1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

090810

10 Ağustos 2010

Almanya'da son dönemde cami inşası, baş örtüsü ve okullarda İslam dersi verilmesiyle ilgili tartışmaların alevlenmesiyle; kilisenin siyasî ve toplumsal hayattaki yeri konusu yeniden tartışılmaya başlandı.

https://p.dw.com/p/OgNQ
Fotoğraf: AP/DW

Bundan 15 yıl önce Bavyeralı bir çift, eyaletteki her devlet okulunda çarmıha gerilmiş Hz. İsa sembolü bulunmasını öngören yönetmeliğe karşı dava açmış, Anayasa Mahkemesi devletin tarafsızlık niteliğine işaretle itirazı haklı bulmuştu. Anayasa Mahkemesi kararının ardından Bavyera eyaletindeki devlet okullarında çarmıha gerilmiş Hz. İsa figürünün yerini haç aldı. Eyaletteki her sınıfta duvarda haçın asılı bulunması gerekiyor.

Almanya’da kilise ve devletin ilkesel ayrılığına rağmen kiliseye birtakım imtiyazlar sağlayan fazlasıyla girift bir yapı mevcut. Bu nedenle Almanya'daki laikler Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana, Almanya'da da Fransa'daki katı laiklik anlayışının yerleşmesi için mücadele ediyor.

Almanya'nın Dortmund kentinde yaşayan kilise tarihçisi Michael Basse şunları kaydediyor:

"Almanya'da 1918 Kasım devrimiyle monarşinin sona ermesinden bu yana devlet ve kilise arasında çok daha net bir ayrım oluşturulması için sürdürülen çabalar var. Ancak bunun önüne geçmek için Protestan ve Katolik Kiliseleri mensuplarını seferber ederek toplu protesto gösterileri yapılmasına önayak oldu. Okullarda din dersleri verilmesiyle ilgili bitmeyen tartışma da aynı dönemde filizlendi."

Kilisenin sahip olduğu imtiyazlar

Almanya’da devlet her ne kadar din derslerinin içeriğini tek başına belirleyemese de, müfredatta sağlam bir yeri olmasını sağlıyor. Benzer bir şekilde devlet üniversitelerindeki ilahiyat eğitiminde kilisenin yoğun etkisi göze çarpıyor. Ayrıca Almanya'da kilise vergisi adı altında dünyada eşi benzeri olmayan bir uygulama da söz konusu. Almanya'daki kiliseler Hrıstiyan çalışanların maaşlarından devletin Maliye Bakanlığı’nın doğrudan kestiği vergilerle finanse ediliyor.

Michael Basse bu uygulamanın Weimar Cumhuriyeti'nin 1919 tarihli anayasasından kalma olduğunu belirtiyor: "Weimar Anayasası'nda gerçi dinî topluluklar ibaresi geçiyor ancak gerçek hayatta bundan sadece Protestan ve Katolik Kilisesi anlaşılıyor. Çünkü bu kiliseler kamu hukukunun vazgeçilmez bir parçası haline getirilmiş durumda. Bu sayede örneğin vergi hukukundaki avantajlar gibi belirli imtiyazlara sahipler ve bu da onları diğer dinî gruplardan ayırıyor."

Devletin sosyal görevleri kilisede

Alman devleti bunun dışında askerlik görevi sırasında sunulan dinî danışmanlık çalışmalarında da kiliseyle sıkı bir bağ içerisinde bulunuyor. Ayrıca ülkedeki birçok hastane, huzur evi, eğitim kurumu ve çocuk yuvası da kilise bünyesinde. Yani uygulamada kilise devletin sosyal görevlerinden bir bölümünü üstlenmiş oluyor. Almanya'da kilise ayinlerinin yapıldığı pazar günleri ve dinî tatil günleri de bir anlamda devletin koruması altında. Kamu radyo ve televizyonlarında da kilise için ayrılmış özel yayın saatleri mevcut.

Her ne kadar kilise vergisi sadece Hrıstiyanlardan kesilse de, Protestan ve Katolik Kilisesi'nin geliri aslında tüm vergi mükelleflerinden sağlanıyor. Zira kiliseler, kilise vergisinin dışında kamu bütçesinden yılda 400 milyon euronun üzerinde mali destek alıyor. Bu parayla örneğin piskoposların maaşları karşılanıyor. Bu ödemelerin tarihi ise Napolyon zamanına dayanıyor. 19'uncu yüzyılda Prusyalılar kiliselerin mal varlıklarına el koymuş, ana gelir kaynağı elinden alınan kiliselerin giderlerini devlet üstlenmişti. İşte bu geleneğin sürmesi, Müslümanlar ya da ateistlerin de günümüzde Hrıstiyan piskoposların finansmanına dahil edilmesine yol açıyor.

Diğer yandan Almanya'da devlet ve kilise arasındaki bu girift ilişkinin yeniden yapılandırılması hiç de kolay değil. Zira devlet ve kilise, dolayısıyla Vatikan ve Federal Almanya Cumhuriyeti devleti arasındaki anlaşmaların feshedilebilmesi, ancak her iki tarafın onayıyla mümkün olabiliyor.

© Deutsche Welle Türkçe


Andreas Noll / Çeviri: Banu Ertek

Editör: Beklan Kulaksızoğlu