1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AP'den basın özgürlüğü çağrısı

9 Mart 2011

Türkiye’de devam eden Ergenekon davası kapsamında son haftalarda bazı gazetecileri hedef alan tutuklamalar, Avrupa Parlamentosu tarafından bugün Strasburg’da onaylanan Türkiye raporuna da damgasını vurdu.

https://p.dw.com/p/10WCh
Fotoğraf: picture alliance/dpa

Ezici oy çoğunluğuyla kabul edilen kararda, Türkiye’de ifade ve basın özgürlüklerinin endişe verici biçimde kötüye gittiği görüşü dile getiriliyor.

Kararda, Türk medyasında sansür ve otosansürden duyulan endişe yansıtılıp, basının bağımsızlığının demokratik toplumun “olmazsa olmazı” olduğu belirtiliyor.

Avrupa Parlamentosuna göre, Türkiye’de makul sürede adil yargılama koşulları da şu an mevcut değil. Kararda, “Ergenekon” ve “Balyoz” davaları kapsamındaki tutukluluk sürelerinin aşırı olduğu ve tüm zanlılar için “gerçek yargı güvencesinin sağlanması gerektiği” not edilmekte.

Karar metnini kaleme alan Hollandalı raportör Ria Oomen-Ruijten, oylama sırasında, sözlü bir önerge verip, gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın gözaltına alınmalarının “demokrasiyi kuvvetlendirmesi gereken Ergenekon davasının saygınlığına gölge düşürdüğü” ifadelerinin karara eklenmesini istedi. Raportörün bu önerisi oy çoğunluğuyla kabul gördü ve bu ifadeler son anda karara eklendi.

Medya baskı altında'

AP'nin Türkiye raportörü Hollandalı parlamenter Ria Oomen-Ruijten
AP'nin Türkiye raportörü Hollandalı parlamenter Ria Oomen-RuijtenFotoğraf: European Parliament

Raportör Oomen-Riujten Türkiye'de medyanın baskı altında olduğu görüşünü savunuyor:

“Son yıllarda, ama özellikle de son günlerde, medya özgürlüğünün tehdit altında olduğunu görüyorum. Türkiye’ye son ziyaretlerimde çok sayıda gazeteciyle görüştüm. En kaygı verici bulduğum şey, Türkiye’de en az 60 gazetecinin tutuklu olması.”


Oomen-Ruijten, Ergenekon davasındaki gelişmelerin de kaygı verici olduğunu söylüyor :

“Ergenekon tartışmasına baktığımda, en azından ‘derin devlet’ içinde ne olup bittiğine bakma teşebbüsü olduğunu görüyorum. Ancak, gerçek bir yargılama olmadığı, insanlar sadece geçici tutuklu kaldıkları ve sonuç olmadığı için, olup bitenler hakkında çok kaygılı olduğumu ifade etmeliyim.”

Hollandalı raportör, ifade ve medya özgürlükleri ve adil yargılanmayla ilgili ihlaller nedeniyle Türkiye’nin şu an Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getiren bir ülke olarak nitelenemeyeceğini de savunmakta:

“Türkiye bu kriterleri yerine getirmiyor. Beraber çalışmayı denediğimiz yer de burası. Avrupa Birliği’nin bir yükümlülüğü var: Türkiye bir aday ülke. Türkiye AB'nin üyesi olabilir. Fakat Türkiye'nin de, demokrasi, hukuk devleti ve bireysel ve kollektif haklar gibi, kendi yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekiyor.”

Kararda yeni Radyo/TV yasası “ticari” perspektiften olumlu bulunmakla birlikte, yasanın mahkeme veya yargıç izni olmaksızın “ulusal güvenlik” adına bazı yayınların durdurulmasına imkan tanıması “kaygı verici” olarak tanımlanıyor.

Ceza ve Terörle Mücadele kanunlarının bazı maddelerinin de ifade özgürlüğü önünde engel oluşturduğu belirtiliyor. Bazı internet sitelerine yönelik yasaklar kınanıyor ve ifade özgürlüğüyle ilgili yasal çerçevenin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla uyumlu hale getirilmesi isteniyor.

Karara oylama sırasında, Liberal grubun verdiği bir önergeyle, Türkiye’nin, nüfusunun çoğunluğu Müslüman, laik bir demokrasi olarak Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri için ilham kaynağı olabileceğine dair bir ifade de eklendi.


Oylama sırasında Kıbrısla ilgili paragrafın Türkiye aleyhine ağırlaştırılması için Kıbrıslı Rum ve Yunan parlamenterler tarafından hazırlanan önergeler ise kabul görmedi.

© Deutsche Welle Türkçe


Haber: Kayhan Karaca / Strasburg

Editör: Beklan Kulaksızoğlu