Almancaya ilgi artıyor

ABD’nin başkenti Washington'da bulunan Goethe Enstitüsü'nde Almanca dersindeyiz. Konu sıfat çekimleri... Penceresiz sınıfta 8 kişi oturmuş kullanılması gereken çekimleri bulmak için kara kara düşünüyor. Metin, Thomas Müller'in attığı ve Bayern Münih'in Şampiyonlar Ligi'nde tur atlamasını garantileyen gol üzerine... Sınıfın en genci 20'lerinde, en yaşlısıysa 80'lerine merdiven dayamış durumda.

Öğrencilerden Eric Haxthausen "Bir Alman planlama ekibinde çalışıyorum. Yazışmaların çoğu Almanca yapılıyor. Bu yüzden Almancamı tazeleyip biraz daha geliştirmem gerektiğini düşündüm" şeklinde konuşuyor.

Yabancı dil fark yaratıyor

Her yıl Eric Haxthausen gibi yaklaşık 700 kişi Almanca öğrenmek için Goethe Enstitüsü'nün kapısını çalıyor. Enstitü'nün Müdürü Klaus Brodersen başkentteki birçok firmanın uluslararası bağlantıları olduğunu, bu nedenle yabancı dil bilgisinin iş hayatında büyük bir fark yarattığını kaydediyor:

"Sanırım Almanca'ya olan ilgilinin başlıca nedenleri iş ve kariyer odaklı. Almanya önemli bir ticaret ortağı… Birçok kişi de Almancayı özgeçmişlerinde güzel görüneceğini düşündüğü için tercih ediyor."

24 yaşındaki Katie Baxter Siyaset ve Uluslararası İlişkiler mezunu. Baxter'a göre İspanyolca veya Fransızcaya oranla Almanca daha iyi bir iş bulabilmek için önemli bir artı puan. Baxter "Pek fazla kişinin Almanca bilmiyor oluşu olumlu bir durum. Sadece Almanca biliyor olduğum için aldığım kimi iş teklifleri oldu" diyor.

'O zamanlar bilmiyordum'

Katie Baxter Almanca öğrenmeye daha ilköğretim yıllarında başlamış. Baxter o zamanlar bunun kariyerinde onu bir adım öteye taşıyacağını tahmin etmediğini belirtiyor:

"Bir yabancı dil seçmem gerekiyordu. İspanyolca ve Fransızcayı istemediğim için Almancayı seçtim. 13 yaşındayken kimsenin yapmak istemediği şeylere merak sardığım bir dönemden geçtim. Almanca çok havalı, çok farklı diye düşünüyordum. Bu yüzden Almancayı tercih ettim."

Eric Haxthausen'ı da Almanca öğrenmeye iten tek sebep kariyer değil. Her dört Amerikalıdan biri gibi ailesinin kökleri Almanya'ya dayanıyor. Geçmişini daha iyi anlayabilmek için Almanca öğrenmesi gerektiğine karar vermiş:

"Büyük büyük babam ve annem 19'uncü yüzyılda Amerika'ya göç etmiş. Teksas'ta bir Alman gazetesi kurmuşlar. Beni Almanya'ya sahip olduğum bu kültürel miras bağlıyor."

Almanya ziyaretleri

Eric Haxthausen ilk kez Almanya'ya 11 yaşında ayak basmış. Ailesiyle birlikte 6 aylığına Berlin'e giden Haxthausen, okula burada devam etmiş. O tarihten bu yana da düzenli olarak Almanya'ya gidiyor.

Katie Baxter ise önce Münih'te Au Pair olarak çalışmış, ardındansa bir dönem Berlin'de eğitim görmüş. Baxter "Almanya'yı çok seviyorum. Yemeklerini, kültürünü, insanlarını... Çok eğlenceli ve Amerikan kültürüne kıyasla çok daha dingin bence... Berlin'in en sevdiğim yanıysa disko ve barlarının tüm gece açık oluşu" açıklamasını yapıyor.

Baxter'ın hayallerini bir iş bulup Almanya'ya geri dönmek süslüyor.

©Deutsche Welle Türkçe

Hilke Fischer / Banu Wöltje

Editör: Başak Özay