1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2904 Europäische Union Steuern

28 Nisan 2009

AB vergi kaçakçılığyla mücadelede kararlı. Ancak bu konuda atılan tüm adımlara rağmen Birlik henüz ortak bir vergi düzenlemesi hedefinden oldukça uzak.

https://p.dw.com/p/Hg5v
Fotoğraf: BilderBox

AB uzun süredir vergi kaçakçılığıyla mücadele konusuna yoğunlaşmış durumda. Birlik, daha 2005’te hayata geçirdiği faizlerle ilgili düzenlemeyle vergi kaçakçılığını önlemedeki kararlılığını ortaya koymuştu. Bu düzenlemeyle AB üyelerine, Birlik dışındaki ülke vatandaşlarından tahsil ettiği faizlere ilişkin bilgileri ilgili ülkelere iletme yükümlülüğü getirildi. Bu düzenlemeyle birincil amaç, mükellefleri çifte vergilendirmeden muaf tutmak değil, faiz gelirleri ve buna bağlı vergilerin denetimini sağlamaktı. Ancak Alman Maliye Bakanı Peer Steinbrück, yaklaşık bir yıl önce yaptığı bir açıklamada, mevcut adımların yeterli olmadığının altını çizmişti. “Faizlerle ilgili düzenlemenin geliştirilmesi konusunda görüşmelerde bulunup, bu konuya ağırlık vermeliyiz. Zira bu hem Avrupa’nın kendi iç dinamiği hem de vergi cennetleriyle öngörülen çifte vergilendirmeyle ilgili anlaşmalarda ortak bir pozisyon sağlamak açısından oldukça önemli" diyen Bakan Steinbrück ancak bu sayede istenen başarıya ulaşılabileceğini vurglamıştı.

Ortak pozisyon sağlanamıyor

Ancak AB içinde istenen ortak pozisyon henüz belirlenebilmiş değil. Zira Belçika, Lüksemburg ve Avusturya bankalarındaki müşteri hesaplarıyla ilgili bilgileri diğer üyeler gibi paylaşmıyor, gizli tutuyor. Bu ülkeler, banka müşterilerinin hesaplarından stopaj tahsil ediyor ve bunun büyük bir kısmını hesap sahibinin vatandaşı olduğu ülkeye müşterisine ait hiçbir bilgiyi vermeden iletiyor. Ancak AB Komisyonu'nun vergilendirmeden sorumlu üyesi Laszlo Kovacs bu uygulamanın da yakında son bulacağını belirtiyor. Kovacs, "Bu sadece geçici bir uygulama. Bu süreç, AB üyesi olmayan ve bankacılık sırlarını diğer ülkelerle paylaşmayan İsviçre, Lichtenstein, San Marino, Monaco ve Andorra’nın bankalarındaki hesaplarla ilgili uluslararası bilgi paylaşımına başladıkları gün sona erecek. Bu beş Avrupa ülkesiyle pazarlık görüşmelerine yakında başlayacağız. Bu ülkeler önerilerimizi kabul ettiğinde o zaman geçici uygulamayı tercih eden üç AB ülkesi için de mevcut süreç sona erecektir.“ değerlendirmesinde bulunuyor.

Farklı adımlar atılıyor

Belçika, en geç 2010 yılına kadar bankacılık sırlarını kaldıracağı taahhüdünde bulundu. Ancak her halükarda maliye yetkilileri bu üç AB üyesindeki hesapların kontrolünü ancak istisnai durumlarda ve „vergi kaçırıldığına dair somut bir şüphe olması durumunda“, özel izinle yapabilecek.

Vergi kaçakçılığıyla mücadele konusundaki işbirliği, özellikle İsviçre için büyük ve zor bir adım. Zira şimdiye kadar gelen bilgiler, İsviçre’nin bankacılık sırlarını mümkün olduğunca korumak adına, her bir AB üyesiyle ayrı bir anlaşma yapma yoluna gitmek istediği yönünde. AB Komisyonu'nun vergilendirmeden sorumlu üyesi Laszlo Kovacs da İsviçre’nin yüreğine su serpen açıklamalarda bulundu. “Komisyon İsviçre’ye karşı savaş açmış değil" diyen Laszlo Kovacs sözlerini, "Hedefimiz, küresel çapta vergiyle ilgili sorunların aşılması için vergi politikalarının iyi şekilde işlemesi. Bankacılık sırlarının korunması, vergi kaçaklarıyla kara para aklayanların korunmasını sağlayacak bir bahane olmalı. İsviçre’yi tanıdığım kadarıyla da İsviçre Avrupa Birliği Komisyonu'nun bu yöndeki tutumunu iyi biliyor.” şeklinde sürdürdü.

AB'ye dâhil ya da dâhil olmayan bazı ülkeler şimdiye kadar bankacılık sırlarını korumayı başardı. Bu yöndeki uygulamalar uzun süre kimseyi ilgilendirmedi. Ancak küresel mali krizle birlikte vergi kaçakçılığıyla mücadele zaruri hale geldi ve bu yöndeki baskılar arttı. Vergi cennetleriyse önemli bir yol ayrımında. Zira yabancı maliye yetkilileriyle işbirliği yapmayarak Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD'nin standartlarına uygun hareket etmemek, “kara liste”ye alınmak anlamına geliyor.

Christoph Hasselbach / Meltem Karagöz
Editör: Nihat Halıcı