1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB İlerleme Raporu sır olmaktan çıktı

Duygu Leloğlu / Brüksel31 Ekim 2003

Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin reformlarını değerlendirdiği ve 5 Kasım'da açıklanması beklenen İlerleme Raporu artık bir sır olmaktan çıktı. Basına sızan taslak metinde, Türkiye'deki son bir yıl içinde AB yolunda gerçekleştirilen reformları ele alınıyor ve AKP hükümetinin reformları çıkarma konusundaki başarısı takdir ediliyor. Bununla birlikte, reformların hayata geçirilmesinde yavaş kalındığı tespitini yapıyor...

https://p.dw.com/p/AbWG
Sonuç bildirgesi, Pazartesi günü tamamlanacak olan 133 sayfadan oluşan metinde, Türkiye'de ordunun siyaset üzerindeki hakimiyeti, yargı sistemindeki halen süren aksaklıklar, dini azınlıklara yapılan ayrımcılığın devam etmesi ve işkencenin önlenmesi konusundaki mücadelenin tam olarak etkili olamaması konularında Ankara'ya eleştiri getiriliyor.

MGK'nın yapısının değiştirilmesi sayesinde yeni düzenlemelerin, AB ülkelerindeki sivil-askeri ilişkilerine benzediğinin altı çiziliyor. Ancak, bu değişikliğe rağmen silahlı kuvvetlerin Türkiye'deki birçok enformasyon mekanizmasında etkisinin hissedildiğinden bahsediliyor.

MGK üyelerinin birçok kez siyaset, dış politika, sosyal konularda görüşlerini belirttiklerine değinilerek, askerlerin RTÜK ve YÖK gibi kurumlarda halen temsilci bulundurması eleştiriliyor. Raporda, yapılan reformların uygulanmasının çok daha önem kazandığı kaydedilirken, asker temsilcilerin sivil gövdeden çekilmesi, ulusal parlamentonun ise savunma harcamaları üzerinde kontrolünün gereği üzerinde duruluyor.

İnsan hakları

İnsan hakları ve azınlıkların korunması konusunda da hükümetin, son çıkartığı reform paketleri ile büyük ilerleme kaydettiği takdir ediliyor. Ancak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarını yerine getirmede hala sorunlar yaşandığı belirtiliyor.

Buna da eski DEP milletvekili Leyla Zana ve arkadaşlarının yeniden yargılanmasına kararının ardından halen devam eden dava örnek olarak veriliyor. Raporda, "Zana davasında adil yargılamanın yapıldığı ve savunmanın haklarının sağlandığı konusunda kaygılar bulunuyor" sözlerinin altı çiziliyor.

Öte yandan, işkence ve kötü muamele konusunda "sıfır tolerans" politikası uygulayan hükümetin, işkencenin mücadele için yasaları güçlendirdiği, fakat bu reformların uygulamaya tam olarak yansıtılamadığı, işkence vakalarına halen rastlandığı ifade ediliyor.

Özgürlükler ve azınlık hakları

İfade özgürlüğüne ilişkin birçok kısıtlamaların ortadan kalktığı, cezaevinde bulunan şiddet içermeyen düşünce suçlarından mahkum olanların serbest bırakılmasının sağlandığı yorumu yer alırken, arkasından da "Buna rağmen halen bazı sorunlar devam ediyor" sözlerine vurgu yapılıyor.

Dernekleşme özgürlüğü ile ilgili yapılan değişikliklere rağmen, derneklerin kapatılması ve faaliyetlerinin askıya alınması sorunları yaşandığı da gözlerden kaçmıyor. Azınlıkların hakları konusunda, anadilde yayın ve öğretim hakkının yasalarla sağlanmasına rağmen, bu reformların da kağıt üzerinde kaldığı tespiti yapılıyor.

Dini azınlıkların mülkiyet hakkı ve yeni ibadet yerleri inşasına dair önlemler alınmasına rağmen, bu önlemlerin de etkisi sınırlı olduğu söyleniyor. Ruhban okulunun halen kapalı olması da buna örnek olarak veriliyor. Ayrımcılığın Müslümanlar arasında da uygulandığı belirtilirken ise Alevi ve Bektaşi toplumunun haklarının tam sağlanamadığı örneği veriliyor.

Yargı sistemi

Türk yargı sisteminin yapısının güçlendirilmesi için ise birtakım değişiklikler yapıldığı, yargının siyasi reformların uygulanması alanında oldukça önemli bir işlevi olduğu ifade ediliyor. Ancak bu konuda da "yargı bağımsızlığı anayasal güvenceye sahip olsa da, diğer anayasal şartlarla kısıtlanıyor" eleştirisi getiriliyor.

Son olarak yolsuzluğun önlenmesine karşı bir takım tedbirlerin alınmasına rağmen, bu sorunun Türkiye'nin en ciddi problemlerinden birisi olmaya devam ettiği belirtiliyor. Yolsuzluğa en fazla adı karışan sektörler ise medya, hükümet, sağlık ve inşaat sektörü olarak sayılıyor.