1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB’de Gül memnunluğu

Duygu Leloğlu/Brüksel24 Nisan 2007

Dışişleri Bakanı Gül'ün cumhurbaşkanlığı koltuğuna aday gösterilmesi, AB çevrelerinde memnuniyet yarattı. Brüksel'deki genel kanı, Gül'ün ülkedeki reform sürecinin bundan sonra hızlanmasında önemli bir rol oynayacağı yönünde. AB cephesi ayrıca Erdoğan'ın başbakanlık koltuğunda kalmasından da memnun. "Akıllıca" olarak görülen bu kararın, ülkedeki istikrarın devam etmesi açısından faydalı olacağına inanılıyor.

https://p.dw.com/p/AZP8
Gül: "Anayasamızın ilkeleri ve emirleri çerçevesinde hareket edeceğimden kuşku olmasın."
Gül: "Anayasamızın ilkeleri ve emirleri çerçevesinde hareket edeceğimden kuşku olmasın."Fotoğraf: AP

Çankaya'ya çıkacak 11. Cumhurbaşkanı olarak Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'un aday gösterilmesi AB'de genelde olumlu yankılandı.

Avrupa Parlamentosu (AP) ve TBMM arasında köprü görevi gören Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı, Hollandalı milletvekili Joost Lagendijk, “Çok akıllıca bir karar. Gül, 2002 yılında reform sürecinin hızlandırılmasında itici bir güç olmuştu. Bundan sonra da reformların hızlı bir şekilde devam etmesi için Gül'ün Cumhurbaşkanı olarak, Sezer'den farklı bir tavır sergilemesini bekliyoruz” diye konuştu.

Gül'ün uluslararası platformda da oldukça iyi bir imajı olduğunu belirten Lagendijk, Bu nedenle kendisinin Türkiye'yi dışarıda da çok iyi temsil edeceğine inandığını belirtti. Bu kararın, Türkiye'de asker ile siviller arasında bir gerginliğe yol açmasını olası görmediğini kaydeden Lagendijk, Türk ordusunun, bundan sonraki Cumhurbaşkanı'nın AK Parti içinden seçileceğini daha yıllar öncesinden bildiğine dikkati çekti.

"AB yolunun mimarı"

AP Yeşiller Grubu üyesi, Türk kökenli Alman milletvekili Cem Özdemir ise “Karardan dolayı memnunuz. Gül, yurt dışında saygı duyulan bir isim ve AB yolu mimarlarından olarak görülüyor. Türkiye'de seçim dönemiyle birlikte oluşan bölünmeyi önleyebileceğini düşünüyorum" diye konuştu.

AP Sosyalistlerinden de benzer bir tepki geldi. Sosyalist Grubu Başkan Başkan Vekili Jan Marinus Wiersma, “Gül'ün Dışişleri Bakanı olarak oldukça aktif bir isim olduğunu” söyleyerek “bu kararı çok olumlu bir sinyal olarak gördüğünü” ifade etti. Wiersma, Erdoğan'ın Başbakan olarak kalmasının ise Türkiye açısından çok daha faydalı olacağının altını çizdi.

Parlamento'nun Liberal Grubu üyesi, İngiliz milletvekili Andrew Duff da Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığını, “Fevkalade olumlu bir karar” olarak niteledi. Gül'ün yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti'nin birinci sınıf temsilcisi olarak deneyim sahibi olduğunu söyleyen Duff “Kendisi hem ciddi bir reformcu hem de Avrupa yanlısı bir politikacı. Bu karar Türkiye ve AB açısından olumlu bir sinyal. Erdoğan'ın başbakanlık görevine devam etmesi ise, ülkedeki istikrarlı politikanın süreceği anlamına gelir. Türban konusunun Türkiye'de abartılmaması ve Gül'ün eşinin baş örtülü olmasının sakin bir şekilde kabul edilmesi ise Türkiye'deki olgunluğun göstergesi olacak algılanacaktır” sözlerine vurgu yaptı.

“Gül Türkiye'deki laik çevrelerin tercihi”

Brüksel'deki önemli düşünce kuruluşlarından biri olan Avrupa Politikaları Merkezi (EPC) Türkiye uzmanı Amanda Akçakoca ise Gül'ün, özellikle geçmişte zina tartışmaları ve Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinin değiştirilmesi konusunda gösterdiği pratik yaklaşımlar nedeniyle, Türkiye’deki laik çevrelerin çok daha fazla benimsediği bir isim olduğunu belirtti. Akçakoca “Cumhurbaşkanı olarak da Anayasal değişiklikler yapmaya kalkışacağını veya İslamcı bir gündemi olacağını da zannetmiyorum. Öte yandan Gül'ün AB çevrelerince oldukça sevilen bir politikacı olması nedeniyle, onun Dışişleri Bakanlığı’ndan ayrılışı Brüksel'deki bazı AB yetkililerini üzecektir” şeklindeki yorumunu da sözlerine ekledi.