1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AP’den Barroso’ya onay

Kayhan Karaca22 Temmuz 2004

Jose Manuel Barroso, Avrupa Parlamentosu’ndan aldığı onayla 1 Kasım 2004 tarihinden itibaren Romano Prodi’den boşalacak koltuğa oturmayı garantilemiş oldu. Barroso, AP’den 664 geçerli oydan 413’ünü aldı...

https://p.dw.com/p/AbCQ
Barroso, 1 Kasım'da AB Komisyonu Başkanı Prodi'nin yerini alacak...
Barroso, 1 Kasım'da AB Komisyonu Başkanı Prodi'nin yerini alacak...Fotoğraf: AP

Avrupa Birliği liderleri tarafından geçen ay uzun süren arayış ve tartışmalar sonucunda sürpriz isim olarak son dakikada komisyon başkanlığına aday gösterilen Barroso, 732 üyeli Avrupa Parlamentosundan rahat bir güvenoyu aldı denilebilir. Kendi politik ailesi olan Hristiyan Demokratlar’ın dışında Liberaller’in büyük bölümü ve bir grup Sosyal Demokrat Parlamenter tarafından destlenerek, 664 geçerli oydan 413’ünü almayı başardı.

Normal şartlarda Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanları tarafından tayin edilseydi parlamentodan bu kadar rahat destek alabilir miydi, bu konuda tahminde bulunmak zor. Parlamentodaki Yeşiller, komünistler ve hatta çok sayıda Sosyal Demokrat, Irak Savaşı’ndan hemen önce Portekiz Başbakanı’nın George Bush ve Tony Blair’i Azor adalarında ağırlamasını henüz hazmetmemiş olduklarını genel kurulda açıkça dile getirdiler.

Tarihinin belki de en sancılı dönemlerinden birini yaşayan Avrupa Birliği ve son seçimlerde Avrupa karşıtlarının güçlendiği Avrupa Parlamentosu dikkate alındığında Barroso’nun seçiminin biraz da yeni bir krize yol açmama endişesinden kaynaklandığı görülüyor. Eğer Strasbourg parlamentosu, Avrupa Parlamentosu’nun onayını almadan Portekiz Başbakanlığı görevinden istifa eden, ve böylelikle kimilerine göre, parlamentoya saygısızlık eden Barroso’ya güvenoyu vermeseydi, Avrupa Birliği içinde kimsenin arzu etmediği yeni bir kriz patlak verecekti.

Uzlaşmacı tavrı

Barroso, seçilmeden ve seçildikten sonra Avrupalı parlamenterler önünde yaptığı ilk konuşmalarda uzlaşmacı kalacağı ve parlamentoyla daimi işbirliği içinde olacağı mesajları vermeye çalıştı. Dünyanın değişmekte olduğunu, Avrupa Birliği’nin de değişmesi gerektiğini söyledi. Reform ve yaşam kalitesini arttırmaya öncelik vereceğini vurguladı. Sosyal ve kültürel Avrupa’nın temellerini atma vaadinde bulundu.

Önümüzdeki 5 ay süresince Avrupa Birliği’nin en çok konuşacağı konu olan Türkiye hakkında ise, kendisine destek veren Hristiyan demokratları ürkütmeden temkinli yanıtlar verdi. Ancak, müzakerelere başlamak için gerekli olan kriterleri yerine getiren bir Türkiye’ye de kapıları kapatmanın yanlış olacağını söyledi.

İletişim yeteneği Romano Prodi’den kat kat iyi olduğu herkes tarafından söylenen Barroso’yla birlikte Avrupa Birliği kurumları için hiç şüphesiz yepyeni bir dönem başlıyor. Washington’la da ilişkileri iyi olan Barroso, bugün Avrupa Parlamentosu’nda bir kez daha dile getirdiği sosyal dokulu liberal ilkelere sadık kaldığı takdirde Avrupa Birliği için yeni bir doğuş olabileceği belirtiliyor.

Barroso’nun politik kariyeri

ABD’de siyasal bilimler okuyan Barroso, 29 yaşında milletvekilli seçilerek, ilk kez parlamentoya girdi. 30 yaşına geldiğinde ise devlet müsteşarlığı görevine getirilen Barroso, 36 yaşında Portekiz Dışişleri Bakanı oldu. 90’lı yılların ortasına partisi, sağ eğilimli Sosyal Demokrat Parti’nin genel seçimleri kaybetmesinin ardından ABD’ye gitti ve iki yıl önce ülkesindeki seçimlerde partisinin oylarını arttırması üzerine Portekiz’in zirvesine oturdu.

Barroso’yla Aznar’ın ilişkileri ise özellikle Irak Savaşı öncesinde dayanıyor. İspanya’nın dışında o dönemde Portekiz hükümeti de Amerika ve İngiltere’ye tam destek vererek Irak Savaşı’nı onaylamıştı. Portekiz’in, Irak’ta halen 130 askeri bulunuyor, bu yönüyle Barroso, İngilizler’in de destekleyeceği iyi bir komisyon adayı.

Ancak Barroso’yu komisyon başkanlığı adaylığına taşıyan Irak krizi dönemindedeki tutumu değil, Portekiz’in hem euro bölgesinde yer alması, hem de Şengen Anlaşması’na imza atmış bir ülke olması. Avrupa Birliği Komisyonu Başkanlığı’na şimdiye dek gösterilen adaylardan bu iki özelliğe sahip olan aday sayısı fazla değildi.