1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2910 USA Wahlkampf D Geld

29 Ekim 2010

ABD'de Salı günü yapılacak kongre ara seçimleri öncesi Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasındaki rekabet iyice kızışıyor. Demokratlar, Cumhuriyetçilerin kasasına yurtdışından büyük miktarlarda para girdiğini öne sürüyor

https://p.dw.com/p/Ptdd
Fotoğraf: AP

ABD Yüksek Mahkemesi, bu yılın başlarında verdiği bir kararla, siyasi partilerin firmalardan, bir takım eylem komitelerinden ve sendikalardan ilk kez, neredezse sınırsız bağış toplayabilmesinin yolunu açmıştı. Ancak Cumhuriyetçiler, Demokratların bağış miktar ve kaynaklarının açıklanmasını öngören yasa değişikliği teklifini o zamandan beri bloke ediyor. Demokratlar, bu yasal boşluk sayesinde Cumhuriyetçilerin kasasına yurtdışından büyük miktarlarda para girdiğini iddia ediyor.

Demokratların kampanya stratejisi

ABD'de Salı günü yapılacak kongre ara seçimleri öncesi, seçim kampanyalarına akan maddi kaynaklar tartışılıyor. Başkan Barack Obama, Bowie Devlet Üniversitesi'ndeki 4 bin 500 kişiye seslendiği konuşmasında, Cumhuriyetçi Kongre üye adaylarına maddi destekte bulunan bazı çevreleri hedef aldı. İsim vermekten kaçınsa da, kastedilenin Cumhuriyetçilerin 2010 yılı seçim kampanyasına 75 milyon dolar kaynak aktaran Amerikan Ticaret Odası olduğu gayet netti:

"Demokrat adaylara saldırı amaçlı reklam filmleri için sınırsız kaynaklar aktarıyorlar. Kampanyanın arkasında kimin olduğunu açıklamadan... Bu petrol endüstrisi de olabilir, sigorta branşı da. Hatta bu paranın kaynağı yabancı şirketler de olabilir. Bunu bilemiyoruz, çünkü açıklama zorunlulukları yok.''

Obama, 7 Ekim'deki konuşmasında bu durumun, sadece Demokrat Partililer için değil , aynı zamanda ülke demokrasisi için de tehlikeli olduğunu savundu. O zamandan bu yana Amerikan medyası, Demokratlar'ın kampanya stratejisinin mantığı üzerine yapılan tartışmalarla çalkalanıyor. Obama'nın selefi Bush'un eski başdanışmanı Karl Rove, Demokratlar'ın çaresizlik içinde olduğunu, Cumhuriyetçiler'e karşı sunacak daha iyi bir şey bulamadıklarını belirtiyor. Cumhuriyetçi Parti için kaynak toplanması ve kaynakların dağılımı konusunda en nüfuzlu isimlerden olan Karl Rove şunları söylüyor:

"Bu insanlar hiç utanmıyor mu? Bu ülkenin başkanı, makamını bu kadar az mı önemsiyor ki, siyasi rakiplerine böyle asılsız iftiralarda bulunabiliyor? Bir başkan nasıl böyle bir şey söylemeye cesaret edebilir?''

''Yabancı firmalar uzun süredir seçim kampanyalarına bağışta bulunuyor''

Demokratlar, bügüne kadar Cumhuriyetçilerin seçim kampanyasına yurtdışından, Çin gibi bazı ülkelerden para aktığını ispat edemedi. Buna karşın Cumhuriyetçiler de parti bütçesine akan milyonlarca dolarların hesabını verme ihtiyacı duymadı. Bu durumun Cumhuriyetçileri yıprattığı da söylenemez. Zira Amerikalıların çoğunun, seçim kampayalarının finanse edilmesinden daha öncelikli başka sorunları var.

Washington Post gazetesi de, yüzlerce yabancı firmanın, Amerika'daki şubeleri vasıtasıyla zaten uzun süredir Amerikan seçim kampanyalarında tamamen yasal bir rol oynadığına yer verdi. Bu firmalar Political Action Committees (PAC) yani siyasi eylem komiteleri oluşturup, seçim yardımları toplayıp dağıtabiliyorlar. Son 10 yıl içinde bu komiteler her iki parti ya da adaylara yaklaşık 60 milyon dolar aktardı. Bu paranın 12 milyon doları sadece 2010 seçimleri için aktarıldı.

Bağış yapan birçok Alman firması da var

Bu firmalar arasında hâlihazırda Almanya'dan da BASF, Bayer, Siemens ve EADS gibi firmalar da bulunuyor. Alman telekomünikasyon şirketi T-Mobile'ın Amerika kolu, 320 bin dolarla seçim kampanyasına en büyük bağışı yapan sekizinci yabancı şirket. Federal Seçim Komisyonu'nun verilerine göre, T-Mobile bağışlarının yüzde 57'si Demokratlara, yüzde 43'ü Cumhuriyetçilere gitti. Seçim kampanyalarına maddi destek veren yabancı firmalar arasında ilk sıralarda ise Belçikalı bira grubu Anheuser-Busch, İngiliz savunma sanayi firması BAE Systems ve yine İngiliz ilaç firması GlaxoSmithKline geliyor.

Demokratlar gerçi 2010 yılındaki bağışlardan seçim kampanyalarında ciddi ölçüde yararlandı ama yine de yabancı firmaların şubelerini çoğaltmasına sınırlama getirmeyi ve politik etkilerini azaltmayı da denedi. Amaç gelecekte daha fazla çokuluslu firmanın 'yabancı şirket' olarak sayılması ve bu şirketlerin Amerikan şubelerinin politik eylem komiteleri kurabilmesini engellemekti. Ancak Cumhuriyetçi senatörler bu yasanın çıkmasına engel oldu.

İddialara Siemens firmasının da adı karıştı
İddialara Siemens firmasının da adı karıştıFotoğraf: AP
Bush'un eski başdanışmanı Karl Rove
Bush'un eski başdanışmanı Karl RoveFotoğraf: AP


© Deutsche Welle Türkçe


Silke Hasselmann/ Çeviren: Başak Demir

Editör: Beklan Kulaksızoğlu