1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB Anayasası için takvim belirlendi

Bernd Riegert / DW29 Mayıs 2006

Viyana’da hafta sonu yapılan AB dışişleri bakanları toplantısı sonrası bir açıklama yapan dönem başkanı Avusturya’nın Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik “Anayasa projesi, Avrupa’nın ortak projesi olarak devam edecek“ dedi. Dışişleri bakanları, 2007 başında AB Dönem Başkanlığı’nı üstlenecek Almanya’ya topu attı. DW’den Bernd Riegert’in yorumu…

https://p.dw.com/p/AZpl

“AB’deki Anayasa krizinin nihai olarak çözüme kavuşması şu aşamada ufukta görünmüyor. Ancak bakanların yeniden konuyla ilgili fikir alışverişinde bulunmaları da güzel bir gelişme. Zira, Anayasa referandumunda fiyasko yaşayan Fransa ve Hollanda, Anayasa konusunun toplantı gündemine alınmasına bile daha birkaç ay öncesine kadar karşı çıkıyordu. Ancak AB Konsey Dönem Başkanı Avusturya’nın Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik’in gayret ve becerisi sayesinde iki ülke, olumsuz tavırlarını yavaş yavaş terketmeye başladı.

Her ne kadar Anayasa süreciyle ilgili yeniden olumlu bir hava oluşsa da Viyana’daki bir manastırda yapılan dışişleri bakanları toplantısından yine de somut sonuçlar çıkmadığının altını çizmek gerekiyor. Yalnızca asgari müşterekler üzerinde mutabakat sağlandı ve Avrupa’nın geleceği ile ilgili verilen düşünme molasının bir yıl daha uzatılması kararlaştırıldı.

Ardından da çözüm için kollar sıvanacak ve şu sorunun yanıtı bulunmaya çalışılacak: 15 ülke tarafından onaylanan Anayasa metni üzerinen herhangi bir değişikliğe gerek duymadan Fransızlar, Hollandalılar ve diğer Birlik ülkelerindeki şüpheciler nasıl ikna edilecek? Buna bir çözüm bulunamazsa o zaman ikinci şık gündeme gelecek: Onay veren 15 ülke, Anayasa paketinin yeniden açılması ve bazı değişiklikler yapılması yönünde ikna edilebilecek mi?

Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier’in henüz bu sorulara verilecek bir yanıtı bulunmuyor. Ancak 2007 yazına kadar aranan yanıtları bulmak zorunda. Çünkü AB Konsey Dönem Başkanı olarak konuyu yoluna koyma görevi ona ait olacak ve en geç 2009 yılına kadar Anayasa’nın akibetinin netlik kazanması için çalışmalar yoğunlaştırılacak.

Böyle bir takvim belirlemek cesurca bir davranış olarak nitelendirilebilir belki ama bu, Almanya’nın dönem başkanlığının hayli zorlu geçmesine de neden olacaktır. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in birkaç gün önce yaptığı bir konuşmada Avrupa Anayasası’nda Hristiyanlık değerlerine atıfta bulunulması gerektiği yönündeki çağrısı, Steinmeier’i zor durumda bırakabilir. Laik Fransa’nın bunu asla kabul etmeyeceği aşikar. Yani Bayan Merkel, belki de hiçbir zaman kapatılamayacak bir paketi yeniden açmaya çalışıyor.

Avrupa’nın dış sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği sorusu da Viyana’daki buluşmada yanıtsız kalan bir başka tartışmalı konu oldu. Tıpkı Anayasa’da olduğu gibi bu sorunun çözümü de zamana bırakılıyor. Önce AB Komisyonu’nun ’Birliğin hazmetme kapasitisi’ ile ilgili sonbahardaki raporu beklenecek, sonra da bu kapasitenin baz alındığı bir strateji belirlenecek.

Bazı dışişleri bakanları, üzerinde herhangi bir değişikliğe gidilmeksizin “Anayasa“ tanımı yerine “yönetmelik“ ya da “tüzük“ gibi kavramlar kullanılmasını önerdi. Umarım bu durum, içine düşülen çaresizlik ve çözümsüzlük girdabının bir yansıması değildir. Avrupa ülkelerindeki şüpheci vatandaşların, basit bir etiket değişimiyle ikna edilemeyeceklerini bakanlar da biliyordur herhalde.“