1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB'de bütçe kavgası

22 Kasım 2012

Borçlanma krizi Avrupa Birliği'nin bütçesini zorluyor. Avrupalı liderler, Brüksel'deki zirvede milyarların nasıl paylaştırılacağını tartışacak.

https://p.dw.com/p/16nkr
Fotoğraf: Getty Images/AFP

Üye ülkeler yıllık bütçe hazırlarken Avrupa Birliği’nin (AB) bütçesi yedi yıl önceden karara bağlanıyor. Bu uygulama 1980’li yıllarda Komisyon Başkanı Jacques Delors’un teşvik programlarına planlama güvenliği kazandırmak için yaptığı öneri doğrultusunda başlatılmıştı. Yedi yılda bir AB ülkeleriyle Komisyon ve Avrupa Parlamentosu (AP) arasında Birlik bütçesinin üyeler arasında nasıl paylaştırılacağının kavgası yapılır. Anlaşmazlık düğümünü çözmek yine olağanüstü devlet ve hükümet başkanları zirvesine düşüyor.

AB bütçesinin en büyük bölümü üyelerin yatırdığı aidatla karşılanır. Net aidat yatıran, yani ortak bütçeye sübvansiyon ve teşvik olarak aldığından daha fazla para ödeyen ülkeler doğal olarak bütçe paylarına üst sınır konmasını istiyor. Brüksel'e verdiklerinden daha fazlasını birlik bütçesinden çekerek net fazla elde eden ülkeler ise AB bütçesinden kendilerine düşen payın arttırılmasında diretiyor. Birlik bütçesi Komisyon ve parlamento tarafından çatılıyor. Üye ülkelerin temsil edildiği Birlik Konseyi de rakamları elekten geçiriyor ve her üye kendisine daha fazla para düşmesi için mücadele ediyor. Bütçe görüşmeleri şimdi bu aşamada. Bugün başlayacak olan Brüksel’deki olağanüstü bütçe zirvesinde pürüzlerin aşılması bekleniyor.

EU Finanzminister zu Griechenland
AB maliye bakanlarıFotoğraf: Reuters

AB Komisyonu’nun taslağında, yıllık birlik bütçesinin 2014 ile 2020 yılları arasında 143 ila 151 milyar Euro olması öngörülüyor. Bu rakam, 27 üyenin yurt içi gelir toplamının yüzde birine tekabül ediyor. Yedi yılda ortaya bir trilyon Euro gibi muazzam bir rakam çıkıyor. Bütçe Komisyonu’nun Alman Sosyal Demokrat Partili başkanı Jutta Haug bu rakamın yüksek olmadığını ve sadece Almanya’nın aynı süre zarfında bütçesinden toplam 2 trilyon 200 milyar Euro harcayacağını söylüyor.

Sübvansiyonlar frenlenemiyor

Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso kriz dönemlerinde tasarrufa önem vermenin prensipte doğru olduğunu, bu nedenle bütçenin yıllık artış oranını düşük tuttuklarını belirtiyor. Barroso aynı zamanda, AB’nin sosyal bir proje de olduğunu göstermeleri gerektiğini hatırlattı. Krizden ders almaya çalıştıklarını ve hükümetlerin de bütçe disiplini, inandırıcılık ve ekonomi politikalarının daha iyi koordine edilmesine önem verdiklerini söyleyen Barroso, fakat Avrupa çapında dayanışma söz konusu olduğunda, bu kadar gayretli olunmadığını ve bunun da büyük Avrupa projesinin benimsenip desteklenmesine zarar verdiğini söyledi.

AB bütçesinin yüzde 80’i sübvansiyon ve teşvikler şeklinde üye ülkelere dönüyor. Kalan yüzde 20’si ise dış politika ile parlamento ve idari masraflar gibi ortak görevlere ayrılıyor. Birlik bütçesinin büyük bölümü tarım sübvansiyonları ve yapısal teşvik programlarıyla, inovasyon, araştırma ve istihdam projelerine harcanıyor. Komisyon araştırma ve geliştirme projeleriyle istihdamın teşvikine daha fazla kaynak ayırmak istiyordu.

Avrupa Parlamentosu Milletvekili Reimer Böge, hiçbir ülkenin ortak bütçeden aldığı payın azalmasına razı olmamasının harcamaların kaydırılmasına imkân tanımadığını belirtti ve şunları ekledi:

“Tarım harcamalarıyla uyum fonunu dondurmayı kararlaştırmıştık. Yani enflasyon payı ödenmeyecekti. Böylece iki önemli harcama kaleminde reel tasarruf sağlanacak ve diğer alanlara daha fazla kaynak ayrılabilecekti. Bizim para kaynağı kadar üyelere göre biçilmiş özel programlara da ihtiyacımız var. Örneğin İspanya. İspanya’nın gençler arası işsizlik oranı yüzde 50’nin üzerinde. Bu ülkeye altyapı yardımı yapmak yerine gençlere mesleki eğitim ve istihdam olanakları sağlanmalı.”

Laos ASEM Gipfel in Vientiane EU Jose Manuel Barroso
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel BarrosoFotoğraf: Reuters

Parlamento bütçe bağımsızlığı istiyor

Yapısal uyum projelerinde AB bedelin yarısını üstleniyor, diğer yarısı ise milli bütçeden çıkıyor. Tarım sübvansiyonlarında ise üreticiye doğrudan ödeme yapılıyor. Birlik Komisyonu tarımın önemine ve üreticiye ABD'dekinin yarısı kadar sübvansiyon ödendiğine dikkat çekti.

AP üyesi Reimer Böge DW’ye verdiği demeçte, tarım sübvansiyonlarının bütçenin yüzde 80’ini bulduğu dönemlerin geride kaldığını hatırlattı ve Fransa'nın eski kalıpların dışına çıkılmasını istememesinin nedenini şöyle özetledi:

“Fransa’nın tarım sübvansiyonlarını bugünkü düzeyde dondurmak istemesinin sebebi, çoğu Fransız üreticisinin gelir bakımından yüzde 30 ile yüzde 40 oranında doğrudan ödemeye bağımlı olmasıdır. Ama bu aynı zamanda araştırma ve geliştirme projelerine daha az para ayrılması anlamına da gelir.”

AB bütçesi açık veren ülkelerden İngiltere’nin başbakanı David Cameron, Komisyon’un taslağına itiraz ediyor ve hacmi daraltılmadığı takdirde birlik bütçesini veto edeceklerini şöyle dile getirmişti: “Uzlaşma sağlanabilirse, ne alâ. Ama Avrupa’nın giderleri artarken aynı zamanda diğer kalemlerin makaslanması kabul edilemez. İngiliz kamuoyu taviz vermememizi istiyor. Biz de öyle davranacağız. Uzlaşmaya varamamak, kötü uzlaşmaya varmaktan evladır.”

Avrupa Parlamentosu hükümetlerin insafına sığınmaktansa kendi ayakları üzerinde durabilmek istiyor. AB vergisi ihdas edilmesi ya da katma değer vergisine yapılacak zammın AB’ye aktarılması şeklindeki öneriler ise üye devletlerin onayını bulmuyor.

©Deutsche Welle Türkçe

Bernd Riegert/A. Günaltay

Editör: Hülya Köylü Schenk