1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Altılı Görüşmeler yeniden başladı

Daniel Scheschkewitz/DW, Ajanslar8 Şubat 2007

ABD, Japonya, Rusya, Güney Kore ve Çin, yaklaşık üç yıldır Altılı Görüşmeler adı verilen müzakere turlarıyla Kuzey Kore yönetimini nükleer programında uluslarası toplumun uyarılarını dikkate alması için çaba harcıyor. Altılı Görüşmelerin yeni turu, uzun bir aradan sonra bugün Çin’in başkenti Pekin’de başladı.

https://p.dw.com/p/AZVj
Pyöngyang, Ekim 2006'daki nükleer denemeyle atom bombası sahibi olduğunu resmen ilan etti.
Pyöngyang, Ekim 2006'daki nükleer denemeyle atom bombası sahibi olduğunu resmen ilan etti.Fotoğraf: AP

Kuzey Kore’nin nükleer programıyla ilgili olarak Çin'in ev sahipliğinde Pekin'de düzenlenen Altılı Görüşmeler tekrar başladı. 2003 yılında başlayan Altılı Görüşmeler’in beşinci turunun üçüncü aşamasına Çin, ABD, Rusya, Güney Kore, Kuzey Kore ve Japonya'nın bakan yardımcısı düzeyindeki temsilcilerinin başkanlığındaki heyetler katılıyor.

Çin heyeti başkanı ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Wu Dawei Diaoyutai, açılış töreninde, toplantının daha önce hazırlanan ortak bildirinin hayata geçirilmesi ve Kore yarımadasının nükleer silahlardan arındırılması için iyi bir başlangıç olması yönündeki arzusunu dile getirdi. 2005 yılında hazırlanan ortak bildiri kapsamında Kuzey Kore ekonomik yardım ve güvenlik garantisi karşılığında nükleer programından vazgeçmeyi kabul etmişti.

Nükleer deneme dönüm noktası oldu

Uluslararası toplumun protesto ve uyarılarına rağmen 9 Ekim 2006 tarihinde, Güney Kore’nin başkenti Seul’ün 300 kilometre kuzeyinde yapılan nükleer deneme, Kuzey Kore ile yıllardır devam eden nükleer ihtilafta dönüm noktası oldu. Kuzey Kore’nin ateşlediği atom bombası, Hiroşima’ya atılandan yaklaşık 10 kat daha zayıf ve bin ton dinamit (TNT) patlayıcı gücündeydi. Pyöngyang yönetiminin ilk denemenin ardından, daha yüksek patlama gücüne sahip ikinci bir bombayı ateşleme hazırlıklarına giriştiği yolunda bilgiler yoğunlaştıysa da ikinci deneme gerçekleşmedi.

Kuzey Kore’nin komünist yönetimi, 2005 yılının Şubat ayında savunma amacıyla nükleer silah geliştirdiğini ilan ettiğinden atom bombası denemesi aslında uluslararası çevreler açısından bir sürpriz olmadı. Pyöngyang, Amerika Birleşik Devletleri tarafından tehdit edildiğinden nükleer silahlanma yolunu seçmek zorunda kaldığını duyurdu. ABD Başkanı George Bush, 2002 yılının Ocak ayında yaptığı Ulusa Sesleniş Konuşması’nda Irak ve İran ile birlikte Kuzey Kore’yi de ünlü “şer mihveri”ni meydana getiren ülkeler arasında saydı; birçok siyasi gözlemciye göre Bush böylece Kuzey Kore’nin nükleer programını geliştirebilmesi için gerekçe sunmuş oldu.

Nükleer kapasite tam olarak bilinmiyor

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu müfettişlerine 2003 yılından bu yana, başta Yongbyon’daki gizli tesisler olmak üzere, Kuzey Kore’nin nükleer kuruluşlarında denetim imkanı tanınmadığından, Pyöngyang’ın sahip olduğu nükleer silahların kapasitesi tartışma konusu oldu. Uzmanlar, Kuzey Kore’nin elinde bulunan nükleer malzemenin bir düzine kadar küçük ve orta şiddette patlama gücüne sahip atom bombası imal edebilecek düzeyde olduğunu savundu. Bu bombaların nükleer başlık olarak roketlere monte edilemeyecek özellik taşıdığına da dikkat çekildi. Kuzey Kore’nin hazırladığı nükleer silahların tamamının, muhtemel bir savaş sırasında uçak ya da gemilerle nakledilmesi gereken sınıfta değerlendirildiği belirtildi.

Buna karşılık Kuzey Kore yönetiminin tutumu, özelikle nükleer silahların yayılması açısından tehlike arz ediyor. Siyasi gözlemcilere göre ekonomik sıkıntı içindeki Kuzey Kore’nin uygun ücret karşılığında sahip olduğu nükleer malzeme ya da bilgi birikimini İran gibi üçüncü ülkelere hatta terör örgütlerine devretmesi kuvvetli bir ihtimal... Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin aldığı 1718 sayılı kararla Kuzey Kore yönetimine karşı gösterilen sert tepki ve kararla getirilen yaptırımların ardında, özellikle nükleer bilgi ve malzemenin yayılması kaygısı etkili oldu.

ABD: "Tüm tarafların katılımı gerekli"

Görüşmelerde, Amerikan heyetine başkanlık eden Dışişleri Bakan Yardımcısı Christopher Hill, görüşmelerin beşinci turunun üçüncü aşamasındaki toplantıların çok önemli olduğunu söyledi. Hill, toplantılarda resmi ve tüm tarafların ciddiye alabileceği bir sonuca varılmasının amaçlandığını ifade ederek, görüşmelerin dördüncü turunda hazırlanan ortak bildirinin hayata geçirilmesi için yalnızca ABD ve Kuzey Kore'nin değil, altı tarafın katılımına ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.

Bu arada Hill, ABD ve Kuzey Kore arasında geçen ay Pekin'de yapılan görüşmelerde ABD'nin enerji yardımı karşılığında, Pyongyang yönetiminin nükleer programından vazgeçmesi konusunda anlaşmaya varıldığı ve bir anlayış muhtırası imzalandığı şeklindeki haberleri yalanladı, bu aşamadaki görevin, gelecek birkaç gün içinde olumlu sonuçlar elde etmek olduğunu ifade etti.