1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya’dan 50 milyar euroluk teşvik paketi

4 Aralık 2008

Alman hükümeti resesyona giren ekonomide tüketimi canlandıracak bir dizi önlem içeren ekonomik taşvik paketini Federal Meclis’e sundu. Paket, başta muhalefet olmak üzere yetersiz olduğu gerekçesiyle eleştiriliyor.

https://p.dw.com/p/G94T
Fotoğraf: AP

Ekonomik teşvik paketi, yalnızca muhalefet partileri değil koalisyon partilerinin temsilcileri tarafından da eleştiriliyor. Eleştirilerin başında, paketin yetersiz ve dar bütçeli olduğu görüşü geliyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Maliye Bakanı Peer Steinbrück ise önce mevcut paketin sağlayacağı sonuçların gözlenmesini öneriyorlar.

Avrupa Birliği, her üye ülkenin milli gelirinin yüzde 1,2’sini, küresel kriz karşısında durağanlaşan tüketimi canlandırmak amacıyla kullanılmasını öneriyor. Alman hükümeti, gündemdeki ekonomik teşvik paketinin AB’nin önerisine uygun olduğunu savunuyor.

Ekonomik teşvik paketinin yürürlüğe girebilmesi için Federal Meclis’in ardından Federal Konsey tarafından da onaylanması gerekiyor. Ancak Federal Konsey’i meydana getiren eyalet yönetimlerinin paket karşıtı tavrı, yasanın yürürlüğe girebilmesini zorlaştırıyor. Eyalet başbakanları, paketten eyaletlerin payına düşen masrafların azaltılmasını talep ediyor. Muhaliflerin başını Hristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CSU) iktidarda olduğu Bavyera eyalet yönetimi çekiyor.


“Teşvik programları bir şey kazandırmaz”

Berlin’den Brüksel’e kadar bütün Avrupa başkentlerindeki politikacılar iki ay öncesine kadar ‘resesyon’ ve ‘teşvik programı’ gibi kavramları kullanmaktan özenle kaçınıyordu. Euro bölgesindeki 15 ülkede de ekonomik faaliyet hacminin daralmaya, felaket haberlerinin de artmaya başlamasından sonra, bankaları kurtarma operasyonu başlatan Avrupa Birliği şimdi de milyarlarca euroluk konjonktürü teşvik paketi hazırlıyor.

Peki, bu doğru olur mu? Kiel’deki Dünya Ekonomisi Araştırmalar Merkezi’nden Profesör Joachim Scheide, ‘teşvik programları bir şey kazandırmaz’, diyor ve ekliyor: ‘Tecrübeler bu gibi programlardan geriye daha fazla borç ve daha yüksek vergilerden başka bir şey kalmadığını ve devlet eliyle yapılan teşviklerin ekonomiye zarar verdiğini gösteriyor.’ Profesör Scheidt önce en acil soruna el atılıp, bankalardaki kredi akışını engelleyen tıkanıklığın giderilmesi gerektiği görüşünde.


Keynes’in 72 yıllık tezleri

Alman uzman, küresel resesyona karşı John Maynard Keynes’in 72 yıl önce ortaya attığı tezlerin ısıtılıp yeniden gündeme getirilmesini yanlış buluyor. Keynes 1936 yılında kriz dönemlerinde devletin borçlanmasını tavsiye etmişti. İngiliz iktisatçı, kamunun yol ve konut gibi alanlara yoğun yatırım yapıp vergileri düşürmesinin istihdamı ve tüketicinin daha fazla para harcama eğilimini arttıracağını savunmuştu.

Hamburg’daki Dünya Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü’nün Başkanı Thomas Straubhaar Kielli meslektaşı Scheide’nin aksine, bu gibi kritik resesyon dönemlerinde teşvik tedbirlerine başvurulmasını doğru buluyor. Bütçe açığının geçici olarak artmasına katlanılabileceği, ancak canlanma döneminde bu açığın kapatılması gerektiğini belirten Straubhaar, ‘Almanya milli gelirinin en az yüzde birini altyapı yatırımlarına harcamalıdır, AB bünyesindeki teşvik programının başarılı olması da, koordineli vergi indirimi gibi mali tedbirlerle beslenmesine bağlı’, diyor.

“Kamu yardımları gelişigüzel dağıtılmasın”

Hamburglu bilim adamı kamu yardımlarının gelişigüzel dağıtılmayıp vergi ve harçların düşürülmesini, önceden planlanan ama çekmecelerde bekletilen yatırım projelerinin de öne alınmasını tavsiye ediyor. Ulaşım ağının modernizasyonu ile orta ve yüksek eğitim reformu için gerekli kaynağın şimdiden devreye sokulması da Straubhaar’ın önerileri arasında.

Profesör Joachim Scheide’ye göre resesyondan kurtulmak için yatırımların artması, daha fazla yatırım yapılması için de önce bankaların krizden kurtarılması gerektiğine işaret ediyor. Alman uzman faizlerle ve petrol fiyatındaki düşüşün yatırımlar açısından son derece önemli bir fırsat olduğunu da sözlerine ekliyor.