Almanya nükleer enerjiyi tartışıyor

Enerjide dışa bağımlı olan Almanya, nükleer politikasını gözden geçiriyor. İktidar ortağı Hristiyan Demokratlar, 9 yıl önce kabul edilen “2021’e kadar nükleer santralleri kapatma” politikasının değişmesini istiyor.

Almanya'da halen 17 nükleer santralden elde edilen enerji, elektrik üretiminin yaklaşık dörtte birini karşılıyor. Ancak 2000 yılında alınan karar uyarınca, 2021’e kadar tüm nükleer santrallerin kapatılması öngörülüyor.

9 yıl önce Sosyal Demokrat Parti-Yeşiller koalisyonunu tarafından alınan bu karar, bugün tartışma konusu. İktidarın büyük ortağı Hristiyan Birlik Partileri, dünyada yaşanan yeni gelişmeler ışığında nükleer enerji alanında yeni bir politika benimsenmesini istiyor.

Hristiyan Demokrat Birlik Parti Genel Sekreteri Ronald Pofalla, nükleer enerjiyi şu sözlerle savunuyor:

"İklimin korunması için gereken hedeflere ancak nükleer enerji sayesinde ulaşılabilir. Almanya’da kimse yeni nükleer santrallerin kurulmasını istemiyor. Biz sadece Almanya’da şu anda faaliyet gösteren güvenli nükleer santrallerin planlanandan daha uzun süre faaliyete devam etmesini ve elektrik üretmesini istiyoruz."

Sosyal Demokratlardan itiraz

Sosyal Demokrat Partili Çevre Bakanı Sigmar Gabriel ise planlardan vazgeçilmesine karşı çıkıyor. Sigmar, "Hristiyan Demokrat Parti ve liberaller nükleer enerjinin daha çok kullanılmasını istiyor, ama radyoaktif atıkların nerede depolanacağını düşünmüyorlar. Sürekli sorun yaşadığımız eski nükleer santrallerin faaliyete devam etmesini istiyorlar. Bu santraller insanlar için büyük tehlike oluşturmaktadır" sözleri ile nükleer enerjinin sakıncalarını dile getiriyor.

Nükleer enerji halen 31 ülkede kullanılıyor. Federal Alman Ekonomi Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre, toplam 444 reaktör yaklaşık 390 bin megawattlık elektrik üretiyor. Dünya elektrik üretiminin yüzde 17’si, Avrupa’da ise yüzde 31’i nükleer enerjiden karşılanıyor.

Avrupa da nükleer yöneliyor

Avrupa’nın birçok ülkesinde nükleer enerjiyle ilgili tartışmalar son zamanlarda yeniden alevlenmiş durumda. AB'nin doğalgaz ve petrole olan bağımlılığın azaltılması için, nükleer enerjiye ağırlık verilmesini isteyen sesler yükseliyor.

AB üyelerinden İtalya, 22 yıl önce yapılan bir referandumun ardından nükleer enerjiden vazgeçen ilk Sekizler Grubu ülkesi olmuştu. Ancak muhafazakâr Başbakan Silvio Berlusconi’nin enerji politikasında değişiklik yapması sonucu, 2013 yılına kadar her biri bin 800 megawatt kapasiteye sahip 4 ya da beş nükleer santralın kurulması planlanıyor.

İngiltere’den yeni yatırımlar

Avrupa’da nükleer enerjiyi sivil amaçlar için yaygın bir şekilde kullanan ülkelerin başında İngiltere geliyor. İlk nükleer santralin 1956 yılında hizmete girdiği İngiltere’de, günümüzde faaliyette bulunan 19 reaktör, elektrik ihtiyacının yüzde 15’ini karşılıyor. Petrol fiyatlarının artması ve iklimdeki değişiklik nedeniyle, İngiltere nükleer enerjiye yatırım yapmayı sürdürüyor.

Fransa ise elektrik ihtiyacının yüzde 77’sini nükleer santrallerden karşılıyor. 1973 yılında yaşanan petrol krizinin ardından nükleer enerjiye yatırım yapan Fransa'da 59 nükleer santral inşa edildi. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, ayrıca nükleer teknoloji ihracatı için de yoğun çaba harcıyor.

Doğu ve Orta Avrupa

Rusya’dan alınan petrol ve doğalgaz olan bağımlılığı azaltmak için Doğu Avrupa ülkeleri de nükleer enerjiye yatırım yapıyor. Enerji ihtiyacının yüzde 95’ini Rusya’dan karşılayan Bulgaristan, güvenlik gerekçesi ile kapatılan Sovyet yapımı Kozloduy nükleer santralinin iki reaktörünü yeniden devreye sokma kararı aldı.

Çek Cumhuriyeti de, nükleer enerjiye sıcak bakıyor. Almanya ve Avusturya sınırından yaklaşık 100 kilometre uzaklıktaki Temelin nükleer santraline iki ila dört yeni ünitenin eklenmesi planlanıyor.