1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Analiz: Erdoğan’ın BES açıklaması ne anlama geliyor?

8 Eylül 2020

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın pazartesi günkü konuşması, özel emeklilik fonlarında birikim yapan vatandaşları tedirgin etti. Devletin özel sigorta birikimlerini kredi olarak dağıtması mümkün mü? Erdal Sağlam’ın analizi

https://p.dw.com/p/3iAPn
Türkei Präsident Erdogan
Fotoğraf: Reuters/Presidential Press Office

Varlık Fonu’nu büyütmeye çalışan iktidar, kamuya ait sigorta şirketlerini de birleştirerek Fon bünyesine aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın bu kararı açıklarken yaptıkları abartılı açıklamalar; sigorta sektörünü, özellikle de emeklilik sigortası bulunan vatandaşları tedirgin etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Fon tutarı 154 milyar liraya ulaşan bireysel emeklilik sisteminde yapılacak atılımlarla reel sektöre uzun vadeli ve düşük vadeli kaynak sağlanabilecektir” sözleri bu tedirginliğin kaynağını oluşturdu. Sosyal medyada “devletin özel emeklik fonlarına el koyacağı”na kadar varan yorumlara neden oldu. Gördüğümüz kadarıyla kararın asıl amacı, bankacılık sektöründe olduğu gibi sigorta sektöründe de kamu şirketlerinin pazar payını artırmaktan öte geçemez.

İlk akla gelen tehlikelerden biri, kamu sigorta şirketlerinin büyümesiyle devletin sigortada biriken fonların büyük kısmının hazine tahvillerine yatırılması, böylece iktidarın öncelik verdiği harcamaların yapılması olabilir. Ancak emeklilik fonlarında zaten belli bir oran Hazine kağıtlarına yatırılmakta, özel ya da kamu şirketleri buna uymak zorunda. 

Türkei Erdal Sağlam
Erdal SağlamFotoğraf: Privat

Yatırım sepetini vatandaş seçiyor

4 Eylül 2020 tarihi itibariyle emeklilik fonlarının toplamı 157 milyar TL’ye ulaştı. Bunun yüzde 46’sı kamu tahvil-bonoları ile kira sertifikalarında, yüzde 14'ü Eurobond'da, yüzde 10'u özel sektör tahvil bonolarında, yüzde 11'i hisse senetlerinde, yüzde 11'i mevduat repo gibi para piyasası araçlarında, yüzde 4 kıymetli madende, yüzde 2'si yabancı menkul kıymetlerde, yüzde 2 si ise fonlarda değerlendiriliyor. Yüzde 42’lik kamu kağıtları, yüzde 14 Eurobond'u eklersek yüzde 56’ya ulaşan kamu payı var ve bu oran çok artamaz.

Çünkü şirketler, sigortalılara değişik yatırım olanakları sunup, bunlardan bir yatırım sepeti seçmelerini istiyor. Yani emeklilik poliçesi bulunanların büyük kısmı, ağırlığın kamu kağıtlarına yatırılmasını istemezse, bu oran fazla büyüyemez.

Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak’ın yeni şirketlerin "kar güdüsünün yanında kamu ekonomik vizyonunun bir parçası olarak bölgesel ve küresel rekabette güçlü bir piyasa oyuncusu olmayı sağlayacağını söylemesi” de, yine fonların kamunun emrine verileceği tedirginliği yarattı. Ancak kamunun özel fonları istediği gibi kullanabilmesi, mevcut yasa ve mevzuat ile uluslararası kurallara göre mümkün gözükmüyor.

Devletin kurduğu şirket ilk sıraya yerleşti

Konuştuğum sektör yetkililerinin de belirttiği gibi 157 milyar TL'lik fon, toplam ekonomi içerisinde önemli bir rakam değil. Yetkililer kıdem tazminatı fonunun kaldırılması ve tamamlayıcı sigorta oluşumu için hükümetin planları olduğunu; ancak bunun da siyasi kaygılarla son dönemde rafa kalktığını hatırlattılar. Bu takdirde toplam fonların 500 milyar TL’ye çıkacağının iktidar tarafından çok söylendiğini, işte o zaman önemli bir büyüklük oluşabileceğini ama bunun da başarılamadığını belirtiyorlar. Kısacası; 157 milyar TL'lik emeklilik fonunun zaten büyük kısmı kamu kağıtlarında, toplam fon rakamı büyümedikten sonra 3-5 puan bu pay artsa bile, söylenilen hiçbir amaca ulaşmak zaten mümkün değil.

Yapılacak düzenleme ile Varlık Fonu bünyesinde Türkiye Sigorta ile Türkiye Hayat ve Emeklilik şirketleri kuruluyor. Zaten klasik sigortada önemli bir fon birikimi yok, çünkü risklere karşı reasürans şirketlerine devrediliyor. Bu nedenle Türkiye Hayat ve Emeklilik şirketi önde olacak. Vakıf, Ziraat ve Halk’a ait emeklilik-hayat sigortaları şirketleri, Türkiye adını alan bu çatı şirketin altına giriyor. 24 Ağustos itibariyle derlenen verilere göre Türkiye Hayat ve Emeklilik şirketi 1.8 milyon katılımcı ile sektörün ilk sırasına yerleşiyor. Onu 1 milyonu aşkın katılımcı ile Anadolu Hayat Emeklilik ile Garanti Emeklilik ve Hayat şirketleri izliyor. Katılımcıların fon tutarı açısından bakıldığında ise Türkiye Hayat ve Emeklilik küçük farklarla 3. sırayı alabiliyor. Avivasa Emeklilik ve Hayat'ın fon tutarı 23 milyar 463 milyon TL, Anadolu Hayat ve Emeklilik'in fon tutarı 22 milyar 873 milyon TL, Türkiye Emeklilik ve Hayat şirketinin fon tutarı 22 milyar 868 milyon TL olarak sıralanıyor.

Ekonominin temel problemi çözülmüş değil

Emeklilik fonları uzun vadeli fonlardır ve büyütülüp doğru yönetilirse, gerçekten reel sektörün ihtiyacı olan uzun vadeli fonları, hisse senedi, uzun vadeli tahviller gibi sermaye piyasa araçlarıyla sağlayabilirler. Ancak makro ekonomi düzelmeden, enflasyon kalıcı tek haneye düşmeden, tasarrufçu önünü görebilecek siyasi ve ekonomik tabloya kavuşmadan sigorta ve emeklilik fonlarını artırmak mümkün değil. Hükümet, ağırlığı kamu şirketlerine vererek fonları zorla büyütmeye çalışsa da bunda başarılı olamaz. Zaten bu yönetim anlayışı ile enflasyonun düşmesi de, tasarrufçunun önünü görebilmesi de mümkün gözükmüyor. Ekonomi yönetimine olan güvensizlik, kamu şirketlerinde liyakatsız yönetim atamalarıyla birleştiğinde oluşan güvensizlik; -doğal olarak- atılan adımlara normalin ötesinde şüpheyle bakılmasına da neden oluyor.

Erdal Sağlam

© Deutsche Welle Türkçe