1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AIDS'i önlemek için sünnet

30 Kasım 2013

Afrika ülkeleri AIDS'i sünnetle önlemeye çalışıyor. Ruanda'daki sünnet kampanyası büyük rağbet görüyor.

https://p.dw.com/p/1AQPN
Fotoğraf: Tony Karumba/AFP/Getty Images

Afrika ülkelerinde HIV'in yol açtığı AIDS hastalığından korunma amacıyla yeni bir yönteme başvuruluyor: Sünnet. Afrikalı araştırmacılar, sünnetli erkeklerde HIV kapma ihtimalinin yüzde 60 oranında azaldığını saptamış. UNAIDS gibi yardım kuruluşları ile Dünya Sağlık Teşkilatı da sünneti tavsiye ediyor. AIDST'ten korunma seferberliği Afrika ülkelerinden Ruanda'da adeta sünnet patlamasına yol açtı.

Marc Karemangingo da çoğu Kigalili gibi askeri hastanede sünnet olmuş. 18 yaşındaki Ruandalı gence yapılan cerrahi müdahale 15 dakika sürmüş. Karemangingo, korktuğunun aksine müdahalenin acı vermediğini ve ağrılarının kısa zamanda geçtiğini, söylüyor.

200 bin kişi sünnet oldu

Hükümet tarafından başlatılan program kapsamında 200 bin Ruandalı daha Marc gibi sünnet olmuş. Oysa Ruanda hükümeti yıl sonuna kadar iki milyon kişiyi sünnet ettirmeyi planlıyordu. Sünnet seferberliği Ruanda Biyomedikal Merkezi'nce koordine ediliyor.

Merkezin HIV-AIDS Ünitesi'nin Başkanı Dr. Sabin Nsanzimana sünnetin korunma açısından ucuz ve etkili bir yöntem olduğunu söylüyor.

Welt-Aids-Tag-Aktion Positiv zusammen leben
1 Aralık Dünya AIDS'le Mücadele GünüFotoğraf: picture-alliance/dpa

Daha önceki sünnet kampanyalarından umdukları sonucu alamadıklarını ve bu kez çok daha azimli olduklarını söyleyen Dr. Nsanzimana, “Sünnet basit ve diğer yöntemlerle göre daha kolay ölçülebiliyor. Sünnet kolay, ucuz ve bir defaya mahsus bir müdahale” diyor.

Yüzde yüz çare değil

Sünnetli erkeklerin HIV kapma ihtimalinin sünnetsizlerden yüzde 60 daha az olduğu belirlenmiş. Bunda hangi faktörlerin rol oynadığı henüz tam olarak tespit edilebilmiş değil. Araştırmacılar, sünnetin, penis başında yaşayan mikropların yaşam muhitini etkilediğini ve virüslerin hayatta kalmasını zorlaştırdığını tahmin ediyorlar.

Kampanya başlatıldığında Ruanda'daki sünnetli erkeklerin oranı yüzde 13 dolayındaydı. Sünnetlilerin büyük bölümünü de Müslümanlar oluşturmaktaydı. Ruanda nüfusunun yüzde 90'ı Katolik mezhebine mensup. Doktor Sabin Nsenzimana Hıristiyanların sünnete bu kadar soğuk bakacaklarını beklemediklerini söylüyor.

Ruandalı hekim Hristiyanları dini nedenlerin rol oynamadığına, sünnetin koruyucu ve önleyici bir müdahale olduğuna inandırmakta oldukça zorlandıklarını belirtiyor.

Zamanla Ruandalılar sünnete alışmaya başladılar. Hastane ve sağlık ocakları sünnet olmaya gelenlerle dolup taşıyor. Kigali'deki askeri hastanede günde en az 25 kişi sünnet oluyor. Bu sayının haftada bine çıkarılması hedefleniyor. Sünnet çekincesini ortadan kaldıracak yeni bir cerrahi yöntem de kullanılıyor. Neştere ihtiyaç bırakmayan ve plastik bir halka ile lastik şeritten oluşan Prepex adlı müstahzar askeri hastanede de kullanılıyor. Bu sünnet yönteminde penis iç halkadan geçirilip sünnet derisi halkaya sarılıyor. Deri şerit gerilerek her ikisi dışarıdan tutturuluyor. İçteki sert halka deriyi sıkıp kan akışını durduruyor. Sünnet derisi de çürüyüp kendiliğinden düşüyor.

Yeni metodun yan etkileri de ortadan kaldırdığı belirtiliyor. Neşterle yapılan sünnet kanamaya yol açabiliyor ve hastanın yeniden bakıma alınması gerekebiliyor.

Sünnet, sadece tıbbi riskleri nedeniyle tartışma konusu edilmiyor. Araştırmalar, AIDS'e yakalanma ihtimalini önemli ölçüde azalttığını gösteriyor ama sünnet yüzde yüz korunma sağlamıyor.

Her derde çare değil

İstenmeyen hamilelik ve AIDS dışındaki zührevi hastalıklar sünnet dinlemiyor. Doktor Sabin Nsanzimana, sünnetin yanlış anlaşılıp görünmez prezervatif olarak algılandığını söylüyor. Nsanzimana, “Sünnet olduktan sonra artık prezervatif kullanmadan cinsi münasebette bulunup bulunamayacaklarını soruyorlar. Halkın bu konuda aydınlatılması şart. Sünneti, cinsi aktivitelere kesilmiş ücretsiz bilet sanmak hata olur. Sünnete mutlak korunma gözüyle bakan daha sık hastalık kapar” diyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Jesko Johannsen / Ahmet Günaltay

Editör: Ercan Coşkun