1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya iltica taleplerini neden kabul etti?

12 Mayıs 2017

Almanya'nın, üst düzey Türk ordu mensuplarının iltica başvurusunu kabul etmesi Ankara'nın tepkisine yol açtı. Benzer kararların devamının gelmesi bekleniyor. Peki Berlin'in kararında rol oynayan etkenler neler?

https://p.dw.com/p/2cpl8
Die deutsche und die türkische Flagge
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/C. Charisius

Almanya'ya iltica talebinde bulunan, aralarında üst rütbeli Türk askerlerin de bulunduğu kamu görevlilerine iltica hakkı tanınması, Berlin ile Ankara arasında yeni bir gerginliğe yol açtı.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı, “15 Temmuz hain darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ’yle bağlantılı bazı eski askeri personelin iltica başvurularının Almanya tarafından kabul edilmesini esefle karşılıyoruz” sözlerine yer verdiği sert bir açıklamayla tepki gösterirken, duyulan rahatsızlığın diplomatik girişimlerle de Alman hükümetine iletildiği öğrenildi.

DW Türkçe’nin edindiği bilgilere göre, Alman makamlarının aylarca süren bekle-gör yaklaşımının ardından iltica başvurularına olumlu yanıt vermeye başlamasında bir dizi gelişme etkili oldu.

Almanya önce bekledi 

Edinilen bilgilere göre, Federal Göç ve Mülteci Dairesi’nin iltica talepleriyle ilgili kararlarına yön veren, ülkelerdeki durum hakkındaki değerlendirme raporları her yıl yaz aylarında güncelleniyor.

Geçtiğimiz yıl, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından,  Türkiye hakkındaki genel değerlendirme raporunun gözden geçirilmesi ertelendi, önce gelişmelerin yakından izlenmesi kararlaştırıldı.

Bu süre zarfında, aralarında üst rütbeli askeri personel, diplomat ve diğer kamu görevlilerinin de bulunduğu kişilerin iltica başvuruları tek tek değerlendirmeye alındı, ancak acele karar vermekten kaçınıldı ve öncelikli olarak sürecin ne yönde gelişeceğinin beklenmesi kararlaştırıldı.

Türkiye’deki darbe soruşturmalarının kapsamının genişlemesi, darbeyle ilgisi olmayan muhalif ve eleştirel kesimlere yönelmesi, "siyasi baskının adeta bir politikaya” dönüşmesi üzerine Alman hükümeti endişelerini, gerek ikili temaslarla, gerekse kamuoyu açıklamalarıyla Ankara’ya iletti.

Ancak girişimlerden sonuç alınamaması, olağanüstü halin uzatılması, Türkiye’den sanatçı, gazeteci ve akademisyen gibi farklı kesimlerden iltica başvurularının da artması sonucunda, Türkiye ile ilgili değerlendirme raporu yeniden masaya yatırıldı ve geçtiğimiz senenin sonuna doğru yeniden kaleme alındı.

Dönüm noktası Türkiye’nin denetime alınması

Buna rağmen iltica hakkının tanınması için hemen yeşil ışık yakılmadı. Türkiye’nin yeniden hukuk devleti zeminine dönmesi için girişimler sürdürüldü.

Ancak zaman içerisinde yargı bağımsızlığı, adil yargılama hakkı ve hukuk devleti gibi önemli konularda yapılan çağrılara Ankara’nın olumlu bir karşılık vermediği, yakın bir zamanda da vermeyeceği, Almanya’nın ise Alman hukuku ve uluslararası hukukun öngördüğü yükümlülükler ışığında iltica talebinde bulunanları sınır dışı edemeyeceği değerlendirmesi ağırlık kazandı.

Türk ve Alman vatandaşı gazeteci Deniz Yücel’in tutuklanması, tek hücrede tutulması şeklindeki tutukluluk koşulları, yargılanmadan yürütme erki tarafından “terörist” olarak nitelendirilmesi, Alman makamları için Türkiye’de insan hakları açısından gelinen nokta bakımından önemli bir emsal oluşturdu.

Ancak en önemli dönüm noktasının Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin Türkiye’yi yeniden denetime alma kararı ve bu karara zemin teşkil eden nedenler olduğu belirtiliyor.

İşte tüm bu gelişmeler ışığında Federal Göç ve Mülteci Dairesi'nin iltica taleplerine yeşil ışık yakmaya başladığı belirtiliyor.

Generaller de var

DW Türkçe’nin edindiği bilgilere göre sığınma başvurusunda bulunan Türk kamu görevlilerinin büyük çoğunluğunu askerler oluşturuyor ve aralarında general rütbesinde olanlar da bulunuyor.

Bu askerlerin bir bölümü Almanya’daki NATO üslerinde görevli personel iken, aralarında diğer ülkelerden Almanya’ya gelip iltica başvurusu yapanlar da bulunuyor.

İltica başvurusunda bulunan, diplomatik ve hizmet pasaportu sahibi kamu görevlileri ve bunların aile üyelerinin toplam sayısı yaklaşık 420 olarak ifade ediliyor.

Bu arada Alman yetkililer, iltica başvuruları değerlendirilirken, her bir başvuru sahibinin durumunun ayrı ayrı değerlendirmeye alındığını, bu kişinin korunmayı hak edip etmediğinin incelendiğini, Türkiye hakkındaki değerlendirme raporlarının karara yön verdiğini, ancak bu raporların tek başına belirleyici olmadığını vurguluyorlar.

Tavır değişikliği Türkiye’ye bağlı

İltica başvurusunda bulunan kişilerin Türkiye’ye dönmeleri durumunda adil bir yargılamadan faydalanamayacakları, siyasi baskıya maruz kalabilecekleri yönünde endişenin sürmesi durumunda, uluslararası hukukun öngördüğü yükümlülük çerçevesinde iltica hakkı verme eğiliminin süreceğine dikkat çekiliyor.  Berlin siyasi kulislerinde, “Türkiye değişmezse tavır da değişmeyecek” değerlendirmesi yapılıyor.

Öte yandan Alman makamlarının iltica başvuruları konusundaki bu yaklaşımının yalnızca Almanya için değil, diğer Avrupa ülkeleri için de geçerli olduğu, diğer bazı ülkelerde de iltica başvurularının kabul edilmeye başlandığı öğrenildi.

Türkiye’den yargı bağımsızlığının temini, adil yargılama hakkının garantiye alınması yönünde güven verici adımlar gelmediği müddetçe, ilgili kişilerin sınır dışı edilmeyeceği, iltica taleplerinin de geri çevrilmeyeceği belirtiliyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Değer Akal / Berlin