1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

ABD’de idam cezası tartışması

Cem Sey/Washington2 Mayıs 2007

Yayımlanan yeni bir araştırma, ABD’de idam cezasını yeniden gündeme taşıdı. İlaçla zehirleyerek idam sırasında mahkumların büyük acılar içinde ve ancak uzun sürede can verdiğine dikkat çeken araştırmacılar bunun ABD Anayasası’na aykırı olduğunu ileri sürüyor.

https://p.dw.com/p/AaEq
İstatistiklere göre Amerikalıların yaklaşık yarısı idam cezasından rahatsızlık duymuyor.
İstatistiklere göre Amerikalıların yaklaşık yarısı idam cezasından rahatsızlık duymuyor.Fotoğraf: AP

İdam cezasının kaldırılması tartışması Amerika Birleşik Devletleri’nde idam şeklinin ‘insancıllığı’ tartışmasıyla el ele yürüyor. İstatistikler, Amerikan halkının idam cezasına giderek daha az sempatiyle baktığını gösterse de Amerikalıların hala yaklaşık yarısı idam cezasından rahatsızlık duymuyor.

Illinois Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde görevli idam cezası uzmanlarından Catherine Grosso, idam cezasının her seçim öncesinde tartışılmaya başlandığını anlattıktan sonra, son yıllarda ölüm iğnesi adı verilen yönteme itiraz etme olanağı sağlayan kanıtlar ortaya çıktığını ve idam cezasına karşı olanların buna çok memnun olduğunu belirtiyor.

Örneğin Maryland eyaletinde Vernon Evans’ın bu itiraz sayesinde son anda idamdan kurtulduğunu ve o tarihten beri bu eyalette başka idam cezası infaz edilemediğini söylüyor.

İngilizler başlattı

İdam cezası Amerikan kıtasına 1776 yılında İngilizler tarafından getirildi. William Kemmler, 1890 yılında elektrikli sandalyeyle idam edilen ilk mahkum oldu. 1972 yılında Yüksek Mahkeme idam cezası uygulamasında Anayasa’nın bazı kurallarına uyulmadığına karar verince idamlar durdu. Ama dört yıl sonra mahkemenin itirazlarını tekrar aşmanın yolu bulundu. O tarihten günümüze kadar Amerika Birleşik Devletleri’nde binin üzerinde mahkum idam edildi.

İdam cezalarında ilk bakışta mahkumların ırkının bir rol oynamadığını söyleyen Grosso, ancak gerçeğin farklı olduğunu savunuyor. “Kurbanın ırkı, idam cezasında rol oynuyor” diyor Grosso ve ekliyor: “Özellikle beyazları öldürenlerin idam cezasına çarptırılması daha olası. Beyazları öldüren siyahlar, herkesten daha kötü muamele görüyor.”

İdamı bekleyen 3 bin mahkum

Son yıllarda kriminolojinin gelişmesi ve DNA testleri sayesinde birçok mahkumun haksız yere idam edildiği de ortaya çıkarıldı. İdam cezası uzmanı Grosso da “DNA hatalı mahkumiyetlerin belirlenmesinde etkili oldu. Ayrıca daha büyük dikkat gösterilmesine ya da sisteme bütünüyle kuşku duyulmaya başlanmasına yol açtı bu testler” diyor.

İdam cezası, federal hükümetin değil eyaletlerin işi. Ama 50 eyaletten sadece 13’ü bu cezayı uygulamıyor. Catherine Grosso’ya göre “İdam cezasını uygulayanların idam yöntemlerinin Anayasa’ya uygun olması önemli” diyor. Bu nedenle bugün idam edilmeyi bekleyen yaklaşık 3 bin mahkum ve avukatlarıyla, insan hakları savunucuları, infaz yöntemine karşı yaptıkları itirazları direnişlerinin merkezine yerleştiriyor.