1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'nın gözü Türkiye'de

Murat Celikkafa11 Nisan 2013

Almanya, Türkiye ile ekonomik ilişkilerini geliştirmek istiyor. Türkiye'de bu amaçla temaslarda bulunan Alman Ekonomi Bakanı Philipp Rösler, Alman Radyolar Birliği'nin sorularını yanıtladı.

https://p.dw.com/p/18EOC
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

- Sayın Rösler, siz Türkiye ile enerji alanında işbirliğinin derinleştirilmesinden yanasınız. Neden?

Rösler: Türkiye gerçekten de çok dinamik bir ekonomik güce dönüştü. Almanya ise Avrupa Birliği içinde Türkiye'nin en önemli ticaret ortağı. Biz aynı zamanda uzun zamandır Türkiye'deki en önemli yatırımcıyız. Enerji alanında büyük bir potansiyel görüyoruz. Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği konusunda da Alman şirketler piyasasının öncüsü konumunda. Bu alanda Türkiye'ye katabileceklerimiz var.

- Bu, Almanya'nın Türkiye'ye özellikle yenilenebilir enerjiler konusunda ‘teknik-bilgi' aktaracağı anlamına mı geliyor?

Rösler: Evet. Türkiye, enerji tedarikinde başka ülkelere olan bağımlılığını kırmak istiyor ve bu nedenle de rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi yenilenebilir enerjilere ağırlık veriyor. Ancak diğer yandan hanelerin ve şirketlerin enerji verimliliği konusunda alması gereken daha uzun bir yol var.

- Peki, Türkiye de Almanya için önemli bir ortak mı?

Rösler: Kesinlikle öyle. Bu her iki taraf için de. Almanya için de Türkiye için de eşit derecede büyük fırsatlar söz konusu.

Rösler und Gül in Ankara 11.04.2013
Alman Bakan, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le bir araya geldiFotoğraf: picture-alliance/dpa

- Almanya'nın Türkiye için AB içinde önemli bir ortak olduğu görülüyor, ama Türkiye, Almanya'nın komşusu Hollanda'da daha fazla yatırım yapıyor. Hollanda, Türkiye için daha cazip hale gelmek için Almanya'dan farklı olarak ne yapıyor?

Rösler: Onların farklılıklara açık bir kültürü var, ancak bu bizde de böyle. Bu yüzden tabii ki Türk yatırımcıları Almanya'ya davet ediyorum, çünkü işbirliği sadece ekonomi politikası bakımından değil, Türk-Alman dostluğu açısından da önemli. Bu, gelecekteki ekonomik ilişkiler için de iyi bir temel oluşturacaktır. Biz de bu alana yoğunlaşmak istiyoruz. Nitekim Almanya'da Türk kökenli yaklaşık üç milyon kişi yaşıyor. Bu, Türkiye ile Almanya arasında sağlam bir köprü kurulması için de iyi bir temel.

- Türk-Alman dostluğu demişken, 17 Nisan'da başlayacak olan 8 Türk'ün ölümünden sorumlu tutulan Nasyonal Sosyalist Yeraltı davasında Türk medyasına duruşma salonunda sabit bir yer ayrılmaması büyük tepki çekiyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Rösler: Ben Türkiye'nin bir dostu olarak buraya geldim, Türkiye'nin ekonomik performansına büyük saygı duyuyorum ve Almanya'da yaşayan Türk kökenli kişilere büyük sempati besliyorum. Bizim toplumumuzu zenginleştiriyorlar. Nasyonal Sosyalist Yeraltı örgütünün işlediği cinayetleri kınadığımıza dair bir tereddüt oluşmasına izin vermeyeceğim. Türkiye'nin bu konuya büyük ilgi göstermesini de anlıyorum. Zira sekiz Türk hayatını kaybetti.

- Türkiye ziyaretinizden önce mahkemenin bir çözüm bulmasını umduğunuzu söylemiştiniz. Zaman giderek daralıyor. Sizce neler olacak?

Rösler: Türkiye medya mensuplarının bu davayı duruşma salonundan izleyebilmesini olanaklı kılacak bir çözüm bulunmasını arzu ederim. Ancak yargı kararlarında bağımsızdır, yargı bağımsızdır. Çözümü onların bulması gerekiyor. O zamana kadar bir çözüm bulunmasını arzu ediyorum, zira Türkiye'nin davaya olan büyük ilgisi meşrudur.

- Dava haftaya başlıyor. Sizce mahkeme ne şekilde inisiyatif kullanabilir?

Rösler: Hangi teknik olanakların mevcut olduğuna bakılmalı. Meslektaşlar arasında istişareler yapılmalı. Ancak dediğim gibi, bu yargının elinde olan bir şey.

- Teknik olanaklar derken, video aracılığıyla duruşmanın başka bir salonda naklen yayınlanmasını mı kastettiniz?

Rösler: Dediğim gibi, yargının bir çözüm bulmasını umuyorum, tüm tarafların, ancak özellikle de Türk gazetecilerin kapsamlı bir şekilde bu dava hakkında haber yapabilecek olanağa kavuşturulmasını arzu ediyorum.

© Deutsche Welle Türkçe

Judith Schulte-Loh / Başak Özay

Editör: Hülya Schenk