1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB ortak politika oluşturma çabasında

Janine Albrecht30 Temmuz 2004

Avrupa dünya üzerinde önemli bir rol oynamak istiyor ve tek vücut olmayı hedefliyor. Ekonomik alanda bu, uzun süre önce gerçekleştirilmiş olsa da, politik alanda henüz tam bir tekseslilik sözkonusu değil. Avrupa Birliği üyesi ülkeler, dışişleri ve savunma politikalarında Brüksel’e tam bir yetki vermekten henüz uzak. Ortak bir dışişleri politikasının uzun sürecini Janine Albrecht derledi.

https://p.dw.com/p/AbBo
Solana'nın AB'nin dışişleri bakanı olması bekleniyor.
Solana'nın AB'nin dışişleri bakanı olması bekleniyor.Fotoğraf: AP

Joschka Fischer, Michael Barnier, Jack Straw, Luis Michel... Bu Avrupa Birliği ülkelerinin Dışişleri Bakanları, ülkelerinin çıkarlarını yurtdışında kolluyor. Halbuki beş yıldır Avrupa Birliği’nin ortak savunma ve dış politika temsilcisi bulunuyor: Javier Solana. Solana Avrupa Birliği’ni temsil etmek amacıyla dünyanın birçok ülkesinde resmi temaslarda bulunuyor.

Avrupa Birliği ilk kez 70’li yılların başında siyasal işbirliğini kararlaştırmıştı. O zamanlar henüz ortak bir dışişleri politikası tasavvur edilemiyordu. Avrupa’nın ortak dış politik hedefleri bulunmuyordu. En önemlisi, ortak bir Avrupa kimliği henüz oluşmamıştı. Amerikan Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in 1973’te sorduğu ”Avrupa’yla konuşmak istediği zaman kime telefon edeceğim?” sorusu, bu eksikliğe işaret ediyordu. Ancak Avrupa Birliği üyesi ülkeler bu denli hassas bir alanda ulusal yetkileri devretmek istemiyordu. O zamanlar Avrupa Topluluğu ülkeleri arasında yalnızca daha sıkı bir işbirliği kararlaştırılmıştı. Bunun için de sık sık bilgilendirme toplantıları yapılıyordu.

Maastricht Zirvesi

90’lı yılların başında Avrupa Birliği liderlerinin Maastricht Zirvesi'nde ortak bir dış politika konusu gündeme geldiğinde, liderler bu konuda – yalnızca kağıt üzerinde olsa da – anlaşmaya vardı. 1999 yılında Dışişleri ve Güvenlik Yüksek temsilcisi Javier Solana’nın atanmasıyla birlikte, ortak bir politkaya doğru somut adımlar atıldı. Javier Solana Avrupa’nın tek bir sesle konuşmasının önemini şöyle vurguluyor:

”Sanıyorum, Avrupa Birliği için en önemli şeylerden biri, hızlı hareket edebilme kabiliyetidir. Bir kriz durumunda, dünya üzerinde siyasal sorunlar yaşandığı anlarda hızlıca hareket edilmediği takdirde, hem zaman ve para kaybedilmiş olur, hem de daha önemlisi belki de insan yaşamı tehlikeye atılmış olur.”

Irak Savaşı'nda bölünme yaşandı

Krizlere anında müdahale için ”Strateji planlama ve erken uyarı birimi” çalışanları sürekli uluslararası gelişmeleri değerlendiriryor. Ancak son önemli kriz, Irak krizi de gösterdi: Dışişleri ve güvenlik politikaları hala ulusal politikalar tarafından belirleniyor. Bu krizde Avrupa tek yekvücut olarak değil, savaş yanlısı ve karşıtı olarak iki cepheye ayrılmış olarak ortaya çıktı.

Javier Solana görevine gerçekçi yaklaşıyor. Avrupa Birliği’nin bir devlet olmadığını belirten Solana, dolayısıyla ulusal kuralların burada işlemeyeceğine dikkat çekiyor. Avrupa Birliği'nin ortak savunma ve dış politika yüksek temsilcisi Javier Solana, ulusal meslekdaşları kadar iyi tanınmasa da, geleceğe iyimser bakıyor:

”Avrupa Birliği bazen birkaç metre kateden, bazen de bir adımda kilometreler kateden bir oluşum. Avrupa Anayasası ile sanıyorum kilometrelerce yol katettik. Bu çok önemli bir değişimdir. Yine de Avrupa Birliği tek bir ülk değil, bir kurumdur. Kompleks bir yapıya sahip bir kurum. Bu yapıda gelecekte 25 ülke ortak bir dışişleri ve güvenlik politikasına kavuşacaktır.”

Ortak Anayasa’ya göre gelecekte Avrupa Birliği’nin gerçek bir dışişleri bakanı olacak. Bu makama da Javier Solana’nın getirilmesi öngörülüyor.