1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Afrika'ya kamp mülteci sorununu çözmez

Martin Bohne12 Ağustos 2004

Giderek daha sık yaşanan mülteci dramları, Avrupa Birliği’nin karşı karşıya bulunduğu ciddi bir sorun yumağı. Ancak Brüksel, tüm kıtayı ilgilendiren bu sorunu çözebilmek için, somut bir plan geliştirmekten aciz görünüyor. Martin Bohne’nin yorumu:

https://p.dw.com/p/Aa1p

Bu hafta Sicilya açıklarında yaşanan son mülteci dramında, tam 28 Afrikalı göçmen, Avrupa hayaliyle çıktıkları tehlikeli yolculukta hayatlarını kaybetti. Bu trajedi ve geçen ay İtalyan yetkililerin Alman yardım örgütü Cap Anamur’un Akdeniz’de kurtardığı göçmenlerin karaya çıkmasına izin vermemesi ile patlak veren skandal, kamuoyunun dikkatlerinin kaçak göçmen sorununa çevrilmesine neden oldu. Her yıl yüzlerce, belki de binlerce Afrikalı, refah içindeki Avrupa’ya erişebilmeye çalışırken Akdeniz’de hayatını yitiriyor. Şansını Avrupa’da denemek isteyenlerin sayısı ise yüzbinleri belki de milyonları buluyordur.

Bu Avrupa için dev bir sorun ve Avrupa bu sorunun üstesinden ancak ortaklaşa gelebilir. Vatandaşların da çoğu AB’nin mülteci ve göç politikalarında daha etkin bir rol oynamasından yana. Ancak bu rolün çerçevesinin çizilmesine gelince her kafadan ayrı bir ses çıkıyor.

Avrupa’ya göçmek isteyenler için Kuzey Afrika’da geçici bir mülteci kampı oluşturulması yönündeki öneri yoğun tartışmalara yolaçtı. Tartışmalarda tarafların aşağı yukarı hepsinin hedefi aynı: yasadışı göçü engellemek, sınırları daha iyi korumak, insan tacirleri ile mücadele etmek ve ihtiyacı olanlara da iltica hakkı vermek. Herkes dayanışma içinde hareket etmek ve bu yükü paylaşmak istiyor. Ancak bir türlü gerçekten işe yarayan somut adımlar atılamıyor.

AB, gelecek yıl bir sınır dairesi oluşturulmasını ve son olarak bu hafta İtalya’da yaşanan mülteci dramının benzerlerinde koordinasyonun sağlanmasını hedefliyor. Fakat bu dairenin öngörülen bütçesi ve personel sayısı çok kısıtlı. Bu dairenin AB’nin sınırlarının ortak bir şekilde korunmasının altından kalkmasını beklemek hayalperestlik olur. Zaten birlik üyeleri de sınırlarının korunması konusunda yetkilerini Brüksel ile paylaşmaya henüz hazır değil. Diğer yandan mülteci sorunundan doğrudan pek muzdarip olmayan ülkeler, asıl yükü taşıyan ülkelere mali destek vermeye yanaşmıyor.

AB, yasadışı göçmen sorununa çözüm bulabilmek için, göçmenlerin geldiği ülkeler ve transit ülkeler ile geri gönderme anlaşmaları imzalamaya çalışıyor. Ancak tüm mali cazibesine rağmen, çok az ülke bu tür anlaşmalara imza atmaya yanaşıyor.

Avrupa’ya göçmek isteyenler için Kuzey Afrika’da geçici bir mülteci kampı oluşturulması yönündeki öneri de aslında çıkmaz sokak, çünkü Avrupa’ya gitmeyi aklına koyanların, kaçak giriş yerine, böyle kamplarda sabırlı bir şekilde iltica başvurusuna gelecek yanıtı bekleyeceklerini sanmak fazla iyimserlik olur.

Göçmen sorununu kökünden çözebilmek için tek yol, yoksulluk, işsizlik ve geleceğe yönelik bir perspektife sahip olamamak gibi, Afrika ve Ortadoğu’da insanları göçe zorlayan faktörleri ortadan kaldırmak olacaktır. Ancak AB Komisyonu bile, birlik üyelerinin bu kadar büyük bir yükün altından kalkabileceğine inanmıyor. Görünüşe bakılırsa bu gidişle Avrupa sahillerinde mülteci dramları yaşanmaya devam edilecek.