1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB, Rus doğalgazına alternatif arıyor

Christoph Hasselbach, Deutsche Welle / Brüksel 12 Ocak 2009

Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin Balkan ülkelerini günlerce soğukta bırakması, AB’yi harekete geçirdi. Brüksel’de bir araya gelen AB ülkeleri, kaynakları çeşitlendirme planlarını gözden geçirdi.

https://p.dw.com/p/GWvr
Fotoğraf: AP

Avrupa'da, özellikle de Güneydoğu Avrupa ülkelerindeki milyonlarca insanın günlerdir beklediği gaz anlaşmazlığının sona erdiğine ilişkin haber, AB Komisyonu'nun Enerjiden Sorumlu Üyesi Andris Piebalgs tarafından temkinli bir şekilde karşılandı.

Rus doğalgazının Salı sabahı yeniden Avrupa’ya sevk edilmeye başlayacağı sözü aldıklarını söyleyen Piebalgs, “Rusya ile bu konudaki tüm sorunlarımızı giderdiğimizi sanıyorum. Şimdi Ukrayna’nın da bu anlaşmayı tam anlamıyla desteklemesi önemli; çünkü tüketicinin doğalgaz ihtiyacının karşılanması için üç tarafın da aynı ruh ve aynı içtenlikle bu konuda çalışması başarı sağlanması için önemlidir“ dedi.

Sağlanan anlaşmaya karşın uzmanlar, doğalgazın tüketiciye ulaşması için daha birkaç gün geçeceğine işaret ediyorlar.

Gözlemcilerin zor görevi

Rusya ile Ukrayna arasında varılan anlaşma uyarınca gözlemciler doğalgaz sevkiyatını ölçümlerle denetleyecekler. Ancak Gözlemci Grubu’nun Başkanı Filip Cornelis, kendilerinin hakem konumunda olmadığını önemle vurguluyor:

"Bizim görevimiz daha ziyade teknik içerikli. Ne kadar doğalgazın Rusya’dan Ukrayna’nın doğusuna sevk edildiğini ve Ukrayna’nın batı sınırlarından AB yönündeki tüketicilere ulaştırıldığını tarafsız olarak kayıtlara geçirme yükümlülüğümüz var.“

AB’nin büyük hayal kırıklığı

Doğalgaz konusundaki gelişmelerin gidişatının bundan sonra nasıl bir rota izleyeceği bir yana, AB ülkelerinin hükümetleri bu konuda şimdiden dersler çıkartıyor. Alman Ekonomi Bakanlığı müsteşarlarından Peter Hintze, doğalgaz konusunda birçoklarının hayal kırıklığına uğradığına işaret ediyor. Hintze, doğalgaza alternatiflerin geliştirilmesinin önemini şu sözlerle vurguluyor:

"Bu kriz, tek taraflı olarak birincil enerji kaynaklarına bağımlı olunmasının zorluklar doğuracağını ortaya koyuyor. Biz Almanya’da enerji santralleri konusunu yıllardır tartışıyoruz. Birçokları doğalgaz çözümünün en iyi yol olduğu görüşünde. Ben bunu doğru bulmuyorum. Enerji ihtiyacının karşılanması için bizim geniş bir yelpazeye yayılan enerji çeşitliliğine ihtiyacımız var. Şu anda bir kenara itilmiş olan nükleer enerji santralleri konusuna yeniden eğilebiliriz. Ama her halükarda farklı enerji kaynaklarından oluşan bir çeşitlilik önemli; doğalgaza çok fazla bağımlı olmanın sonuçları çok kötü olabilir.“

Nükleer enerji tartışması

Almanya’da koalisyon hükümetinin imzalamış olduğu sözleşme, aslında kademeli olarak nükleer enerjiden uzaklaşılmasını öngörüyor. Ama örneğin doğalgaz krizinden en fazla etkilenen ülkelerden biri olan AB üyesi Slovakya’da hükümet, daha önce devre dışı bıraktığı Sovyet yapımı eski bir nükleer reaktörü yeniden devreye sokma niyetinde.

AB Komisyonu sözcülerinden Ferran Tarradellas, böyle bir adımın ne anlama geleceğini şu sözlerle vurguluyor:

"Hukuki açıdan bakıldığında Slovakya'nın nükleer tesisinin yeniden devreye sokulması mümkün değil. Ayrıca bu, AB üyelik sözleşmesine de aykırı düşer.“

Slovakya, 2004 yılında AB’ye üye olmadan önce, nükleer reaktörünü devreden çıkartacağı yönünde taahhütte bulunmuştu. AB ise Slovakya’ya buna karşılık başka yardım vaat etmişti. Ama siyasi gözlemciler, gaz anlaşmazlığının giderilmesiyle birlikte belki de bu sorunun da kendiliğinden çözülmüş olduğuna dikkat çekiyorlar.