1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya terör konusunda bölündü

Monika Dittrich/DW13 Şubat 2007

70’li yıllarda Almanya’da eylemlerini sürdüren, kısa adı RAF olan Kızıl Ordu Fraksiyonu’nun ikinci kuşak yöneticilerinden Brigitte Mohnhaupt hapisten salıverilecek. 24 yılını demir parmaklıklar ardında geçiren Mohnhaupt arkadaşları ile birlikte Federal Başsavcı Siegfried Buback ve Dresdner Bank Başkanı Jürgen Ponto’yu öldürmek, ayrıca Alman İşverenled Sendikası Başkanı Hanns-Martin Schleyer’in kaçırılıp öldürülmesini organize suçlarından 1985 yılında beş kez ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı. Stuttgart Yüksek Eyalet Mahkemesi, Mohnhaupt’un şartlı olarak serbest bırakılması yönünde karar aldı. Buna göre Mohnhaupt birkaç hafta içinde özgür olacak. Serbest b

https://p.dw.com/p/AZm4

�rakma kararının, Federal Almanya Cumhuriyeti’nin, teröristlere ve terörizme karşı bilinçli üstünlüğünü ortaya koyduğu değerlendirmeleri yapılıyor. DW’den Monika Dittrich’in konuya ilişkin yorumu...

Brigitte Mohnhaupt, terörist olarak kanlı bir iz bıraktı arkasında. Şehir gerillacılığı yapan Kızıl Ordu Fraksiyonu RAF’ın 70’li yıllardaki yöneticilerinden biri olarak hiçbir konuda vicdanı sızlamadı. Ve de Federal Almanya’nın belki de en ağır siyasi bunalımlarından birinin ortaya çıkmasından sorumluydu.

Bu eylemlerin hiçbirisi için özür dilemedi şimdiye kadar. Pişmanlık da duymadı. Ama buna rağmen eski terörist Mohnhaupt’un 24 yıl hapisten sonra birkaç hafta içinde serbest bırakılacak olması doğru alınmış bir karardır, çünkü bir hukuk devletini belirleyen noktalardan biri, soğukkanlı karar verebilmesidir, kararlarını yasalar ışığında almasıdır. Ve bunu yaparken de intikam, ya da acı gibi duyguların rol oynamaması belirleyicidir. Stuttgart’taki Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin de, Almanya’da son günlerde hararetli bir tarzda sürdülen ve pişmanlık ve af duygularının belirlediği tartışmadan etkilenmemiş olması sevindiricidir.

Hukukun temel anlayışlarından birisi de, ömür boyu hapse mahkum olanların ve canilerin bile belirli asgari bir sürenin dolmasından sonra serbest bırakılma şanslarının doğmasıdır. Her mahkumun bu yönde müracaatta bulunma hakkı vardır. Affedilmek değildir burada sözkonusu olan! Serbest bırakma kararında yegane kriter, mahkumun toplum için hala bir güvenlik rizikosu taşıyıp taşımadığı olmalıdır. Stuttgart’taki mahkemenin yargıçları Brigitte Mohnhaupt’un artık tehlikeli olmadığından yola çıkıyor. Nitekim 1998 yılında RAF örgütünün dağıtılmasına bizzat kendisi ön ayak olmuştu.

Ve eski bir teröristin bizim hukuk sistemimizde özel muameleye tabi tutulmaması da iyiye işaret! Özellikle RAF üyeleri, savaş tutsağı olarak muamele görmek ve böylece Alman devletine olan tiksintilerini bir kez daha vurgulamak istediklerinden, hukuk devletinin tam da bu noktada tuzağa düşmemesi de doğru bir tavırdır.

Hapis yatmakta olan diğer RAF teröristi Christian Klar’ın konumu ise başka. O henüz asgari hapis süresini doldurmadı ve Cumhurbaşkanı’ndan affedilmesini istedi. Burada sözkonusu olan hukuki bir karar değil, Almanya Cumhurbaşkanı Horst Köhler’in takdirine kalmış bir karardır. Ve işte bu noktada ahlaki kategori olan pişman olma konusu rol oynayabilir.

Christian Klar da şimdiye kadar işlediği suçlar için özür dilemedi. Bu yüzden Cumhurbaşkanı Köhler, toplumun bu konudaki duygusal durumu ile, zarar gören kurban yakınlarının acısı ve mahkumun özgürlüğüne kavuşması talebini terazinin kantarına vurarak, takdiri bir karar almak zorunda. Ama herşeyin ötesinde, sistemin eski düşmanlarının af talebinde bulunmaları bile, devletin zaferi anlamına gelmiyor mu?