1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman cihatçıların terör harekatı

17 Haziran 2014

Irak’ta birçok kenti ele geçiren Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü saflarında çatışanların kayda değer bir kesimi Avrupalı. Avrupa ve Almanya'daki güvenlik uzmanları bu gelişmeden son derece endişeli.

https://p.dw.com/p/1CKHg
Salafisten in Frankfurt Hessen
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Berlin doğumlu Denis Cuspert, nam-ı diğer Deso Dogg Alman Hip-Hop dünyasında tanınan bir isimken artık Ebu Talha El Almani adıyla terör örgütü IŞİD adına savaşıyor. Cuspert, ilk olarak Selefilerin safına katılarak vaazlar veren ve daha sonra “cihat” için Ortadoğu’ya giden Almanların belki de en meşhur olanı. Bir zamanların rap sanatçısı artık IŞİD içinde “Milletü İbrahim Alman Tugayı” adı verilen bir birliğin de komutanı. Geçtiğimiz günlerde İspanya’da da polis, Suriye ve Irak’ta IŞİD için savaşacak militan kazanmaya çalıştıkları gerekçesiyle bir grup insanı gözaltına aldı.

IŞİD savaşçılarının sadece Arap coğrafyasından gelmedikleri, Avrupa ve ABD’den de bu örgüte katılım olduğu uzun süredir bilinen bir gerçek. Uluslararası ilişkiler konusunda uzman bir kurum olan Londra Üniversitesi’ne bağlı King’s College tarafından yapılan araştırmaya göre Batılı ülkelerden IŞİD'e katılan aktif militanların sayısı 3 bin civarında. Bunların 320’sinin Almanya’dan oldukları tahmin ediliyor.

Deutsche Welle’ye açıklamalarda bulunan Friedrich Naumann Vakfı’nın Irak uzmanı Falko Walde, IŞİD’e katılan insanların profilini, “Bunlar, ilk etapta IŞİD ideolojisine hayranlık duyan genç erkekler. Söz konusu örgüt bölgedeki köktendinci milisler arasında en sert yapılanma olarak görülüyor ve bu durum kendilerine bir yön arayan gençler üzerinde cezbedici bir etki yaratıyor” sözleri ile ortaya koyuyor.

Deutschland Köln Islamischer Friedenskongress Salafisten
Selefilerin Köln'deki buluşmasından bir kareFotoğraf: DW/Müller

‘Genç, erkek, kötü eğitim almış

Sözü edilen savaşçıların çoğunluğu İslam dinini sonradan kabul etmiş ve son derece muhafazakar bir çizgiye sahip Selefi hareketine katılmış insanlardan oluşuyor. Peki, Alman gençlerini uzun sakal bırakıp, Orta Çağ zihniyeti taşıyan değerler için yabancı bir ülkede savaşa gitmeye ikna eden nokta ne? Yapılan araştırmalar bu kişilerin profillerindeki ortak noktaların genç, erkek, kötü bir eğitim almış, sorunlu ailelerde yetişmiş insanlar olduğunu gösteriyor. Aslında bu yeni bir fenomen değil. 11 Eylül saldırılarının ardından da çok sayıda cihatçı Alman, Afganistan, Çeçenistan gibi ülkelere gidip askerî eğitim almış ve bunların bazıları silahlı çatışmalara katılmışlardı.

Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere de, birkaç gün önce yapılan Federal ve Eyalet İçişleri Bakanları toplantısında “Irak’taki IŞİD’in Suriye’de de savaşan örgüt olduğunu biliyorsanız, Avrupalı militanların Irak’ta da çatışmalara katıldıklarını saptayabilirsiniz. Tabi ki bu durum bize büyük endişe veriyor” demişti. Alman vatandaşı savaşçıların nüfus cüzdanları ile Türkiye sınırından basitçe giriş çıkış yapabilmeleri, bu kişiler üzerindeki denetimi neredeyse imkansız kılıyor.

Çatışmalarda birçok travmatik olaya şahit olan militanların ileride Almanya’ya döndüklerinde bu travma ile nasıl başa çıkacakları bir yana, savaş tecrübesi ile donanmış kişilerin toplum içinde taşıdığı risk ne gibi önlemlerle yok edilecek, bunu henüz net bir biçimde kimse yanıtlayamıyor. Ancak Alman Anayasayı Koruma Teşkilatı’na göre Suriye ve Irak’tan dönecek olan Alman IŞİD üyeleri, özellikle buradaki arkadaşları tarafından kahraman olarak görüldükleri için büyük bir tehlike teşkil ediyorlar.

Innenministerkonferenz
Federal İçişleri Bakanı Thomas de MaiziereFotoğraf: picture-alliance/dpa

Brüksel zanlısı da IŞİD üyesi

Irak uzmanı Falko Walde Ortadoğu’da savaş eğitimi ve tecrübesi kazanmış militanların Avrupa’da ne denli tehlikeli olabileceklerini, geçtiğimiz Mayıs ayında Brüksel’de Yahudi Müzesi’ne gerçekleştirilen saldırının ortaya koyduğunu ifade etti. Söz konusu saldırının zanlısı da bir dönem Suriye’de savaşa katılmış olan bir IŞİD üyesi.

Walde’ye göre bir başka risk, işin propaganda kısmında yatıyor. Irak uzmanı “IŞİD için ülkelerine dönen Avrupalılar propaganda temelinde farklı bir anlam daha taşıyorlar. Örgüt için saflarında sadece Irak, Suriye ve diğer körfez ülkelerinden insanları değil, Avrupalıları da mücadelesine ikna edebiliyor olmak çok önemli” diyor. Eldeki bazı raporlardan sahip olunan bilgilere göre, IŞİD'in üyelerine örgüt doktrinini tamamen benimsettiğini ve İslam’ın bu radikal ve kökten dinci yorumlanış biçiminin militanların hayatlarının tüm alanlarına hâkim kılındığını dile getiren Walde, bu tarz bir hayatı benimsemiş her insanın Avrupa’da da terör eylemlerine katılma riski taşıdığını vurguladı.

© Deutsche Welle Türkçe

Jeanette Seiffert