1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

ATO Başkanı: Anayasa suçu işleniyor

30 Ocak 2018

Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut, TTB Merkez Konseyi üyelerinin gözaltına alınmasıyla anayasa suçu işlendiğini söyledi. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Bulut, hedefin 2019 seçimleri olduğu görüşünde.

https://p.dw.com/p/2rlmA
İstanbul Tabip Odası'ndaki bir basın toplantısından (Arşiv fotoğrafı: İstanbul, 2016)
İstanbul Tabip Odası'ndaki bir basın toplantısından (Arşiv fotoğrafı: İstanbul, 2016) Fotoğraf: DW/K. Akyol

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi'nin 11 üyesi "Savaş bir halk sağlığı sorunudur" başlıklı basın bildirisi sonrası gözaltına alındı. "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasıyla gözaltına alınan konsey üyelerine hükümet üyelerinden de tepki geldi. Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, "Tabipler Birliği'nin Türk tabiplerini temsil eder noktada olmadığını" söyledi. Sağlık Bakanlığı'nın ayrıca TTB Merkez Konseyi'nin görevine son verilmesi için hukuki süreç başlattığı bildirildi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da sert eleştiriler yönelttiği Türk Tabipleri Birliği'nin içinde bulunduğu duruma ilişkin Ankara Tabip Odası (ATO) Başkanı Vedat Bulut, DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı. Bulut, TTB'nin anayasal koruma altında olduğuna dikkat çekti.

DW Türkçe: Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyeleri gözaltında. Konsey üyelerinin durumuyla ilgili bilgi alabiliyor musunuz? Gözaltı gerekçesi nedir?

Mitglieder der Turkish Medical Association (TTB) verhaftet
Fotoğraf: DHA

Vedat Bulut: Kendileriyle ilgili bilgi alabiliyoruz. Diğer şehirlerdeki arkadaşlarımızı buraya (Ankara'ya) getirmeye çalışıyorlar. Konsey üyelerimiz değişik şehirlerde. İstanbul'da, Adana'da Diyarbakır'da ve Ankara'dalar. 11 kişilik bir konsey ekibimiz var. Ancak terörle mücadelede tutulan arkadaşlarımıza avukatlarının ulaşmasına izin verilmiyor. Bu bizim için önemli. Avukaları ile görüşmelerinin temin edilmesi gerekiyor. Ayrıca anayasanın 135. maddesi ihlal edilmiş durumda. Anayasa suçu işleniyor şu anda. 135. madde meslek örgütlerini koruyan bir maddedir. Bunun dışında 6023 sayılı bir yasamız var. Buna göre de halk sağlığını korumak ve geliştirmek bizim öncelikli yükümlülüğümüz. Hiç kimse dünyadaki herhangi bir tıp doktorundan savaş yanlısı bir söylem vermesini bekleyemez. Uluslararası mevzuat açısından da savaş propagandası yapmak suçtur. Şu anda suçlama konusu, "toplum içinde kin ve nefret söylemi vermek" şeklinde nitelendiriliyor. Halbuki savaş söylemi kin ve nefret içerir. Barış söylemi hiçbir zaman kim ve nefret içermez.

DW Türkçe: Basın açıklaması yapıldığında gözaltı veya tutuklamalar olabileceğini tahmin etmiş miydiniz?

Bulut: Hayır. Çünkü basın açıklamasında ne Afrin meselesi vardı ne de Suriye meselesi vardı. Genel bir savaş karşıtlığı söylemi vardı. Bu yandaş basın tarafından, hükümete yakın basın organları tarafından farklı formüle edilerek, bilgi çarpıtılarak yayımlandı. Eklemeler de yapılarak kamuoyunda algı yönetimi yapıldı. Ve sanki Türkiye Cumhuriyeti'nin Suriye'de giriştiği bu savaşa doğrudan karşıtlık gibi algılandı. Halbuki bu tüm dünyadaki savaşlara karşıt bir açıklamadır. Açıklamada hukuki bir hata da yok. O nedenle bir şey tahmin edilmiyordu. Ama bildirinin hemen akşamında algı yönetimi başlayınca hem TTB Merkez Konseyi'nde hem de tabip odalarında bu konuşulmaya başlandı. Cumhurbaşkanı da açıklamasında doğrudan TTB'yi hedef alınca bunu beklemeye başladık. 

DW Türkçe: Peki bu gözaltılar, Afrin operasyonunu eleştirenlere bir gözdağı niteliği mi taşıyor?

Bulut: Ne zaman hangi bir savaş üretileceği, gerilim politikası yapılacağı bilinmiyor. Bu, 2019 seçimlerine yönelik bir davranış biçimi, biz bunu okuyabiliyoruz. 2019 seçimlerine girerken bir kamuoyu yaratmak ve bulanık bir ortamda bir seçime girmek istiyorlar. Ama bizim amacımız halk sağlığı, insan sağlığı önemli. Konunun siyasi tarafı hiçbir zaman bizi doğrudan ilgilendirmedi. TTB daima barışın yanında olmuştur. TTB'nin "insanlar insanları öldürsün" diyecek hali yok. Hedef 2019.

DW Türkçe: TTB Merkez Konseyi üyelerinin tutuklanabileceğini düşünüyor musunuz?

Bulut: Düşünmüyoruz, düşünmek istemiyoruz. Çünkü o ayrı bir suç haline  dönüşür. Ve bunun uluslararası hukukta da bir karşılığı var. Bunu gözdağı vemek için yapabilirler, susturmak için. Ama bu TTB'nin ilk karşılaştığı zorluk değildir. 12 Eylül askeri darbesinden sonra da bu tip yargılamalar oldu. Kenan Evren döneminde. TTB üyeleri o zaman da "idama karşıyız" demişlerdi ve yargılandılar. Daha önce de benzer olaylar oldu, Gezi olaylarında da oldu. Hekimler "Neden halka eylem alanında sağlık hizmeti sağlıyorsunuz" diye yargılandı. Bunların hepsinden beraat ettik. Şu andaki yapılan bu bildiri de kanunen suç değil, bir tutuklama yapsalar bile bunun uzun süreceğini düşünmüyorum. Tutuklama olmaması dileğimizdir.

DW Türkçe: Tabipler Birliği muhalif bir organizasyon olarak öne çıkıyor. Türkiye'deki siyasi gelişmeleri yakından izliyor ve görüşlerini dile getiriyor. TTB başka türlü baskılarla karşılaşıyor mu?

Bulut: Tutuklamalar, gözaltılar ve medyada hedef göstermeler vardı. Basında çok sayıda kişinin hedef gösterilmesi söz konusu. Bu uygun değil. Çünkü birtakım paramiliter organizasyonlar geliştiriliyor Türkiye'de. İnsanlar silahlanıyor ve sosyalist, sosyal demokrat, sol kanattaki insanlar hedef gösteriliyorlar. Asıl sorun budur. Yoksa hukuk önünde gözaltı, soruşturma, bunların hiçbiri bizi korkutan şeyler değildir. Biz her zaman hesap verebilir durumdayız. Aynı zamanda TTB'yi muhalefet olarak isimlendirmek bir hatadır. TTB pek çok konuda hükümetle örtüşen açıklamalar da yapmıştır. Örneğin aşı politikaları, hijyenle ilgili konular, hava kirlililği ile ilgili konular, obezite ile mücadele, sigara ile mücadele. Bizim bu konularda hükümetle herhangi bir çatışmamız yok.

DW Türkçe: Türk Tabipleri Birliği'nin kapatılması için Sağlık Bakanlığı tarafından bir süreç başlatıldığı söyleniyor. Bu mümkün olabilir mi?

Bulut: Şu anda anayasaya göre kapatamazlar, anayasa maddesini değiştirmeleri gerekiyor. Bir OHAL kararnamesi ile de bu iş halledilemez. Önce anayasanın 135. maddesinin değiştirilmesi lazım. Ama bunu da yapabilirler. Mecliste yanlarına aldıkları bir diğer muhalefet partisi ile birlikte. Ancak bunların sosyal, hukuki sorumlulukları, kamuoyunda, dünya kamuoyu önünde tartışılacaktır.

Söyleşi: Hülya Schenk

© Deutsche Welle Türkçe