1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman nüfusu geriliyor, ama neden?

Sebastian Herold28 Aralık 2005

Fransa’da doğum oran son yıllarda artış gösterirken, Alman nüfusu giderek geriliyor. Giderek yaşlanan ve azalanan nüfus Almanya’da gelecek korkusuna neden oluyor. Peki Almanya’da nüfus politikası neden başarısız kaldı, yakın tarihinin bunda bir etkisi var mı? Sebastian Herold’un değerlendirmesi:

https://p.dw.com/p/AaSh
Alman nüfusunun gerilemesi, ülkede gelecek korkusuna neden oluyor
Alman nüfusunun gerilemesi, ülkede gelecek korkusuna neden oluyor

Fransız gazetelerinden „Le Figaro“, geçenlerde büyük bir gururla nüfusun 62 milyona ulaştığını bildiriyordu. Almanya‘nın nüfusu azalırken, Fransa’nınki giderek artıyor. Fransa, Avrupa’da doğum sayısının en yüksek olduğu ülke. Bu gelişmenin çeşitli nedenleri arasında, hükümetlerin izlediği nüfus politikası da bulunuyor.

Almanya’da İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ve Nazi rejiminin çökmesinin ardından, aktif bir nüfus politikası izlenmesine kötü gözle bakılırken, Fransa’da tam aksi bir politika izlendi. Dönemin Devlet Başkanı Charles de Gaulle, vatandaşlarından 12 milyon bebek isterken, hiçbir Fransız bu talebi uygunsuz bulmadı.

„Nüfus konusuna temkinli yaklaşıldı“

Ancak bu politika, Nazi rejimi sonrası Almanya’da söz konusu bile olamazdı. Berlin’deki „Dünya Nüfusu ve Küresel Gelişme Enstitüsü“nden Reiner Klingholz, bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Almanya’da nüfusa ilişkin tartışmalar, fazlasıyla geçmişe odaklandı. Nüfus konusu, Nasyonal Sosyalist geçmişimizde ırk araştırması, ırk ideolojisi gibi kavramlarla yüklü olduğundan, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından nüfus konusuna büyük bir temkinle yaklaşıldı.“

Bu temkin, Avrupa’nın bir zamanlar faşistler tarafından yönetilen tüm ülkelerinde hissediliyor. Çünkü nüfus politikası, bu tür rejimlerin amacına ulaşmak için kullandığı bir araç haline gelmiş, diğer halkları ezip onlara egemen olabilmek için nüfus artışına özel önem verilmişti. Nazi Almanyası’nın İçişleri Bakanı Wilhelm Frick‘in 1935 yılında Anneler Günü vesilesiyle yaptığı radyo konuşması, Nasyonal Sosyalistler’in ölümcül ırk çılgınlığını açıkça ortaya koyuyordu.

Frick bu radyo konuşmasında, “Alman halkının doğum oranında yüzyılın başından kısa bir süre önceye kadar kaydettiği gerilemeden; tüm sosyal kesimlerden yaşamaya layık ailelerin gttikçe daha az çocuk sahibi olmasına karşılık, değeri düşük ve yoz kesimlerin pervasızca üremesi ya da sorumsuz Almanlar’ın yabancı ırklarla birleşmesi sonucu ortaya çıkan yalnış seleksiyon ve ırk karışımı gibi üzücü gelişmeden hepiniz haberdarsınız“ demişti.

Almanya’da tabu oldu

Naziler’in ari ırk saplantısı, nüfus konusunun savaş sonrası Almanya’da tabu olmasına yol açtı. Nüfus uzmanı Reiner Klingholz, savaş sonrası dönemin Alman politikacılarının bu konuya bilinçli olarak uzak durduklarını belirterek, “Konrad Adenauer ’halk nasılsa çocuk sahibi oluyor’ ya da Helmut Schmidt ’Politikanın yatak odalarında işi yok’ diyerek nüfus politikasına değinmekten kaçındılar. Helmut Kohl ve işbaşına geldiği ilk dönemde Gerhard Schröder de aile meselelerine karışmamayı tercih etti“ değerlendirmesinde bulundu.

Alman nüfusunda kaydedilen gerileme, son yıllarda açıkça dile getirilmeye, konuya çözüm aranmaya başlandı. Ancak bu olumlu yaklaşımın yanısıra, tartışmanın duygusal boyutlarda bir kışkırtmaya dönüşmesi de dikkat çekiyor.

Medyada Alman toplumunun durumunu umutsuz gibi gösterenlerin, „doğum çöküşü“ ya da „doğum grevi“ gibi başlıklar atanların sayısı az değil. Amerikan Yale Üniversitesi’nde görevli bilim adamı Jay Winter bu nedenle Almanlar’a şöyle bir uyarıda bulunuyor: „Bu tartışmanın ideolojik derecesini düşürün.“