1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Amerikan usulü başkanlık yarışı

Carsten Schmiester/DW12 Şubat 2007

2008’de ABD olağan dışı bir başkanlık yarışına sahne olacak. Gelecek yılın Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimi için propaganda dönemi şimdiden başladı. Uzmanlara göre Amerikan tarihinde ilk kez seçim kampanyalarının maliyeti bir milyar doları aşacak.

https://p.dw.com/p/AZVR
Demokrat Parti'nin güçlü adaylarından Obama, İslami bir okula gittiği için eleştiriliyor.
Demokrat Parti'nin güçlü adaylarından Obama, İslami bir okula gittiği için eleştiriliyor.Fotoğraf: AP

4 Kasım 2008’de yapılacak ABD başkanlık seçimine daha çok var ama başkanlık yarışı şimdiden Amerikan siyasi medyasının öncelikli konuları arasına girdi. Startın bu kadar erken verilmesinde Amerikan seçim sisteminin özellikleri rol oynuyor. Amerikan demokrasisinde başkan adayları partileri tarafından belirlenmiyor ve partili rakipleri arasından sıyrılmak için çetin bir ön eleme sınavından geçiyor.

Ön seçimlerin başlamasına ise bir yıldan az zaman kaldı. Demokrat Parti’de yarışın Hillary Clinton ile Barak Obama arasında geçeceği tahmin edilirken, Cumhuriyetçi Parti’de henüz sivrilen isim yok. Cumhuriyetçi seçmenin, Hillary Clinton’u saf dışı bırakma ihtimali en yüksek adayda karar kılması bekelniyor.

Yarışın sonu açık

2008 yılı ABD için olağan dışı bir başkanlık seçimine sahne olacak. Bunun ilk nedeni, Beyaz Saray’da sekizinci yılını dolduracak olan ABD Başkanı George W. Bush’un Amerikan Anayasası’na göre yeniden adaylığını koyamayacak olması. İkincisi ise, Bush’un yardımcısı Dick Cheney’in başkanlık yarışına katılmayacak olması.

2008’de başkanlık kredisi olmayan adaylar çekişecek. Yani yarışın sonu tamamen açık. ABD on yıllardır böyle bir başkanlık kampanyasına sahne olmamıştı. Aday adaylarının bu kadar fazla olması da bundan. 19’u Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti’den olmak üzere toplam 60 aday, George Bush’un halefi olmak için çaba harcayacak.

Bütün adaylar uzun seçim kampanyası için bağış toplama telaşında. Uzmanlara göre Amerikan tarihinde ilk kez olmak üzere propaganda kampanyalarının toplam maliyeti bir milyar doları aşacak. Siyaset bilimci Terry McAuliffe’ye göre siyasi partilerin çok sayıda aday arasından başkan adaylarını belirleyecekleri ön seçimlerin 2008 yılının ilk ayına sıkıştırılacak olması da Ammerikan seçim tarihinin ilkleri arasında yer alıyor.

Rekor masraf

McAuliffe, “Ön seçim takvimi hiç bu kadar dar bir süreye sıkışmamıştı. Kaliforniya, Michigan, İllinois, New Jersey, İowa, Nevada, New Hempshire ve Güney Carolina eyaletlerinde ön seçim maratonu Ocak ayı ortasında başlayıp on gün zarfında tamamlanmış olacak. En geç 5 Şubat’ta da başkan adayları belirlenmiş olacak,” diyor.

Bu ani startın pratikteki anlamı, adayların çok daha önceden yola koyulup eyalet eyalet dolaşmayıp birden fazla ekiple aynı zamanda çeşitli yerlerde propaganda çalışması yapmak zorunda kalacak olmaları. Bunun kampanya masraflarını artıracağını söyleyen seçim uzmanı McAuliff televizyondaki reklam spotlarının da genel kampanya stratejisinin sadece bir parçası olduğunu belirtiyor.

McAuliff'e göre, “Adaylara danışmanlık yapıp bütçelerini yönetinler televizyona ne kadar para ayıracaklarını düşünmek zorundalar. Seçmenle doğrudan irtibat kurma imkanları gelişti. Seçmene yerinde hitab etmek ya da internet yoluyla ona ulaşmak mümkün. Cumhuriyetçiler son seçim kampanyasındaki başarılarını buna borçluydular. Örneğin kiliselerde. Her Pazar ayininde eşcinsel evlilik ve kürtaja ver yansın edilmesi Cumhuriyetçiler’i zafere taşıdı.”

Karalama kampanyaları

Bu kez de karalama kampanyaları olacağı kesin. Bundan dört yıl önce ABD Başkan Bush’un partisi, Vietnam gazisi ve pasifist John Kerry’ye, “Amerika savaş zamanında vatan hainlerine güvenebilir mi?” şeklindeki reklam spotlarıyla çamur atmıştı.

Seçim araştırmacısı Stepehne Ansolabehere, seçmenin tabii ki bu soraya “hayır" cevabını verdiğini ve Kerry’nin kendini savunmak zorunda kaldığını hatırlatıyor: “Rakibinin sözlü saldırılarına karşılık veremeyen aday zayıf sayılır. Karalama kampanyasından kurtulmanın tek çaresi, siyasi rakibe karşı atağa geçmek.”

Şahsi karalamaya dönüşen seçim kampanyalarının doruk noktası başkanlık seçiminden kısa süre önce tamamlanan büyük parti kongrelerinde yaşanır. Ama bu kez adayların şahsına dil uzatmalar çok erken başladı.

"Göbek adı Hüseyin..."

Demokrat Parti’nin parlayan yıldızı Barak Obama göbek adı Hüseyin olduğu ve radikal İslamcı bir okula gittiği gerekçesiyle eleştiriliyor. Hillary Clinton da alaya alınmaya başladı. Reklam spotlarından birinde Clintonlar devrinin kapandığından söz ediliyor.

Amerikan usulü seçim kampanyası demek, siyasi bakımdan hayatta kalma mücadelesi demek. Bu mücadeleyi de alınganlık hislerini en iyi körleten ve cüzdanı en kalın olan kazanabiliyor.