Almanya'daki Türkler de izliyor

Berlinli Berrin Alpeck,endişeli olmasına rağmen yine de şu günlerde Türkiye’de olmak istediğini söylüyor. Berlin'de şirketlere danışmanlık yapan Alpeck, protestoların devam ettiği kentlerdeki yakınları ve akrabaları ile sık sık telefonlaştığını anlatıyor.

Alpeck, "Benim arkadaş çevrem ve akrabalarım da sokaklara çıkıyor. Eğer yapabiliyorlarsa gündüzleri normal bir şekilde çalışıyorlar, akşamları da protesto gösterilerine katılıyorlar" diyor.

İnsanların öfkesini anladığını dile getiren Alpeck, "İnsanlar özgürlükleri ve demokratik hakları için sokaklara çıkıyor. Türkiye’deki insanlar, kendilerini gözetim altında ve kısıtlanmış gibi hissediyor" ifadelerini kullanıyor.

Bu duyguları iyi anladığını ifade eden Berlinli Ufuk Yaltıraklı da Türk medyasını örnek gösteriyor. Protestoların başlangıcında Türk televizyonlarında yaşanan olaylarla ilgili haberlere yer verilmediğine işaret eden Yaltıraklı, birçok medya organının baskı korkusuyla otosansür uyguladığı değerlendirmesinde bulunuyor: "Amerika’dan CNN protestolarla ilgili haber aktarırken, aynı saatlerde Türkiye’deki CNN Türk hayvanlarla ilgili bir belgesel yayınlıyordu. Bu çok ironik."

Protestoların yaşandığı günlerde İstanbul’da bulunan Almanya Türk Toplumu adlı derneğin başkanı Kenan Kolat da olayları doğrudan takip etme fırsatına sahip olmuş. Kolat, yaşadıklarını ve gördüklerini Deutsche Welle’ye şöyle anlattı: "Üç – dört gün İstanbul’daydım, çok şey yaşadım. Hayatlarında ilk kez bir protesto gösterisine katılan on binlerce insan barışçıl bir protesto için sokaklara dökülmüştü."

Sokaklara marjinal grupların değil, halkın çıktığını belirten Kolat, İstanbul’da yaşananların kendisine Almanya’daki Stuttgart 21 protestolarını hatırlattığını söyledi. Stuttgart’taki ana tren garının yıkılma projesine karşı başlatılan ve haftalar süren protestoyla İstanbul Gezi Parkı’ndaki eylemlerin benzerlikler taşıdığını ifade eden Kenan Kolat, polisin sert müdahalesinin ardından protestoların Erdoğan’ın sert tutumuna ve hükümetin son dönemdeki uygulamalarına yöneldiğine dikkat çekti.

Kolat, protestoculara karşı sert bir tutum izleyen polisin biber gazı ve tazyikli su kullanmasını ise kınayarak “Biber gazından ben de etkilendim. Biber gazı yüzünden nefes alamıyordum“ dedi. Kenan Kolat’la birlikte İstanbul’da bulunan Almanya Türk Toplumu derneğinin başkan yardımcısı Hilmi Kaya Turan da bacağına isabet eden biber gazı kutusu nedeniyle yaralanmış. Avrupa Birliği ve Alman hükümetinden Erdoğan’a karşı bu konuda daha net ifadeler kullanmasını talep eden Kolat, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın polis şiddetine maruz kalanlardan özür dilemesinin yeterli olmadığını söyledi.

Berlin Türk Cemaati Başkanı Bekir Yılmaz da Türkiye’de yaşanan şiddet olaylarından endişeli. Protestoları sol ve muhalif grupların yüzde 50 oy oranı ile seçilmiş hükümeti devirmek için kullandığını ifade eden Yılmaz, öte yandan protestoların barışçıl başladığını ancak polisin sert müdahalesi sonrası bazı grupların olayları kışkırttığını savundu: "Bir Başbakan olarak sürekli uzlaşmadan uzak bir noktada duramazsınız. Yüzde 50 oy oranıyla seçilmiş olsanız da toplumun barışçıl bir şekilde yaşayabilmesi için bütün grupları dinlemeniz, kulak vermeniz gerekir."

©Deutsche Welle Türkçe

Diana Peßler / Hülya Schenk

Editör: Beklan Kulaksızoğlu