1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman iç politikasının gündemi işsizlik

Wolter von Tiesenhausen1 Mart 2005

Almanya’daki işsiz sayısı resmi kayıtlara göre, 5 milyon 200 binle son 60 yılın en yüksek düzeyine çıktı. Başbakan Gerhard Schröder’in bile “vahim” bulduğu işssizliğe çare bulunamıyor. Kesin olan, işsizliğin Alman iç politikasının en önemli konusu olmaya devam edeceği. DW’den Wolter von Tiesenhausen’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZy5

“Almanya’da 5 milyondan fazla işsiz insan var. Yani çalışabilir nüfusun %12’si iş bulamadığı için açıkta. Almanya’nın doğusunda bu oran %25’lere varıyor. Yoğun ve kalıcı işsizliğin Alman iç politikasının en önemli konusu olarak kalacağı malum. Kim işsiz sayısını azaltıp halkın itimadını kazanabilirse, seçmenin takdiri ondan yana olacaktır.

Hatalı gelişmeleri düzeltebilmek için nedenlerini aramak gerekir. Bu nedenlerden biri yeniden birleşme yıllarının bahşettiği hızlı büyüme sırasında sergilenen temkinsizliktir. Doğu eyaletlerinin hızla kalkınıp kısa zamanda batı düzeyine geleceği düşüncesi, yerine getirilmesi mümkün olmayan beklentiler doğurmuştu.

Ekonomik durgunluk başgösterdiğinde, işletmeler yeniden kara geçmek için maliyetleri düşürmenin yollarını aramaya başladılar ve personel sayısını azalttılar. Artan işsiz sayısı sosyal sigorta sistemine büyük yük oluşturdu. Devlet sosyal sigortalara daha fazla fon ayırmak zorunda kaldığı için kamu yatırımlarına para harcayamaz oldu. Sosyal sigorta primlerinin artması iş gücü maliyetini körükledi ve şirketler pahalı Almanya yerine ücretlerin düşük olduğu ülkelerde yatırım yapmaya başladılar.

Güvensizlik ve işini kaybetme korkusu Almanlar’ı daha fazla tasarruf etmeye yöneltti. Tüketim harcamaları düştü ve ihracatta büyük artışlar kaydedilirken, Almanya içinde canlanma ümitleri boşa çıktı. Bu nedenle de 2005 yılı ekonomik büyüme hızının yüzde 1’de kalması bekleniyor.

Büyüme hızındaki düşüş ek istihdam yaratılmasını imkansız kılıyor. Büyüme oranı %2,5’u bulmadan istihdam artmıyor. Sürekli işsizlik devletin işsizlik sigortasına bütçeden daha fazla pay ayırmasını zorunlu kılıyor. Cılız büyüme nedeniyle devletin vergi gelirleri de azalıyor. Bu da kamu yatırımlarına ayrılan kaynağın daha da küçülmesine yol açıyor.

Almanlar ekonomik geleceğe güvenmedikleri sürece bu çıkmazdan kurtulmak zor. Tüketici kara gün akçesi biriktirmeye gerek olmadığı inancıyla daha fazla para harcayabilmeli. Şirketler piyasadaki şanslarını artan yatırımlarla değerlendirip, canlanmaya güven duyabilmeli ve personel sayısını arttırabilmeli. Bürokratik engelleri kaldırıp vergi hukukunu basitleştirmek suretiyle devlet bu gelişmeyi teşvik edebilir. Ama devlet, tek başına canlanmayı tetikleyici olamaz. Bu görev halka düşüyor."