Dr. Wilhelm Heitmeyer şöyle yanıtlıyor: “Aşırı sağcı gruplara karşı yapılabilecek en iyi şey; dışardan alternatifsiz bir baskı uygulamak. Malum, dış basınç, iç basıncı azaltır. Bu gruplar içinde sık sık dostluk, sıcaklık gibi özelliklerin bu çocukları çektiği şeklindeki iddialar, tümüyle bir masaldan ibaret. Çünkü orada aynı zamanda şiddet de kısmen egemen. İşte grup içindeki bu şiddet ve agresiflik, dışardan yapılan baskılarla azaltılabilir. Bu baskı, yerine göre artırılabilir ancak insanların, rencide edilmeden bu gruplardan ayrılmasına da olanak tanınmalıdır.”

© Deutsche Welle Türkçe

Andrea Grunau / Çeviren: Başak Demir

Editör: Murat Çelikkafa