1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'da Türk basını tartışıldı

14 Nisan 2011

Deutsche Welle’nin Bonn kentindeki merkezinde “Türkiye: Avrupa’ya giden yolda medya düzeni” konulu bir panel düzenlendi. Panelde Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin sorular öne çıktı.

https://p.dw.com/p/10t8R
Fotoğraf: picture-alliance / dpa/dpaweb

Türkiye, gazetecilere yönelik baskıların arttığı yönündeki eleştirilerin odağında. Strasbourg’da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Genel Kurulu’nda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’de basın özgürlüğü üzerinde baskıların olduğuna dair iddiaların gerçeği yansıtmadığını savundu. Avrupa Konseyi ise Türkiye’nin de verdiği onay doğrultusunda, durumu yerinde incelemek için bir heyet göndermeye hazırlanıyor. Türkiye’deki medya yapısı, Deutsche Welle’nin Almanya’nın Bonn kentindeki merkezinde Deutsche Welle Akademisi tarafından düzenlenen Medya diyaloğu panelinde de ele alındı. “Türkiye: Avrupa’ya giden yolda medya düzeni” başlığıyla düzenlenen panele tanınmış gazeteciler Oktay Ekşi ile Haluk Şahin’in yanı sıra Almanya’dan da Federal Meclis Eski Başkanı Rita Süssmuth ile çeşitli bilim adamları, gazeteciler ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

Türkiye’de basın özgürlüğüne ilişkin tartışmaların alevlendiği bir dönemde Deutsche Welle Akademisi tarafından düzenlenen panelde, Türk medyasının yapısal sorunları, Türkiye'de gazetecilerin çalışma koşulları ve bu koşulları belirleyen yasal düzenlemeler ele alındı. Deutsche Welle Akademisi Müdürü Gerda Meuer, ilkinde Rus medyasının ele alındığı medya diyaloğu toplantılarında bu sene Türk medyasına yer verilmiş olmasının nedenini şu sözlerle açıkladı: “Türkiye, Almanya’nın çok önemli bir ortağı ve Avrupa Birliği’ne üyelik müzakereleri çerçevesinde de büyük rol oynuyor. Bu tür tartışmalarla neredeyse Avrupalı komşumuz olarak addedilebilecek Türkiye’ye yakınlaşmamızın çok önemli olduğunu düşünüyorum.”

"Türkiye'yi AB'den dışlamak yanlış"

Federal Meclis Eski Başkanı Prof. Dr. Rita Süssmuth, medeniyetler çatışmasının engellenmesi gerektiğini, bu bağlamda karşılıklı diyaloğu geliştirmek için medyaya önemli bir görev düştüğünü söyledi. Modernleşme sürecinden geçen Türkiye’nin değiştiğini belirten Süssmuth, peşin hükümlerle Türkiye’yi Avrupa Birliği’nden dışlamanın yanlış olacağını savundu. Ancak toplantıda esas öne çıkan konu Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin tartışmalardı. Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi ve gazeteci Haluk Şahin, özellikle gazeteci Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanması ile ortaya çıkan durumun üzücü olduğunu belirtti.

Şahin, “Bu iki tutuklamadan sonra müthiş bir tepki uyandı hem meslek kamuoyunda, hem Türkiye’de hem de dünya meslek kamuoyunda ama olaya sadece o gözle bakmak zorunda değiliz. Basın özgürlüğü sadece iyi gazeteciler için var olan bir şey değildir. Basın özgürlüğü aynı zamanda yaramaz sayılabilecek gazetecileri korumak için de vardır ki bir anlamı olsun. Bir ülkede eğer sabahın erken sayılabilecek saatlerinde 10 gazetecinin evi basılabiliyor ve o 10 gazetecinin bilgisayardaki ve evindeki bütün notlarına el konulabiliyor, bütün kaynakları ortaya çıkarılabiliyor, bütün özel ilişkileri ortaya dökülebiliyor ise o ülkede basın özgürlüğü açısından ciddi bir sorun var demektir" dedi.

Fikret İlkiz katılamadı

Deutsche Welle Akademisi’nin düzenlediği “Türkiye: Avrupa’ya giden yolda medya düzeni” toplantısının katılımcıları arasında bulunan basın hukuku uzmanı ve Ahmet Şık’ın avukatı Fikret İlkiz ise duruşmalardan dolayı toplantıya katılamadı. İlkiz, gönderdiği video mesajında Türkiye’de gazetecilerin Türk Ceza Kanunu ve diğer yasalar yüzünden cezalandırma riski altında çalıştığını, bu nedenle gazetecilerin “oto sansür” uygulamaya başladığını ifade etti. Hürriyet gazetesi eski Başyazarı ve Basın Konseyi eski Başkanı Oktay Ekşi de iki önemli soruna işaret etti: “Biri dışarıdan gelen tehditler. Yani yasa, yasaların kötüye yorumlanması ve gazetecilerin inanılmayacak sayıda soruşturma hedefi olması vs…Bu siyasi kadrolardan, siyasi güçten gelen baskı ve sorun. İkincisi, aslı belki de üzerinde uzun zamandır hiç konuşulmayan, Türkiye’de istihdam politikası ve ondan kaynaklanan sorun. Bu ne demek? Türkiye’de gazetecilerin ortalama sayısı 90 bin, yani yazılı basında, elektronik basında ve internet dünyasında. Bu 90 bin kişinin 75 bini hiçbir sosyal güvence olmadan bu görevi yapıyor.”

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT)’in verilerine göre Türkiye’de 57 gazeteci cezaevinde, yaklaşık bin kadar davada ise gazeteciler tutuklanma riski ile karşı karşıya. Cezaevindeki gazetecilerin sayısının artması Avrupa Konseyi’ni de harekete geçirdi. Konsey’in Genel Sekreteri Thorbjörn Jagland, basın özgürlüğüne ilişkin durumu incelemek üzere bir heyetin Türkiye’ye gönderileceğini, Türk hükümetinin de buna onay verdiğini açıkladı.

© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Başak Özay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu