1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“Amaç kiliselerle eşit sayılmak”

Jülide Mollaoğlu/DW28 Eylül 2006

Almanya Federal İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble’nin davetiyle Berlin’de gerçekleştirilen İslam Zirvesi’nin katılımcıları arasında Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Diyalog Sorumlusu Bekir Alboğa da vardı. Alboğa ile Jülide Mollaoğlu konuştu.

https://p.dw.com/p/AZgj
Alboğa, amaçlarının Müslümanların kiliseler ve Yahudi cemaatleri ile eşit şartlara ulaşması olduğunu söylüyor.
Alboğa, amaçlarının Müslümanların kiliseler ve Yahudi cemaatleri ile eşit şartlara ulaşması olduğunu söylüyor.Fotoğraf: AP

Berlin hükümeti, İslam Zirvesi ile bir ilke imza attı. Zira, Almanya tarihinde ilk kez gerçekleşen Zirve’nin hedefi, Müslümanlarla doğrudan diayalogdu. Zirve’nin somut sonuçları ancak iki yıl sonra, oluşturulan çalışma grupları çalışmalarını tamamladıktan sonra elde edilecek. Merkezi Almanya'nın Köln kentinde bulunan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Diyalog Sorumlusu Bekir Alboğa, DİTİB olarak amaçlarını ve beklentilerini anlattı...

İslam Zirvesi, Alman hükümeti ile Müslümanlar arasında diyaloğun oluşması yönünde atılan ilk adımdı. İki yıllık bir çalışma sürecinden söz ediliyor. Bu iki yılın sonunda istenenler elde edilecek mi?

Alboğa: Bu tamamen toplantıya katılan arkadaşların çabalarına bağlı. Tabii Almanya’nın hedefi ‘Alman İslamiyeti’ yaratmak. Bunu söylemekten de çekinmiyorlar. Bizim de amacımız Almanya’daki Müslümanlar olarak, kiliselerle ve Yahudi cemaati ile eşit şartlara ulaşmak. Ancak bu amacımızı ne oranda gerçekleştirebileceğimize dair henüz bir işaret verilmiş değil Almanlar tarafından... Yani ucu açık bir süreç söz konusu.

Müslüman örgütlerin hedefi nedir? Mesela dini bir cemaat olarak tanınarak kiliseler gibi vergilerden pay almak mı veya Müslümanlara yönelik önyargıları ortadan kaldırma yönünde çalışmalar yapmak mı?

Alboğa: Her ikisi de. Çünkü bizden çok büyük işler bekleniyor. Biz de uyumu desteklemek için çalışmalar yapıyoruz. Ancak başarılı bir çalışma yapmak, maddi imkanlara da bağlı. İkincisi, biz burada bir çok proje gerçekleştirmek istiyoruz; hem uyumu hem de barışı destekleyici anlamda. Bunun için kadrolara ihtiyacımız var, bunların finanse edilmesi gerekir. Üçüncü önemli nokta ise şu: Artık Almanların, Müslümanların rahatsız edici bir unsur oldukları düşüncesinden kurtulmaları gerekiyor.

Müslümanların da bir çatı altında toplanarak, gerektiğinde danışılacak bir kurum oluşturulması isteniyor. Alevilerle Sünniler veya Türklerle Arapların aynı kurumda bir araya gelmesi nasıl mümkün olur?

Alboğa: Basın toplandısında da dile getirdim: Almanya’da şu anda önemli bir gelişme var. DİTİB’in liderliğinde, gerek İslam Kültür Merkezleri Birliği, gerek Müslümanlar Merkez Konseyi, gerek İslam Şuraası Almanya, bir araya gelerek ortak basın açıklamaları yaptı. Alman kamuoyuna şu sinyal verildi: Muhatabımız yok deyip durmayın, muhatabınız var. Diğer örgütler, bugüne kadar DİTİB’in yaptığı çalışmalardan ikna olduklarını bölertirek, “DİTİB’in şemsiyesi altında bu çalışmaları yürütmek istiyoruz,” dedi. Alevilere gelince, Cem Vakfı ve Ehl-i Beyt örgütü bizlerle çalışmak istediklerini birkaç kere deklare etti.

İslam dini dersleri de gündemde olan bir konu. İslam derslerinin Almanca verilmesi isteniyor, ama Müslüman örgütler, bu dersleri Alman hükümetinin veya eyaletlerin yetkisine bırakmaya razı mı?

Alboğa: Bizim için önemli olan müfredat ve müfredat ile ders kitaplarını, eyalet kültür bakanlıkları ile birlikte hazırlamamız, öğretmen adaylarını birlikte seçmemiz. Almanya’da İslam dersini verecek öğretmenleri yetiştirecek fakülteler yeterli değil henüz.