1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB'nin 'gri' yüzleri

8 Ocak 2013

Avrupa Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy ve Avrupa Birliği Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton’ın Birliğin dışa bakan yüzleri olması gerekiyordu. Ancak onları tanıyan çok az kişi var.

https://p.dw.com/p/175Xe
European foreign policy chief Catherine Ashton, left, speaks with European Council President Herman Van Rompuy during a round table meeting at an EU summit in Brussels on Friday, Oct. 29, 2010. EU leaders on Friday agreed on tougher rules for spendthrift nations whose overspending threatens Europe's single currency and risks triggering a debt crisis. (AP Photo/Yves Logghe)
Catherine Ashton und Herman Van RompuyFotoğraf: AP

Avrupa Birliği ülkeleri, onları 2009 yılında üstlendikleri görevler için aday gösterdiğinde Belçikalı Herman Van Rompuy ve İngiliz Catherine Ashton kamuoyunda tanınan simalar değildi. O zamandan bugüne kadar büyük bir değişiklik olmadı. Avrupa Konseyi Başkanı ve Avrupa Birliği Dış Politika Yüksek Temsilcisi hâlâ geniş kitleler tarafından tanınmıyor.

Avrupa Konseyi Başkanı

Lizbon Antlaşması uyarınca Konsey Başkanlığı sürekliliği olan bir göreve dönüştü. 2009 yılına dek AB Dönem Başkanlığını üstlenen ülkenin devlet başkanı ya da başbakanı Konsey Başkanlığı’nı üstleniyordu ve bu nedenle de her altı ayda bir başkan değişiyordu. Görüşmelere de İngiltere’nin eski başbakanı Tony Blair gibi ünlü siyasi yüzler başkanlık yapıyordu. Ancak ilk Avrupa Konseyi Başkanı’nın seçimi iddialı bir isim olmadı. Belçika’nın pek de gösterişli olmayan eski başbakanı Herman Van Rompuy, Avrupa Konseyi Başkanlığına seçildi.

Van Rompuy PK beim EU Gipfel in Brüssel
AB Konseyi Başkanı Herman Van RompuyFotoğraf: Reuters

Üye ülkeler arasında arabuluculuk yapmaya ve uzlaşma sağlanmasına çalışan Van Rompuy, Avrupa Birliği’ne kuşkuyla bakan İngiliz Bağımsız Parti’nin Avrupa Parlamentosu’ndaki temsilcisi Nigel Farage’in hakaret dolu eleştirilerine de bu yüzden maruz kaldı. Farage, Van Rompuy’un de bulunduğu bir toplantında Van Rompuy’u karizması olmayan bir banka memuruna benzetti. Belçikalı politikacı ise bu sözler karşında her zamanki sakinliğini korumayı başardı.

Ancak Van Rompuy’un küçümsenen gösterişsiz tarzı, görevini yerine getirirken hedeflerini inatla takip etmesine yardımcı oldu. Özellikle de borçlanma krizi sırasında sessiz sakin yürüttüğü arabulucuk rolü büyük önem kazandı. Van Rompuy, güçlü Avrupa ülkeleri Almanya ve Fransa ile çıkarlarını korumaya çalışan küçük Avrupa ülkeleri arasında tartışmaları alevlendirmeden dengelemeye ve uzlaşma yolu bulunmasına çaba gösterdi.

EU Gipfel Debatte Europa Parlament Straßburg Nigel Farage
Fotoğraf: dapd

Hemen hemen bütün Avrupa ülkelerinin altında imzası bulunan Mali Pakt, Van Rompuy’un son aylarda kaydettiği tek başarı değil. Bir Japon şiir türü olan Haiku meraklısı Van Rompuy’un kendi görevlerinin yanı sıra Euro ülkelerinin zirvesini yönetmesi de ona duyulan güvenin bir diğer kanıtı sayılıyor.

AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi

Catherine Ashton'un adaylığı da sürpriz olarak karşılanmıştı. Ancak her iki adayın da seçilmesinde belirli kriterler göz önünde bulundurulmuş, hem cinsiyet hem de siyasi parti dengesine dikkat edilmişti. Bu nedenle de küçük AB ülkesi Belçika’dan muhafazakar bir erkek politikacı, ekonomik açıdan güçlü İngiltere’den de İşçi Partili bir kadın politikacı öngörülmüştü.

Ancak Ashton da dış politika deneyiminin yetersizliği ve az yabancı dil bilgisi nedeniyle acımasız eleştirilerden nasibini aldı. Van Rompuy Fransızca, Hollandaca, İngilizce ve Almanca dillerine hakimken, Ashton’ın akıcı konuşabildiği tek dil, anadili İngilizce.

Ashton’ın resmi ünvanı; Avrupa Birliği Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi. Ashton da Lizbon Antlaşması uyarınca, eski AB Ortak Dış ve Güvenlik Politikası Temsilcisi ile AB Dış İlişkiler Komiseri’nin görevlerini birlikte yürütüyor. Aslında bir nevi AB’nin dışişleri bakanı, ancak Ashton, ulusal hassasiyet gerektiren konulara karışmıyor.

EU Außenministertreffen Brüssel Catherine Ashton
Fotoğraf: AFP/Getty Images

Bu nedenle Ashton'un AB içindeki pozisyonu biraz karmaşık. Ashton sadece üye ülkelerin yer aldığı Konsey'i temsil etmiyor, aynı zamanda AB Komisyonu Başkanı’nın da birinci yardımcısı. Avrupa Dış Eylem Servisi’nin başkanlığını da yürüten Ashton’ın üstlendiği görevlerin genişliği nedeniyle hareket alanı oldukça dar. Bu nedenle de dünyada meydana gelen büyük olaylarda Ashton'un ne dediğini duymak güçleşiyor.

Ashton bir yandan Ortadoğu Dörtlüsü (AB, BM, ABD ve Rusya) ile Ortadoğu’daki anlaşmazlığa barışçıl bir çözüm bulmaya çalışırken, öte yandan da İran’ı tartışmalı nükleer programından vazgeçirmek için devam eden müzakerelere katılıyor. Arap Baharı ülkeleri ile de iletişim kanalları açmaya çalışan Ashton’ın son dönemlerdeki önceliği ise Suriye.

Ashton göreve başlamasından bu yana Sırbistan ve Kosova arasında uzlaşma sağlanması ve AB’nin ABD, Rusya, Çin ve Hindistan gibi ülkelerle stratejik ortaklıklar kurması için de mücadele ediyor.

Ancak Ashton, Dış Politika Yüksek Temsilcisi olarak önemli randevuları savsakladığı ve çoğunlukla ülkesi İngiltere’de vakit geçirdiği gerekçesiyle sık sık eleştiri oklarının hedefi oluyor. AB Komisyonu Sözcüsü de gazetecilerin Ashton'un nerede olduğuna ilişkin sorusuna genellikle şu yanıtı veriyor: “Tam olarak nerede olduğunu bilmiyoruz, ancak her nerede olursa olsun çalışıyor.”

Tesadüf değil

Ancak şu hem Herman Van Rompuy hem de Catherine Ashton için geçerli: Her ikisi de tesadüfen silik simalar değil, Van Rompuy ve Ashton Avrupa Birliği hükümetleri öyle istediği için geri planda duruyor. Büyük ülkeler ve bu ülkelerin hükümet başkanları, Avrupa Birliği’nde başrol oynamaya devam etmek ve karizmatik AB temsilcilerinin gölgesinde kalmamak istiyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Christoph Hasselbach, Hülya Köylü Schenk

Editör: Ahmet Günaltay