1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ankara-Berlin hattında yeni bir başlangıç mı?

5 Ocak 2018

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cumartesi günü Alman mevkidaşı Sigmar Gabriel ile bir araya gelecek. Ziyareti DW Türkçe'ye değerlendiren Yaşar Aydın "İlişkilerde ciddi bir iyileşme beklememek lazım" diyor.

https://p.dw.com/p/2qO9f
Treffen von Mevlut Cavusoglu und Sigmar Gabriel in Antalya
Fotoğraf: Imago/photothek/M. Gottschalk

Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkiler 2017'de birçok kriz ile karşı karşıya kaldı. Başta Deniz Yücel olmak üzere, birçok Alman vatandaşının Alman hükümetine göre "siyasi gerekçelerle" tutuklanması gerilimin bir ayağını oluştururken, Alman askerlerinin İncirlik Üssü'nden çekilmesi ve Ürdün'e konuşlandırılması, 16 Nisan anayasa referandumu öncesi Türk hükümet yetkililerinin Almanya'da Türkiye kökenli vatandaşlarla bir araya gelmesinin engellenmesi gibi olaylar iki NATO müttefiki ülkeye zor zamanlar yaşattı.

Bu yılın başından bu yana ise Türkiye'den ilişkileri eski seyrine döndürme yonunda mesajlar veriliyor. Bu kapsamda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Alman mevkidaşı Sigmar Gabriel'i cumartesi günü memleketi Goslar kentinde ziyaret edecek. Çavuşoğlu aynı zamanda ziyareti öncesi Alman hükümeti ve halkına hitaben bir makale yazarak, "yeni bir başlangıç" teklifinde bulundu, bunun için önerilerini sıraladı.

Almanya'nın HafenCity Üniversitesi'nde Türkiye ve göç konularında hakkında çalışmalar yapan Yaşar Aydın, iki ülke arasında çözülmesi gereken temel meseleleri ve Almanya'dan konuya bakışı DW Türkçe için değerlendirdi.

DW Türkçe: Mevlüt Çavuşoğlu'nun Almanya ziyaretini 2017'de krizlere maruz kalan ikili ilişkileri düzeltmek için yeni bir sayfa olarak görebilir miyiz?

Yaşar Aydın: Her şeyden önce Çavuşoğlu'nun Almanya ziyaretini olumlu bir adım olarak görmek lazım. Çünkü geçtiğimiz yıllarda Türkiye-Almanya ilişkileri son derece gerilmişti ve bunu biraz yumuşatmak gerekiyor. Zamanlaması da bence yerinde, çünkü Almanya'da henüz hükümet kurulmadı ve hükümet kurulmadan önceki bu gibi temaslar kısmi bir yumuşama sağlayacaktır. Bu da yeni kurulacak hükümetin elini güçlendirecektir. Almanya'da Türkiye'ye karşı daha sert bir politikanın izlenmesini savunan belirli çevreler de bulunuyor. Bu ziyaret ve gerilimin kısmi bir şekilde düşürülmesi bu kişilerin de elini zayıflatacaktır. Ancak çok ciddi bir iyileşme beklememek lazım.

DW Türkçe: Sizce bu ziyaretten Almanya'nın beklentileri ne olacaktır?

Aydın: Almanya'nın Türkiye'den kısa vadede beklentisi öncelikle Deniz Yücel'in ve Türkiye'de tutuklu Alman vatandaşlarının serbest bırakılması. Ben önümüzdeki haftalarda bu alanda bir hareketliliğin olacağını düşünüyorum. Ancak Almanya'nın bir de orta ve uzun vadeli beklentileri var ve temel kaygısı da şu: Türkiye'nin birkaç yıldır Batılı değerlerden, yani demokrasi, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, basın özgürlüğü vs ilkelerinden uzaklaşması. Almanya'nın bu anlamda beklentisi Türkiye'nin tekrar bu Batılı değerlere dönmesi ve 2000'li yılların başındaki reform sürecini yakalaması olacaktır.

Yaşar Aydın
HafenCity Üniversitesi'nden Yaşar AydınFotoğraf: privat

DW Türkçe: Ankara özellikle Gülen yapılanmasının ve PKK'nın Almanya'daki uzantıları konusundaki rahatsızlıklarını dile getiriyor. Türkiye sizce iadeler konusunda bastırmaya devam eder mi?

Aydın: Türkiye'nin 15 Temmuz darbe girişimine bir şekilde karışmış Gülen sempatizanları ve PKK uzantıları konusundaki hassasiyeti gayet anlaşılır. Sonuçta PKK Türkiye'ye karşı savaş yürüten bir terör örgütü. Bu konuda Türkiye, Almanya'ya bastıracaktır. Ancak burada Türkiye'nin kısa vadede bir sonuç alacağını düşünmüyorum. Çünkü Almanya'da Türk yargısının siyasete bulaştığı düşünülüyor ve bağımsız olduğuna inanılmıyor. Alman hükümeti yargıdaki bu kargaşayı gerekçe göstererek bu konuda adım atmayacaktır.

DW Türkçe: Her ne kadar kriz yaşansa da iki ülkenin ilişkileri iç içe geçmiş durumda. Şu andaki mevcut durumun bir fotoğrafını çekecek olsanız nasıl ifade ederdiniz?

Aydın: 1980 darbesinden sonra da, 1990'lı yılların başında da ilişkilerde gerilimler yaşanmıştı ama hiçbir zaman bu boyuta ulaşmamıştı. Türkiye ile Almanya'ya baktığımız zaman, coğrafi olarak birbirine çok uzak iki ülke olmalarına rağmen birbirine çok yakın, iç içe geçmiş iki toplum söz konusu. Bu iç içe geçmenin örneklerinden bir tanesi göç. Türkiye ile Almanya arasında yoğun bir göç trafiği yaşandı ve eski yoğunlukta olmasa da bu devam ediyor. Almanya'dan her yıl milyonlarca insan yaz tatilini orada geçirmek için Türkiye'yi tercih ediyor. Almanya'da üç milyonu aşkın, bir şekilde Türkiye ile ilişkileri, bağları olan nüfus var. Bunların siyasette, medyada, kültürel alanda etkinlikleri var. Bu durum Türkiye ile Almanya arasında bir şans, bir köprü görevi görüyor. Ancak bir de ikili ilişkileri daha da işin içinden çıkılmaz, karmaşık bir hale de getiriyor. Örneğin Almanya'da Türkiye'deki hükümete eleştirel bakan kesimler, Alman hükümetinden Türkiye'ye karşı daha sert bir politika izlemesini bekliyor. Diğer taraftan Türkiye'deki hükümete olumlu bakan, muhafazakar diyebileceğimiz kitle de tersini bekliyor ve Alman hükümetinden Türkiye'ye karşı daha anlayışlı yaklaşmasını istiyor. Tabii ticareti de unutmamak lazım. İki ülke arasındaki ticaret hacmine baktığınızda bunun 35 milyar doları bulduğunu görüyoruz. Ayrıca bu iki ülke aynı zamanda askeri bir ittifakın içinde. Bir Türk Alman silah arkadaşlığından söz edilir hep.

Sigmar Gabriel ve Mevlüt Çavuşoğlu
Sigmar Gabriel, solda, Mevlüt Çavuşoğlu ile memleketi Antalya'da kasım ayında görüşmüştüFotoğraf: picture alliance/abaca

DW Türkçe: Sizce cumartesi günkü görüşmeden ne gibi sonuçlar çıkar? İki tarafın da yumuşama ve rahatlama sinyalleri verdiği bir ortamda tamamıyla bir normalleşme beklemek gerçekçi olur mu?

Aydın: Bence tamamıyla bir normalleşme beklemek gerçekçi olmaz. Çünkü bu gerilimleri yaratan nedenler ortadan kaldırılmış değil. Bir karikatür krizi yaşandı, Jan Böhmermann'ın hiciv şiiri vardı. Ermeni yasa tasarısı ortaya çıktı. Sonrasında Türkiye'de darbe girişimi oldu ve Almanya'nın buna verdiği tepki Türkiye'de eleştirilere neden oldu. Bunlar önemli olaylar, ancak şunu da unutmamak lazım: Bu olayların dışında Almanya'da Türkiye'ye eleştirel bakan, hatta yer yer Türkiye'ye karşı diyebileceğimiz bir kamuoyu da söz konusu. Bu kamuoyunun da Alman hükümeti ve siyasetçileri üzerinde bir baskısı var. Dolayısıyla Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerin gerilmesinin bence temel nedeni Türkiye'nin 2013 sonrasında, 2000'li yılların başında gerçekleştirdiği başarı hikayesini kaybetmesi, itibarının zedelenmesi, artık demokrasiden uzaklaştığı ve bir model ülke olarak düşünülmediği bir hale bürünmesi. Bunlar ortadan kalmadan, Türkiye tekrar bir reform süreci başlatmadan, içeride OHAL koşullarını kaldırmadan ben Türk-Alman ilişkilerinin ciddi bir şekilde düzelmesini beklemiyorum.

Söyleşi: Çağrı Özdemir

© Deutsche Welle Türkçe